Ali Babacan, birkaç gün önce, bir televizyon kanalında; 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e muhalefetin “ortak cumhurbaşkanı adaylığını” teklif ettiğini söylemiş ve “görüşmelerin tam göbeğindeydim” demişti. Babacan, bugün; yaptığı video açıklamada, bu açıklamasının ardından kendisini hedef alan açıklamalara ve paylaşımlara tepki gösterdi. Babacan şunları söyledi: "HİÇBİR TEHDİT BİZİ DURDURAMAZ" “İktidardakiler bu memleketin kaynaklarını bir kibrit çakıp yakarcasına tükettikleri yetmiyormuş gibi, şimdi de kalan kıt kaynakları trol ordularıyla sosyal medyada bizlere hakaret etmeye harcıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar ve küçük ortağı şaibeli ilişkiler içinde bulundukları illegal yapılardan bile medet bulmakta ülkemiz hızla doksanlı yılların karanlığına döndürülüyor. Biz çözümü konuştukça da dengesi bozulan iktidar mensupları iftiralara, hakaretlere başvuruyorlar. Bunlar yetmezmiş gibi bir de himaye ettikleri çetelerle bizi tehdit etmeye kalkıyorlar. Bu yolda karşılaştığımız her türlü engele karşı güçlü bir şekilde mücadele edeceğiz. Ben şimdi buradan trollerle, propaganda aygıtı ile, illegal yapılarla üzerimize gelmeye çalışan iktidar mensuplarına sesleniyorum; Hiçbir tehdit bizi durduramaz. Korkmuyoruz korkmayacağız, elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz bu milleti sizin kötü yönetiminizden kurtarmaya kararlıyız.” "BÖLGE VE DÜNYA BARIŞINDAN SÖZ EDECEKSEK, FİLİSTİN'İN İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARINI KONUŞMAMIZ GEREKİR" İsrail'in Kudüs'e yönelik saldırıları ile ilgili olarak da Babacan, şunları söyledi: “Ben buradan bir kez daha İsrail yönetiminin Gazze ve Kudüs’te yaptığı katliamı şiddetle kınıyorum. Mazlum Filistin halkının canı üzerinden yürütülen siyasi hesapların son bulması için de buradan açık çağrı yapıyorum. Aklı selimle bir an önce devreye girmeli, diplomasi kanalları işletilmeli ve diyalog yolu açık tutulmalıdır. Bölge ve Dünya barışından söz edeceksek, Filistin’in işgal altındaki topraklarını konuşmamız ve bu vahim insani durumu görmemiz gerekir. Bunu Dünya’daki tüm siyasi aktörlerin ve uluslararası toplumun görmesi gerekir.”