Büyükelçi Egemen Bağış, Siirt Üniversitesi (SİÜ) Konferans Salonu'nda düzenlenen "Türkiye Yüzyılı'nda Avrupa Birliği (AB) ile İlişkilerimiz" konulu konferansta, Türkiye'nin millet iradesinden aldığı güçle şekillenen vizyoner yaklaşımıyla küresel ve bölgesel meselelere yön veren bir aktör haline geldiğini söyledi.
Bağış'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"Dünya çalkantılı bir dönemden geçiyor. Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde akil lider açığı var. Böyle bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi tecrübeli, kararlınve dünya liderlerinin arabuluculuğuna başvurduğu bir lidere sahip olduğumuz için Türkiye olarak çok şanslıyız.
Türkiye karşıtı lobilere belki de teşekkür etmemiz gerekir. Kötü komşunun kişiyi ev sahibi yaptığı gibi, Ülkemize uygulatmaya yönelik girişimleri sayesinde 2002’den bu yana her geçen gün büyüyen savunma sanayimiz ile İspanya’ya jet satar hale geldik. 2019’da Prag’da göreve başladığımızda bize ambargo uygulayan Çekya Sayın cumhurbaşkanımızın talimatları ile attığımız adımlar sonucunda bugün ülkemizde ciddi savunma sanayi ortaklıkları olan bir ülke haline geldi.
Yiğidi düştüğü yerden kaldıran Siirt’in bu süreçte önemli bir yeri var. Ders kitaplarındaki bir şiiri okuduğu bahanesi ile hapis yatan Sayın Erdoğan’ı 2003’te %85 oy oranıyla meclise ve Başbakanlığa taşıyan memleketimiz ve hemşerilerimizin ülkemizin geldiği bu güçlü konumda gözardı edilemeyecek bir rolü oldu.
Güçlü bir orduya ve yerli ve güçlü bir savunma sanayisine sahip olmamız bizi vazgeçilmez hale getirdi.
Sayın Dışişleri Bakanımızın da söylediği gibi Turkiye’nin duruşu, sadece coğrafyamızdan değil, tarihimizden ve milletimizin vicdanından
kaynaklanmaktadır.
· Haksızlık karşısında adaleti;
· Eşitsizlik karşısında hakkaniyeti;
· Zulüm karşısında mazlumları savunmaktayız.
Avrupa ile Amerika arasında bir tercih yapmaya zorlanmak Türkiye için tabiiki tercih edilen bir durum olmaz. Rusya ve Ukrayna arasında olduğu gibi bu konuda da arabuluculuk rolü birinci tercihimiz olacaktır.
Ancak her halükârda AB tam üyelik sürecine odaklanmak gerekir. Bunun için de ülkemiz içinde reform sürecinin yeniden canlandırılması gerekir. FETÖ ihanetleri nedeniyle yavaşlayan reform sürecini yeniden hızlandırmak ülkemizi AB sürecinde de NATO içinde de güçlendirir.
2009-2014 arası bizim bu konudan sorumlu olduğumuz beş yıl içerisinde yapılan reform çalışmalarına göz atınca atılan adımların AB’den çok bizim için yararlı girişimler olduğu bariz ortada.
Ülkemizin daha demokratik, müreffeh ve yaşanabilir olması için bu süreci yeniden canlandırmalıyız. Reform yasalarını hazırlarken sadece AB mevzuatın değil dünyanın farklı ülkelerindeki başarılı uygulamaları inceleyerek ülkemiz ve milletimizin hassasiyetlerini gözeterek kendi yasalarımıza adapte etmeliyiz. Avrupa Birliği Başkanlığı ülkemizin reform mutfağı olarak yeniden güçlendirilmeli.
Sürecin sonuçtan çok daha önemli olduğu bilinciyle Cumhurbaşkanımızın 2003’te dediği gibi gerekirse Maastricht kriterlerine İstanbul kriteri, Kopenhag siyasi kriterlerine Ankara kriteri diyerek reformlarımızı hızlandırmalıyız.
· Filistin’de akan kanın durması için gayretlerimize son hızla devam edeceğiz. İsrail’in uyguladığı soykırım karşısında Filistinlilerin sesi olmaya kararlıyız.
· Suriye’nin güvenliği ve istikrarına yönelik tehditlere karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.
· Ukrayna’da adil ve kalıcı barışın yeniden tesisine yönelik tüm yapıcı çabaların içinde yer almaya
devam edeceğiz.
· Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesinde aktif rol
oynamayı sürdüreceğiz. Ülkemizin aydınlık yarınları için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Özellikle terörsüz bir Türkiye her zamankinden daha güçlü bir ülke olarak tüm bölge ülkeleri ve dünya için ilham kaynağı olacaktır."