'Nedir bu '4 M siyasal İslamcılık?' diye düşünüyorsunuzdur eminim. Ben de ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. 4 M siyasal İslam’ı açıkladıklarında ise 'doğruya ne denir?' demekten başka bir şey diyemedim. Hayal kırıklıkları içerisinde kendine yol bulmaya çalışan bir kişinin gözünden olayları ve kavramları aktarmaya çalışacağım. 

Siz ne zamandır bu yapının içerisindesiniz?

“Ben kendimi bildim bileli içerisindeydim. Ailem rahmetli Erbakan hocanın hep destekçisi oldu. Daha sonra anlatacağım olaylardan sonra siyasal İslam olarak adlandırılan yapının dışına çıktım. Riyakarlığa gerekçe bulamadım. İstesem bu yapı içerisinde kalır mıydım? Kalabilirdim. Ancak anlatacağım gibi ben de her şeye müsait olurdum o zaman.”

Neden Erbakan hocanın çizgisinden çıkma gereğini duydunuz?

“Aslında Erbakan hocanın çizgisinden çıkmadım. Çıkanların yanında yer almadım. Bu konu biraz uzun anlatılmalı. Ancak ben kısaca anlatmaya çalışacağım. Lütfen röportajda isimleri kullanmayın”

Tabi ki. Buyurun lütfen. 

“1980'li yıllarda rahmetli Erbakan Hoca bizim için en büyük mücahitti. Erbakan hocanın söyledikleri ve yaptıkları tartışılmaz ve kati uygulanırdı. Her genç mücahit doğardı. Her genç mücahit gibi yetiştirilirdi. Yaşam tarzı, fikri altyapısı ona göre hazırlanırdı.  Mesela faiz haramdı. Faiz ile çalışanlarla da çalışılmamalıydı.”

Sadece faiz mi haram?

“Hayır tabi ki; bu konu benim kırılma noktam olduğu için özellikle örnek verdim. Yıllar geçti 12 Eylül ihtilalinin izleri silinmese de asker postalının sesi duyulmaz olmuştu. 12 Eylül Darbesi'nde biz mücahitler pek zarar görmemiştik zaten. Daha çok solcular ile ülkücüleri biçmişti. Onlar ya yurt dışına kaçmışlar ya da ceza evlerine tıkılmışlardı. 12 Eylül darbecileri bir taraftan da gayri resmi olarak fikirlerimize destek verir nitelikte davranıyorlardı. Ticaret siyaset derken; biz mücahitler siyasette de çok iyi olmalıydık. Erbakan hocamız öyle istiyordu. Nerdeyse çocuk yaşta olan gençlerimizi seçim sandıklarında görevlendiriyorduk. Seçim sandıklarında ve seçim atmosferinde yapılacakları öğreniyorduk, öğretiyorduk. Mücahitler artık müşahit olacaklardı. Çünkü oylarımıza sahip çıkmalıydık. Diğer partililere oylarımızı çaldırmayacaktık. Buna asla müsaade etmeyecektik. Belki biz de ufak tefek kaydırmalar yapabilirdik. Çünkü halk zaten mücahitlerle tanışınca bizlerden vazgeçemeyecekler ve bizleri çok seveceklerdi. 1994 yılı gelip çattı. Erbakan hocanın doğrudan desteklediği bir televizyon kanalı kurulmuş çalışmalara başlamıştı. İç kurallarımız gereği bazı özel sektör firmalarından reklam alınmazdı. Banka reklamları kesinlikle yasaktı. 28 Haziran 1996 yılına gelindiğinde koalisyon hükümetinin bir parçası olarak Refah Partisi de yer aldı. Ünlü Refahyol Hükümeti kuruldu. Oylarımıza sahip çıktık ve iktidar ortağı olmuştuk. Mücahitler yetişmiş birer müşahit olmuşlardı. Koalisyon hükümetinin bir parçası olan Refah Partisi ve gayri resmi yayın kuruluşunda da işler değişmeye başlamıştı. Dün yasak olan banka reklamları artık yayınlanıyordu. Bu yayın kuruluşu da artık devletten besleneceği bir yol bulmuştu bile. Zaten koalisyonun adı da Refahyol’du. Evet bu banka reklamları yayınlanmaya başladığında tüm ruh halim hayal dünyam yerle bir oldu. Daha birkaç gün önce biz faiz ile iş yapanların reklamını yayınlamıyoruz diye övünüyorduk. Bir anda ne oldu? Her şey hükümete ortak oluncaya kadarmış meğer. Artık bu tiyatroyu izlemeye başladım. Mücahitler, müşahit olmuşlardı. Müşahitler yavaştan müteahhit olmaya başlamışlardı bile. Bu müteahhitler, İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyelerinden çok güzel, çok kârlı işler almaya başlamışlardı. Allah için ilk dönemlerde gıpta ile bakmıştım. Helal olsun kardeşlerime dedim. Fakat işler öyle olmuyormuş. Siyaset ticareti, ticaret de siyaseti beslemeye başladı. Bileşik kaplar kanunu gibi birbirlerini temizleyip duruyorlardı sadece. 

Mücahitler müşahit, müşahitler müteahhit olmuştu bile. Artık yeni dönem başlamıştı. Bir koalisyon falan yoktu. Refahyol’da stajını tamamlayanlar 'heryolmübah koalisyonu' ile iş yapmaktan çekinmiyorlardı. Son seçimlerde 'Apo' denen vatan haininin mektubunun okutulması gibi. Müteahhitler artık tekamülünü tamamlamışlardı. Bir zamanların mücahitleri artık müsait olmuşlardı.

Mücahitlikle başlayan idealist gençler müşahitlikle yoluna devam etmişler daha sonra müteahhit olmuşlardı. Müşahitlikte öğrendikleri alavere dalavere işleri müteahhitlikte devam ettirmişlerdi. Artık varlıklarını fikirlerine göre değil banka cüzdanlarındaki rakamların büyüklüğüne göre yaşayan bu gurup için her yol müsait olmuştu. 4 M siyasal İslamcılar bunlar işte. MÜCAHİT, MÜŞAHİT, MÜTEAHHİT, MÜSAİT” 

Aslında siz siyasetteki kirlenmişliğin bir şahidisiniz. Bu kirlenmişlikte neler kaybettiniz?

“Şöyle düşünün. Genç yaşta tüm hayallerinizi ve hayallerinizi besleyen kişilerin kocaman birer yalan olduğunu. Fikirlerin ceplerindeki dolara, bindikleri arabaya ya da oturdukları eve göre şekil aldığını gördüm. Ben ise fikrimi dolara ya da şuna buna göre şekillendirmedim. Bu yaşanan olaylardan sonrada hep izledim. 'Heryolmübah' koalisyonunu.”