Hükümet, ilk toplantının ardından memur ve memur emeklisine 2026 ilk altı ayında yüzde 10, ikinci altı ayında yüzde 6, 2027'in ilk altı ayında yüzde 4 ve ikinci altı ayında yüzde 4 artış teklif etmişti ancak konfederasyonlar teklifi reddetmişti. 2'nci toplantıda Kamu İşveren Heyeti zam teklifine ek olarak memurların taban aylığına bin liralık artış teklif etti. Bu teklifi reddeden konfederasyonlar yarın iş bırakma ve miting yapma planlarını duyurmuştu. Bunun üzerine Anıtpark'tan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yürüyen Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Bakanlığın zam teklifini protesto etti.

“İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Halkız, haklıyız, kazanacağız”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Çetelere değil, emekçiye bütçe” sloganlarının atıldığı protestoda açıklama yapan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, şunları söyledi:

"Elimizde ekmekle geldik çünkü biz bu kavgayı ekmeğimiz için veriyoruz, başka hiçbir talebimiz yok. Evimizde her gün tenceremiz kaynasın, çoluğumuz, çocuğumuz aç kalmasın, ülkemizin ürettiği geliri adil ve hakça paylaşım için bu mücadeleyi yapıyoruz. 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarını da uyarıyoruz dedik, ‘bu ülkenin zengilinliği varsa bu zenginlik sadece 3-5 milyon azınlığın değil, 85 milyonun hakkıdır’ dedik.

"TÜİK'in sahte rakamlarıyla bir iki yıl daha asla kendimizi açlığa ve sefalete mahkum ettirmeyeceğiz"

Ülkemizde ekonomik kriz var diyor hükümet. Ekonomik krizi biz yaptık demiyor, 'alın terinizden bu krizin zararını alacağız ve faiz lobisine ödeyeceğiz' diyor. Biz faiz lobisine alın terimizden tek bir damla bile yedirmeyeceğiz. Diyorlar ki: TÜİK enflasyonu her ay düşürüyor. 'Peki, neye göre düşürüyor?' diyoruz. İşte açıklamadığı sepet ürünlerinin fiyatlarına göre kendileri kapalı kapılar arkasında ölçüp biçip diyorlar ki enflasyon düşüyor. E o zaman neden kiralar düşmüyor? Neden marketteki fiyatlar düşmüyor? Neden pazardaki sebze meyvenin fiyatı düşmüyor? Neden ulaşım sektöründeki fiyatlar düşmüyor? Sürekli yükseliyor ve bizleri açlığa mahkum ediyor. Biz TÜİK'in sahte enflasyon rakamlarıyla karşımıza gelen Çalışma Bakanı'nın önerdiği zammı da arkasında duran Maliye Bakanı'nın önerdiği zammı da kabul etmiyoruz. TÜİK'in sahte rakamlarıyla bir iki yıl daha asla kendimizi açlığa ve sefalete mahkum ettirmeyeceğiz.

Zannediyorlar ki 5 yıllığına seçildik. Milletimiz devleti bize tapuladı. Biz Türkiye'nin sahibiyiz. Tarlanın da sahibiyiz. Fabrikaların da sahibiyiz. Ne dersek onu yapmak zorundasınız diyorlar. Biz iktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Sizlere sandıkta bu yetkiyi, memurları, emeklileri açlığa mahkum edin diye seçmedik. Sizleri o göreve bizleri daha iyi yaşatacak ekonomik politikalar izleyin diye seçtik. Biz sizin köleniz değiliz.

"O koltukları bir an önce terk etmelisiniz"

Sınavlarda dereceye girip mülakatlarda elediğiniz gençlerin 'yanmamız mı lazım?' haykırışlarını duymuyorsanız siz artık başka bir ülkenin insanısınız. Eğer siz, sınavları kazanıp mülakatla elediğiniz insanların yerine parayla verdiğiniz sahte diplomalarla olanları atıyorsanız siz başka bir ülkede yaşıyorsunuz demektir. Yangın uçağı almak yerine saraya sırasıyla defalarca uçak alanlar o bir türlü sönmeyen orman yangınlarında birazcık işleri Ürekleri sızlamıyorsa, siz artık başka bir dünyadasınız. 70-80 yaşına gelmiş emekliler aç kaldığı için inşaatlarda bekçilik yaparken düşüp ölüyorsa ve siz bundan vicdanınız sızlamıyorsa siz o koltukları bir an önce terk etmelisiniz. Hapishanede her bir terörist idam mahkumunu affetmeyi bilen Sayın Cumhurbaşkanının şu an içeride olan kanser hastası Murat Çalık'ın annesinin feryadını duymamasını bize kim nasıl açıklayabilir başka türlü?

