Yerel

Çorum'da taş ocağına karşı çıkan köylüler eylem yaptı

Çorum’da Karakaya, Narlı ve Küçükkeşlik Köyleri sakinleri köylerine yapılacak taş ocağını protesto etmek için eylem düzenledi.

Abone Ol

Çorum'a bağlı Karakaya, Narlı ve Küçükkeşlik köylerinde köylüler taş cağına karşı eylem düzenledi. Kadeş Barış Meydanı’nda bir araya gelen Karakaya, Narlı ve Küçükkeşlik Köyü’nde yaşayan yurttaşlar, Karakaya Köyü’nde yapılması planlanan Taş Ocağı’nı istemediklerini söyledi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Çorum’a bir dizi ziyarette bulunmak üzere geldiği gün 3 köy halkı toplanarak, basın açıklaması gerçekleştirdi. Köylüler adına açıklamalarda bulunan Servet Demirkaya; “Biz Karakaya, Küçükkeşlik ve Narlık köylüleri olarak hayatlarımızı tehlikeye sokacak olan taş ocağı projesine karşı bir araya geldik." dedi.

Demirkaya açıklamasında şunları söyledi:

"Köylerimizi yok edecek taş ocağı Samsun Ankara hızlı tren hattı projesi kapsamında ihaleyi kazanan Çelikler Holding tarafından açılmak isteniyor. Şirket burada 350 dönüm alanda taş ocağı ve kırma eleme tesisi planlanmaktadır. Açılacak ocağın Karakaya Köyünün hemen dibinde, kırma eleme tesisinin ise Küçükkeşlik köyü ve Narlık köyüne yakın mesafesinde görülmektedir. Karakaya Köyü açılmak istenen taş ocağının bulunduğu tepenin yamacında kurulmuş bir köydür. Dolayısıyla burada yapılacak patlatmalar nedeniyle köylüler doğrudan can ve mal tehlikesiyle karşı karşıyadır. Burada bu kadar yakında bir taş ocağı kurulması akla, bilime ve vicdana aykırıdır. Bu projeye onay vermek doğrudan cinayete davet niteliği taşımaktadır. Şirket yılda 191 kere patlatma yapılacağını ve yılda 3,5 milyon ton taş çıkarılacağını ve kırma eleme tesisinde işleneceğini ifade ediyor. Bu kadar büyük bir ocaktan çıkacak tozun kilometrelerce sahada zararlı etkileri olacağı aşikardır.

"Taş ocağından yıllar boyunca çıkacak binlerce ton toz bulutu tüm ürünlerin üstüne kabus gibi çökecek"

Her üç köyde hem tarım hem hayvancılık yapılmakta, köylüler yıllardır susuzluk çekilen bu bölgede kıt kanaat üretim yapmaya çalışmaktayken bu taş ocağından yıllar boyunca çıkacak binlerce ton toz bulutu tüm ürünlerin üstüne kabus gibi çökecek, bitkisel hayatı söndürecek, hayvanların yaşamasını imkansız kılacaktır. Kafasına, evinin üstüne taş düşmeyen şanslı köylüler ise yoğun toz bulutu nedeniyle hastalıklara yakalanacaklardır. Patlamalardan dolayı köylerin su kaynaklarının çekileceği muhakkaktır ve zaten susuzluk sorunu yaşanan köylerimiz bu nedenle tamamen yok edilecektir. Suyun olmadığı bir yerde yaşamdan, üretimden, insandan bahsetmek mümkün değildir. Ocaktan çıkarılacak 3,5 milyon ton taşın kamyonlarla Sungurlu karayolu üzerinden taşınacağı görülüyor.

"Yılda yaklaşık 100 bin kamyonun verimli topraklarımızı dümdüz edeceğini görüyoruz"

Taş ocağı ile karayolu arasında, kamyonların üstünden geçeceği noktada bölgenin yegane akan suyu olan Gelincik Deresi ve bununla sulanan bahçeler mevcut. Yolun hemen yanında köylünün büyük paralar harcayarak yaptığı 40 dönümden fazla armut ve ceviz bahçeleri ve yüzlerce arı kovanı mevcut. Yılda yaklaşık 100 bin kamyonun verimli topraklarımızı dümdüz edeceğini görüyoruz. Bölge trafiğinin bu yüz bin kamyonla aşırı yoğunlaşacağını ve üzücü can ve mal kaybına yol açacak trafik kazalarına neden olacağını tahmin etmek zor değil.

"Bölgedeki en az üç köyümüz doğrudan, onlarca köy ise dolaylı şekilde etkilenecek"

Bölgedeki en az üç köyümüz doğrudan, onlarca köy ise dolaylı şekilde etkilenecek; binlerce dönümlük tarım arazisi binlerce besi hayvanı olan köylerimiz şantiyeye dönecektir. Bizler bu cehennemde yaşam savaşı vermek istemiyoruz. Öte taraftan köylerimiz antik Hitit uygarlığının yaşadığı bölge içindedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın antik Hitit Yolu Projesinin de taş ocağı tarafından doğrudan zarar görecek olması, dünyaca ünlü Alacahöyük antik kentinin sadece 5 kilometre mesafede olması tamamen sorumsuzluk örneğidir. Sayın valimizle yaptığımız görüşme sonucunda ne yazık ki projeye onay verdiklerini öğrendik. Şirketin projeyi insan, tarım, tarih, doğa, dahil hiçbir konuyu ele alınmadan masa başında alelacele hazırlandığını görmekteyiz. Onay verenlerin de benzer şekilde davranmaması bizleri çok üzmektedir. "

(ANKA)