CHP'den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile delegeler Yılmaz Özkanat, Hatip Karaaslan ve Kamile Bahar Önal’ın, 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nın iptali ve yetkili kurullarının görevden uzaklaştırılması talebiyle ayrı mahkemelerde açtığı ve Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilen davanın ikinci duruşması bugün yapıldı.
Yılmaz Özkanat tarafından “4-5 Kasım’daki Kurultay iradesi sakatlanmış olduğu, 21. Olağanüstü Kurultayı’nın yok hükmünde olduğunun tespiti, iptali ve tedbir kararının istenmesi” talebiyle açtığı 41. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava dosyasının birleştirildiği ifade edildi.
CHP vekillerince dosyaya sunulan cevap dilekçesi okundu. Dilekçede özetle davacının aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararının bulunmadığı, davacılardan Yılmaz Özkanat’ın 2021’de tedbirli olarak disipline sevk edildiği ve bu yüzden üyelikten kaynaklanan haklarını kullanmayacağı ve delege olamayacağı belirtilerek, seçimlerin iptalinin adliye mahkemelerinden talep edilemeyeceği, kurultay ile ilgili bir usulsüzlük olmadığı, iddiaların gerçek dışı olduğu ifade edilerek davanın reddi istendi.
Öte yandan Kurultay soruşturmasına ilişkin yazılan müzekkereye Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yanıt vermediği ifade edildi.
'İDDİALAR KAMU DÜZENİNİ DE İLGİLENDİRİYOR'
Duruşmada ilk olarak avukat Onur Üregen söz aldı. Dava hakkında Metin Günday, Ahmet Kılıçoğlu, Fahri Bakırcı, Abbas Kılıç, ve Timuçin Köprülü tarafından hazırlanan 6 sayfalık uzman görüşü hakkında konuşan Üregen, “Kendileri çok değerli hukuk hocalarımızdır. Fakat konumuzla ilgili uzman diyebileceğimiz nitelikte olmadıkları kanaatindeyiz. 38. Olağan Kurultay sürecine ilişkin ortaya çıkan usulsüzlükler nedeniyle açılmıştır. Dava konusu kurultay yalnızca parti içi demokratik işleyişi değil kamu düzenini de ilgilendirdiği için yargı denetimine açık nitelik taşımaktadır. Bu bağlamda kurultayın meşruiyetini etkileyen hususlar dikkate alınarak davaya konu işlemlerim iptali zaruriyeti doğmuştur. Alınan mütalaada dahi açıkça ifade edildiği üzere siyasi partilerin işlemlerinin iptali mümkündür. Hızlı bir şekilde iptal kararı verilmesi gerekmektedir. Mütalaada imzası bulunanlar somut iddialar olması dahilinde Kurultay’ın iptal edilebileceğini kabul etmişlerdir” dedi.
'YARGILAMANIN SONUÇLANDIRILMASI HUKUK GÜVENLİĞİ AÇISINDAN ZORUNLUDUR'
Üregen şöyle devam etti:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin olarak ceza soruşturması başlatılmış olması Kurultay’ın iradesinin sakat olduğunu açıkça göstermektedir. 9 vekilin dosyası ayrılarak Parlamenter Suçlar Bürosu’na gönderilmiştir. Burada Kemal Kılıçdaroğlu mağdur sıfatıyla, müvekkilim Lütfü Savaş müşteki sıfatıyla yer almıştır. Soruşturmanın varlığı yalnızca dosyanın ciddiyetini göstermekle kalmamakta aynı zamanda yargılamanın toplumsal etkisini de gözler önüne sermektedir. Tarafımızca sunulan deliller, alınan beyanlar birlikte değerlendirildiğinde dosyanın tekemmül ettiği kanaatine varılmıştır.
Dosyada ileri sunulan hususlar somut gerçeklere dayanmaktadır. İleri sürülen iddialar tartışmadan uzak, açık ve belirgindir. Dava konusu olayın kamu düzenini sarsacak etkiler doğuracağı açıktır ve Kurultay iradesi net bir şekilde sakatlanmıştır. Bu nedenle yargılamanın uzatılması değil biran evvel sonuçlandırılması hukuk güvenliği açısından da zorunludur.”
'DAVA BAKIMINDAN MAHKEME DEĞİL YSK GÖREVLİDİR'
CHP Genel Merkezi'nin avukatı Çağlar Çağlayan da şunları söyledi:
“Yapılan bir önceki kurultayda bir sakatlık bulunmamakla birlikte siyasi partiler hukukuna göre de olağanüstü kurultayın iptal edilmesi de aykırıdır. Orada da yine bir seçim yapılmıştır ve sonuç ortadadır. Anlaşılan odur ki ne kadar seçim yapılırsa o kadar dava açılacaktır. Olağanüstü Kurultayın iptalini talep edip bir önceki kurultayda ki yönetimin yönetime gelmesinin talep edilmesinin hukukta herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır. Kurultay başvurusu YSK’ya yapılır ve bunun usule uygun olup olmadığı kararı YSK’dadır. Haliyle bu dava bakımından da mahkeme değil YSK görevlidir. Bu bağlamda usulen de davanın reddi gerekir.
Ayrıca mütalaada imzası bulunan isimler Türkiye’deki en yetkin akademisyenlerdir. Mütalaa içerisinde davacı avukatının sanki davanın kabulüne ilişkin bir zımni kabul olduğunu söylemesi çarpıtmadır. Mütalaada mahkemenin yetkisiz olduğu belirtilmiştir.
Soruşturmanın varlığının kabulü bir hukuk davasının kabulü için yeterli sayılamaz. Kaldı ki soruşturmada verilecek karar hukuk mahkemesini bağlamaz. Dava, davaya sunulan deliller bakımından değerlendirilmek zorundadır. Biz bu dosyada bir delil görememekteyiz. Davaların reddini istiyoruz."
SONRAKİ DURUŞMA 30 HAZİRAN'DA
CHP avukatlarından Mehmet Can Keysan, "Davanın esası hakkında tedbir kararı tartışması olup bu talebin de reddi gerekmektedir. Birleşen ve esas davalarının hepsinin reddedilmesini isteriz" dedi.
CHP Genel Merkezi’ne müzekkere yazılarak 4-5 Kasım’daki parti tüzüğünün istenmesine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmadaki tüm belgelerin istenmesine karar verilirken bir sonraki duruşmanın 30 Haziran’da görülmesi kararlaştırıldı.
Kaynak: ANKA