10 Temmuz’da başlayan ikinci sürgün yaş çay alımlarında, üreticilerin şarjlı çay motorlarıyla toplama hızını artırması fabrikalarda ciddi izdihama yol açtı. Ancak Çaykur’un bu tablo karşısında etkili bir önlem geliştirememesi dikkat çekiyor. Öte yandan özel firmalar, bu kargaşayı fırsata çevirerek çayı düşük fiyattan satın almayı sürdürüyor.
Genel Müdür'ün sözleri tartışma yarattı
Genel Müdür Alim, üreticilere “acele etmeyin” çağrısında bulunarak, “Biz Karadenizliler, Karadeniz gibi hırçın ve dalgalıyız. Bir günde, iki günde çayımızı bitirip tamam ben bitirdim deyip yan tarafa çekilmeyi hesaplıyoruz ama bu şekliyle bu işin olmayacağı kesin” ifadelerini kullandı. Ancak bu sözler, üreticilerin tepkisine neden oldu.
Yaklaşık 40-45 gün sürmesi beklenen ikinci sürgün, üreticilerin yoğun tempoyla 10-15 güne sığdırması nedeniyle adeta bir kaosa döndü. Fabrikalarda çay yığılması yaşanırken, Çaykur yönetimi çözüm üretmek yerine sorumluluğu üreticiye yüklemeyi tercih ediyor.
Makine kullanımına mesafeli yaklaşım
Alim’in, çay motorlarıyla yapılan hızlı hasadı eleştirmesi, makineleşmenin önüne geçme çabası olarak değerlendiriliyor. Oysa mekanik toplama hem üreticinin yükünü hafifletiyor hem de verimliliği artırıyor. Bu yaklaşım, modernleşmenin önünü kesmekle eleştiriliyor.
Üretici fiyat politikalarının kurbanı oldu
Fabrika kapasitesinin yetersizliği nedeniyle üreticiler çaylarını zamanında teslim edemiyor. Özel sektörün düşük fiyatlarla alım yapması ve peşin ödeme sisteminin zayıflaması da üreticileri ekonomik açıdan zor duruma sokuyor. Çaykur’un bu konudaki yetersizliği, yönetim krizini gözler önüne seriyor.
Yevmiye işçileri büyük mağduriyet yaşıyor
Motorlu hasat, sürgün süresini kısalttığı için yevmiye ile çalışan işçilerin iş günleri azalıyor. Geçimini bu işten sağlayan binlerce kişi işsiz kalma riskiyle karşı karşıya. Yeni fabrika taleplerinin karşılık bulmaması ise Çaykur’un üretici ve işçilerin sorunlarına kayıtsız kaldığını gösteriyor.