İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin, 'Zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik' suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talebiyle ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Duruşma İstanbul Adliyesi'ndeki 59. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun yetersiz kalması nedeniyle Silivri'deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesinde bulunan 1 No'lu duruşma salonunda görülecek.12 Eylül'deki ilk duruşmada hakim tarafından iddianame özetlenmişti. Dava ara kararla 20 Ekim Pazartesi gününe ertelenmişti.
İstanbul Üniversitesi, 18 Mart'ta İmamoğlu'nun diplomasını iptal etmişti. İmamoğlu diplomayı iptal etme kararı ile ilgili yetkinin sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu'nda olduğunu savunmuştu.
Tutuklu avukat Mehmet Pehlivan’ın duruşmaya uzaktan bağlanabilmesine yönelik kararından döndü.
Savcılığın itirazının kabul edilmesi sonrası Pehlivan’ın duruşmaya SEGBİS ile bağlanmasına izin vermedi.
Duruşma 8 Aralık'a ertelendi
Duruşma öncesi jandarma ve avukatlar arasında gerginlik yaşandı, avukatlar içeri alınmadı. Uzun uğraşlar sonucu duruşma daha büyük bir salona alındı. Yaşananlar nedeniyle avukatlar duruşmaya katılmama kararı aldı.
İmamoğlu, hâkimin talimatıyla salona getirildi. İmamoğlu, "Çok önemli avukatlarım Fikret İlkiz, Hasan Fehmi Demir ve Tora Pekin’in yokluğunda savunmamı yapmak istemiyorum" diyerek duruşmanın ertelenmesini istedi.
Duruşma, 8 Aralık saat 11.00'a ertelendi.
İşte bugünkü duruşmada anbean yaşananlar...
Jandarma kapıyı kilitledi
Duruşmanın başlamasına dakikalar kalmasına karşın basın mensupları, avukatlar ve milletvekilleri salona alınmadı. Jandarma kapıyı kilitledi.
Duruşma salonu dışında duruşmayı izlemek isteyen yurttaşlar barikatı zorladı.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, polis ile müzakere içinde. "Cumhurbaşkanı İmamoğlu ve Kurtuluş Yok Tek Başına" sloganları atıldı.
Avukat Çağlar Çağlayan, Emre Telci ve Özgür Çelik jandarma ile dakikalarca müzakere yaptı.
Geniş salon talebinde bulunuldu. Büyük salon için dilekçe yazıldı.
Salon değişikliği talebi kabul edilmediği takdirde, İmamoğlu ve avukatları duruşmaya katılmayacaklarını bildirdi.
Gazetecilerin bir çoğu içeri alındı, avukatlar ise uzun süre dışarıda bekledi.
Salon kapısına güvenlik bariyeri
Salonun kapısına da güvenlik bariyeri konuldu. Ekrem İmamoğlu'nun ailesi bile bekletilerek içeri alındı.
Büyük salona geçilmemesinin nedeni, mahkeme tarafından "arıza" olarak gerekçelendirildi.
"Talimatı kimden aldınız?"
Mahkeme hakimi, 'Biz avukatların alınmaması gibi bir talimat vermedik' dedi. Ancak kapıdaki jandarma 'Mahkemeden karar var' diyerek dışarıdaki avukatları almadı.
Hakim bunu söyleyince Özgür Çelik salondaki jandarmaya "Talimatı kimden aldınız?" diye tepki gösterdi.
Daha büyük bir salona geçildi
Salon kararının nöbetçi hakimin kararı olduğunu söylendi.
Kısa aranın ardından salonu -2. katta yer alan 'daha büyük bir' salona geçirme kararı verdi. Yeni salon, tutuklu gazeteci Fatih Altaylı'nın duruşmasının görüldüğü salon olarak biliniyor.
Söz konusu karar dışarıya da tebliğ edildi. Dışarıdaki avukat ve basın mensupları içeri alındı.
Nuri Aslan, Dilek Kaya İmamoğlu, Selim İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu da duruşma salonuna girdi.
Ardından; yaşananlar sebebiyle, Ekrem İmamoğlu avukatlarıyla birlikte duruşmaya çıkmama kararı verdi.
İmamoğlu ailesi, avukatlar ve vekiller duruşma salonunu terk etmeye başladı.
CHP'den edinilen bilgiye göre kararın "savunma hakkının kısıtlanması" sebebiyle alındığı öğrenildi.
Hakim ve avukatlar arasında tartışma yaşandı
Hakim ile avukatlar arasında tartışma yaşandı.
