2018’de gerçekleşen cinayetten bu yana üç yıl boyunca, batılı devlet başkanları krallıkta veliaht prens ile doğrudan görüşme yapmaktan kaçındı. ABD Başkanı Joe Biden, fiili hükümdara meşruiyet bahşetmekten kaçınmak için yaygın olarak görülen bir girişim olarak müstakbel kralla konuşmaktan bile kaçındı.

‘FRANSA HALKINI KÜÇÜK DÜŞÜRÜYOR’

Ancak Macron'un hamlesi, ABD istihbarat teşkilatlarının Prens Muhammed'in Kaşıkçı cinayetini onayladığına inandıklarını belirten bir rapor yayınlamasından bir yıldan az bir süre sonra, batılı bir liderin doğrudan veliaht prensle resmi olarak yeniden ilişki kurmaya hazır olduğunu gösteriyor.

Uluslararası Af Örgütü'nün genel sekreteri olarak görev yapan Fransız uyruklu Agnès Callamard, Macron, veliaht prens ile ortaklığa giderken kendisini ve ülkesini küçültüyor” diyerek, “Fransa'nın Suudi Arabistan'da stratejik çıkarı ne olursa olsun, gazetecileri öldüren, eylemcileri tehdit eden, kadın insan hakları savunucularını hapse atan, Yemenli sivilleri katleden ve uluslararası toplumu aldatan bir hükümdarı meşrulaştırmalarını hiçbir şey haklı çıkaramaz” şeklinde ekledi. 

‘BATI DÜNYASI ONAYLAMIŞ OLDU’

Macron, Prens Muhammed'i "rehabilite etmeye" çalışmakla suçlandıktan sonra, cumhurbaşkanlık ofisi toplantıyı savundu, gazetecilere Suudi Arabistan'ın "bölgede önemli bir aktör" olduğunu söyledi ve Fransa'nın krallık ile "zorlu bir diyaloga" sahip olacağını vurguladı.

Yapılan açıklamada, Cidde'deki toplantının hiçbir şekilde veliaht prensi eski konumuna geri döndürmeyi amaçlamadığı belirtilerek, “Fransa'nın bölgede istikrara katkıda bulunması ve ülkenin kendisini Akdeniz'den Körfez'e kadar ülkeler arasında diyaloğu güçlendirmede dengeleyici bir güç olarak sunması, Macron'un seçilmesinden bu yana uzun vadeli stratejisinin bir parçasıydı” denildi. 

CIA'ineski bir analisti olan Bruce Riedel, "Suudilerin Yemen'deki davranışlarını Batı'nın onaylamadığına dair her türlü belirti artık ortadan kaldırıldı. Bu, Fransızların Yemen halkına ihanetinin dikkate değer bir ifadesidir” dedi. Riedel, Yemen'deki çatışmanın ortasında yaklaşık 400 bin çocuğun açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteren yakın tarihli bir BM raporuna işaret etti ve Riedel, bunun büyük ölçüde Prens Muhammed'in kendisi tarafından hayata geçirilen bir felaket olduğunu söyledi. (Guardian)