İşte Economist'teki o analiz...

Uzun yıllardır Türkiye'nin en büyük siyasi skandallarından birinin merkezinde yer alan Sedat Peker, muhtemelen çok fazla botoks enjeksiyonunun bir sonucu olarak sözlerini geveliyor, düğmeleri açık bir gömlek giyiyor ve tespihler, sayfalarca not ve boş bir fenerle süslenmiş bir masanın arkasına oturuyor.

Ancak geçtiğimiz ay, hüküm giymiş bir örgüt lideri olan Peker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümetine muhalif olan milyonlarca Türk'ü ekranlarına yapıştırdı.

İDDİALAR DUDAK UÇUKLATIYOR

Peker’in kanıtlanmamış iddiaları patlayıcı etki yaptı. Peker bir dizi videoda, Erdoğan’ın eski başbakanının oğlunu uyuşturucu kaçakçılığıyla ve AK Partili milletvekilinin bir genç kadının ölümüne karışmakla suçladı.

Cumhurbaşkanına hakaret ettiği için başka bir politikacının dövdürdüğünü iddia ediyor ve ülkenin en büyük gazetelerinden birinin ofislerine yapılan saldırının sorumluluğunu üstleniyor. 

Ayrıca ülkenin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine polis koruması teklif ettiğini iddia ediyor.

BAKAN SOYLU ‘DIŞ GÜÇLER’ DİYOR

Yedi video en az 55 milyon kez görüntülenirken, daha fazlası yolda gibi görünüyor. 

Muhalefetteki politikacılar ve hatta iktidardaki AK Parti’nin bazı üyeleri soruşturma açılması çağrısında bulundu. 

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mafyanın hükümetin koalisyon ortağı haline geldiğini söyledi. Cemil Çiçek, "Bu iddiaların binde biri bile doğruysa bu bir faciadır" dedi.

Soylu ise iddiaları reddediyor. İstifa çağrılarını boşa çıkardı, Peker'in suçlanmasını talep etti.

Ayrıca iddiaları “uluslararası bir operasyonun” parçası olarak nitelendirdi ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) Türkiye hükümetini devirmeye çalışmakla suçladı. 

İki yıl önce Türkiye'den kaçan Peker'in Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşadığına inanılıyor.

Skandal, devletin gazetecilerden Kürt liderlere kadar muhaliflerin peşinden gitmek için düzenli olarak suç gruplarıyla bir araya geldiği 1990'ların anılarını canlandırdı. 

O dönemin tatsız karakterlerinden bazıları, kısmen geçen yılki af sayesinde yeniden ortaya çıktı.

GÜÇLÜNÜN HESABININ TUTMA GÖREVİ MAFYAYA DÜŞTÜ

Yakın zamana kadar Peker’in hükümetle ilişkileri iyiydi. 

Suç örgütü kurma, gasp ve adam kaçırma suçlarından hapis yatmış mafya, en az bir kez Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüş, ona destek mitingleri düzenlemiş ve Türkiye'nin "en hayırsever iş adamı" ödülüne layık görülmüştü.

Bir grup akademisyen, hükümetin Kürt isyancılara yönelik saldırısını eleştiren bir mektup yazdığında, Peker “onların kanını dökeceğine” yemin etti. Peker, Erdoğan'ın damadı ve eski bakan Berat Albayrak’ın kendisine karşı döndüğünde gözden düştüğünü iddia ediyor.

Videolar ayrıca, artık üst düzey yolsuzluğa bakmaya ve yetkilileri soruşturmaya cesaret edemeyen Türkiye'nin medyasını ve yargısını da utandırıyor. 

Bir bakana Peker'in iddialarıyla ilgili bir soru soran Anadolu Ajansı muhabiri, ertesi gün işini kaybetti. Bugün, güçlünün hesabını tutma görevi bir mafyaya düşmüş gibi görünüyor.

(Çeviri:Polemikhaber)