Artık yeni dönemde bırakın ev almayı, kiralık evlerde oturma hakkımızı bile elimizden almak istiyorlar. Ama en kötüsü de nedir biliyor musunuz dostlar? Gelecek daha mı iyi olacak diye geçmişte hayal ederdim. Şu an hem buradakilere hem etrafınızdakilere bir sorun bakalım. Gelecekte iyi olacak umudu ve hayali kimsenin kaldı mı? Hayalimizi ellerimizden çaldılar. Yazıklar olsun.

"Biz bu denklemi kabul etmiyoruz"

Şimdi Türkiye'nin yıllık bütçesi bu. Ama memurlara Sayın Maliye Bakanı en son ikinci görüşmede lütfedip bu toplu sözleşme için 36 milyar TL'ye ayırmış. Yani 6.5 milyon memur ve memur emeklisine diyor ki bu dönem biz size 6.5 milyar 36 milyar para vereceğiz. Bunu kime nasıl paylaştırırsanız paylaştırın. Emin olunuz, 85 milyona layık gördükleri ekmeğin parçası bu. Biz bu denklemi kabul etmiyoruz. Bu denklemi bozmak için de birleşik kamu iş Federasyonu, o mücadeleci gücüyle sonuna kadar tüm demokratik hakları kullanarak emin olunuz ki bunu söke söke alacağız."

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer de şunları kaydetti:

"Kıymetli kamu emekçileri. Sizler bu ülkenin öğretmenisiniz, doktorusunuz, mühendisisiniz, hemşiresisiniz. Yani bu ülkeye emek veren, alınteri verenlersiniz. Peki ne istiyorsunuz? Bir lütuf değil, hakkınız olanı, emeğinizin karşılığını istiyorsunuz. Ama yanıt olarak da her seferinde sizi görmezden gelen sizin Yaşadığınız sıkıntılara uzak bir teklifle karşı karşıya kalıyorsunuz. Aslında iktidarın verdiği bu teklif ben emeğe düşmanım teklifidir. Ben memurum ay sonunu görmesin teklifidir. Bu teklif alın terini emeğin karşılığını görmezden gelen bir tekliftir. Biz bunu kabul etmiyoruz. Her seferinde bu ülkenin büyüdüğünü bu ülkenin Sakındığıyla övünenler memurunu yoksulluğa bile layık göremeyen bir sefalet ücretine mahkum ediyorlar. Biz buna itiraz ediyoruz. Biz bunu kabul etmiyoruz. Ve şimdi yarın verilecek son teklif aslında bugün verilecek tekliften hiçbir farkı olmayacak.

AKP'den istifa eden Mücahit Birinci: 10 milyon dolar niyetindeydim
AKP'den istifa eden Mücahit Birinci: 10 milyon dolar niyetindeydim
İçeriği Görüntüle

"Gelin ekim ayında memurun, emekçinin hak ettiği ücreti mecliste hep birlikte tartışalım"

Bir çağrıyı da masada bulunan sendikaya yapmak istiyorum: Yarın verilecek teklifte emekçinin, emeklinin karşılığı olmayacak. O nedenle hakeme gitmeyin. Hakem heyetine gitmeyin. Gelin ekim ayında memurun, emekçinin hak ettiği ücreti mecliste hep birlikte tartışalım. Eğer gerçekten memurun hakkını savunduğunuzu iddia ediyorsanız, eğer yandaş olmadığınızı her fırsatta dile getiriyorsanız yarın görelim. Bu ortaoyununa son verin. Emekçinin, memurun, alıp serinin yanında durun. Ve iktidara da bir çağrı. Elbette ki onların saflarını biliyoruz. Onlar hiçbir zaman emekten yana olmadı. Emekçiden yana olmadı. Bunun bu tercihin cevabını da hiç şüphesiz emekçi sandıkta bu iktidara gösterecek. Onlara da çağrımız şu olsun: Onlardan bir medet ummuyoruz. Bir an önce erken seçim yapın. Yönetemediğiniz ekonominin, batırdığınız ekonominin sorumluluğunu daha fazla emekçiden çıkartmayın. Getirin sandığı, alın boyunuzun ölçüsünü."