Müdafi avukatlar ve katılımcılar dışarı çıkınca hakim şu ifadeleri kullandı:
"Mahkemenin tutumunun farkındasınız, neyi kötüye kullanıyorsunuz? Buraya geçtik, son derece makul. 1 No.’lu salon müsait değil. Duruşma zaten 2 saat sarktı, burada tepki göstermenizin sanığa ne katkısı var? Sok derece makul bir çözüm getirdik. Ben sanığı alacağım, müdafiler neden gelmedi bilmiyorum. İnsanlar neden dışarı çıkıyor bilmiyorum. Nezaketi kötüye kullanıyorsunuz. Mazeret kabul etmeyeceğin. Kimseye güneşin altında bekleyin diye talimat vermedik. İnsanları da kışkırtıyorsunuz. Ne gereği var? Sanık müdafileri niçin katılmıyorlar duruşmaya? Mahkeme geri adım atmış gibi bir görüntü oluşturmaya çalışıyorsunuz."
Müdafi avukatlar ise, 2 saat boyunca güneşin altında bekledikleri ve büyük salona alınmadıkları için tepki gösterdi.
Hakim, avukatlara "Duruşmayı yapacağımıza ve o iletişimi sizinle kuracağımıza hala inanıyorum" dedi.
“Bağımsız mahkememizi hedef göstermiş oldunuz''
Hakim, müdafi avukatları gelmese de duruşmayı yapacağını söyledi ve avukatların kendi arasında görüşmesi için süre verdi.
Hakim, “Bağımsız mahkememizi hedef göstermiş oldunuz. Ne elde etmek istediniz, ne elde ettiniz, bunu düşünmenizi istiyorum” dedi.
Avukatların tamamı duruşma salonundan ayrıldı. Hakim, çekim yapan kişinin dışarı çıkarılması yönünde jandarmaya talimat verdi, “Kesinlikle müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Hakim, İmamoğlu'nun getirilmesinin gecikmesi üzerine tekrar "getirin artık" diye talimat verdi.
İmamoğlu salona getirildi
Ekrem İmamoğlu, alkışlar eşliğinde salona girdi. Duruşmada sadece müdafi avukat Nusret Yılmaz yer aldı. Diğer avukatlar ise salon dışında kaldı.
Salonu terk eden CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de, İmamoğlu'nun salona getirilmesiyle yeniden salona döndü.
Hakimden Mehmet Pehlivan açıklaması
Hakim, İmamoğlu’nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan’ın duruşmaya müdafi olarak fiziksel şekilde katılma talebini reddetme gerekçesini şu şekilde açıkladı:
"Avukatlık Kanunu’nun 42. Maddesi kapsamında detaylı incelemeler yaptık. Duruşmada hazır bulunarak savunma yapmak sanığa ait bir hak. Sanığın hazır bulunması bu hakka dayanıyor. Biz bir avukatın tutuklu bulunması halini, savunmamın serbest olması ilkesiyle bağdaşmadığını değerlendirdik. Bu kanıyla sanık müdafinin bu oturumda bulunması kararından vazgeçtik."
Avukatların içeri alınmamasına tepki
Hâkimin, mahkemede izinsiz görüntü alınması ve avukat Mehmet Pehlivan’ın davaya SEGBİS ile katılmasının reddedilmesine yönelik yaklaşık bir saat süren açıklamasının ardından İmamoğlu’na söz hakkı verildi.
İlk olarak yargı süreçlerindeki adaletsizliklere ve avukatlara gösterilen muameleye dikkat çeken İmamoğlu, ayrıca salon değişikliğinin geç haber verilmesi nedeniyle çıkan arbedede avukatlarının içeri girememesine de tepki gösterdi.
İmamoğlu, 10.30 civarında salona geldiğini ve kapıda jandarma ile yaşanan arbededen saat 12.30 civarında haberdar olduğunu belirterek, “Süreçten habersiz şekilde iki saat bekletildiğim yer çok da beklenilecek bir yer değildi. Daha önceden bilgilendirilmemiz gerekirdi” dedi.
Yargılama ertelensin
Dört müdafinden üçünün salonda olmaması gerekçesiyle savunma yapmak istemediğini belirten İmamoğlu, yargılamanın ertelenmesini istediğini söyledi.
Ekrem İmamoğlu kürsüde şu ifadeleri kullandı:
"Duruşma başlayana kadar üç saat buz gibi bir odada bekletildim. Sadece ben değil jandarma kardeşlerimin de benimle orda beklemesi pek de uygun bir muamele değildi.
Şüpheniz olmasın. İzahınızı ve hassasiyetinizi dikkatlice dinledim. O çemberin dışında yaşananlar, burada bulunan müdafilerim başta olmak üzere avukatları ilgilendiren konularda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca çok fazla şikayetlerle karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.
Belki de gelmiş geçmiş Türkiye’nin en absürt davası. Yıllar boyunca da konuşulacak. 35 yıl önce yaptığım geçişte tek bir evrakın dahi sahte olmadığı bir absürt mahkeme. Çok zor bir ortamdayız. Daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum. ‘Yıllık izindeydim, başka salonları gördüm’ demeniz önemli ama dünyanın dalga geçtiği evrakta sahtecilik davasında Ekrem İmamoğlu’nun ve müdafilerinin daha önce bilgilendirilmesi gerekirdi. Bayılan avukat oldu, insanların o duruma düşmesine gerek olmazdı. Sadece bir müdafiim burada şu anda. Bu yargılamanın ertelenmesi gerektiği talebini size iletmek isterim. Yaklaşık 10 aya yakın mahkemeye muhatap hâldeyim.
Tutuklu bulunan müdafi Mehmet Pehlivan’ın benim adil yargılanma hakkımın da elimden alındığı şekliyle haksız yere tutuklandığını düşünüyorum. 8 aya yakın bir süredir tümüyle yargı tacizi altında, tümüyle hukuksuzluklarla dolu, sabah eve baskın yaparak zor bir dönemin içerisindeyiz. Bizim bugün yapılacak davamızdan salonla ilgili bu sabah haberdar olduk. Cumadan bize ulaşan bir detay olmadı. Bugün gelen kalabalık bir avukat, seyirci kitlesi var. En dar salona alınmasına karşı da içeri giremeyen avukatlarımız oldu. Hasan Fehmi Demir, Tora Pekin ve Fikret İlkiz. Ekip çalışması yapılıyordu."
Ek süre talebi
İmamoğlu ve müdafi Nusret Yılmaz'ın kısa konuşmalarının ardından savcıya söz verildi. Savcı, diploma iptaline ilişkin idare mahkemesinde görülen davanın kesin sonucunun beklenmesi ve yargılamanın öyle devam etmesi yönünde görüş bildirdi.
Hakim, bu talebe karşılık İmamoğlu'na söz verdi. İmamoğlu ve avukatı Nusret Yılmaz, salonda İmamoğlu'nun 3 müdafisinin olmaması ve "avukatların koordineli çalıştığı" gerekçesiyle davanın devamı için ek süre talebinde bulundu.
Hakim, İmamoğlu’nun talebi üzerine, “Sizi bir şey söylemeye zorlayamayız ama tutumunuzu makul bulmuyorum” dedi.
İmamoğlu da hakime, “Makul bulmamanızı da ben anlıyorum. Yargının uzamaması konusundaki hassasiyetinizi önemsiyorum. Ama bugün yaşanan ortamdan da üzüntü duyuyorum. Ben de 3 saattir aşağıda buz gibi bir ortamda durdum. Bunun da çok zor olduğunun altını çizmek isterim” diye karşılık verdi.
Müdafi avukat Nusret Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye gündemini yakinen ilgilendiren bir davanın duruşmasının ilgiye mahzar olacağı aşikardır. Geçen celsenin kalabalık olması da bunun bir tezahürüdür. Duruşmanın küçük bir salona alınması ve daha sonra değiştirilmesi, avukatların salona girememesi, güçlünler çıkarılması sebebiyle bir tepki gösterilmiştir. Savunma olarak amacımız adaletin gerçekleşmesi. Biz savunmayı bir bütün halinde hazırladık. Delillerin değerlendirilmesi aşamasının başka bir celsede gerçekleşmesini talep ediyoruz.”
Ara karar öncesi duruşmaya ara verildi.
Duruşma 8 Aralık'a ertelendi
Yaklaşık 45 dakikalık aradın ardından İmamoğlu'nun diploma davasında ara karar verildi.
Dava 8 Aralık Pazartesi saat 11.00'e ertelendi. Gelecek oturumda dosyaya dair delil ve iddiaların okunmasına devam edilecek.
İddianamede, İmamoğlu'nun Kıbrıs'ta öğrenim gördüğü Girne Amerikan Üniversitesi'nin (GAÜ) 1990 yılında YÖK tarafından tanınan bir üniversite olmadığı belirtildi.
O yıllarda Kıbrıs'ta faaliyet gösteren kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin tanındığı, ancak "yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı" iddia edildi.
İddianamede, İmamoğlu'nun "resmi belgede sahtecilik" suçunu "zincirleme şekilde" işlediği savunuldu. İddianamede, yatay geçiş için gerekli evrakın "şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte" olduğu iddia edildi.