Bunun nedeni, Dünya'nın karası ve okyanusunun, insanların yaydığı sera gazlarının yaklaşık yarısını emmesidir. Vahşi hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroplar, toprakları, ormanları ve diğer ekosistemleri sağlıklı tutarak bu karbon yutağının korunmasına yardımcı olur.

Bu arada, yüksek sıcaklıklar ve değişen yağış düzenleri birçok türün hayatta kalmasını zorlaştıracağından, iklim değişikliğiyle mücadele edememek biyolojik çeşitlilik kaybını hızlandıracaktır. Her iki sorun da iç içedir ve bu nedenle, birini daha da kötüleştiren çözümler başarısız olmaya mahkumdur.

Neyse ki, iklim değişikliğini ve biyolojik çeşitlilik kaybını birlikte ele almak için doğa temelli çözümler adı verilen seçenekler var. Bu önlemler düzgün bir şekilde uygulanırsa, Dünya'daki yaşamın zenginliğini ve çeşitliliğini artırabilir, habitatların daha fazla karbon depolamasına ve hatta sera gazı emisyonlarını azaltmasına yardımcı olarak, gezegenin ısınma hızını yavaşlatırken ekosistemleri daha esnek hale getirebilir.

EKOSİSTEMLERİ KORUYUN

Tropikal yağmur ormanlarını koruma ihtiyacına herkes aşinadır, ancak karada ve okyanusta, ciddi şekilde korunmaya ihtiyaç duyan başka bozulmamış habitatlar da vardır.

Mangrov bataklıkları, Dünya yüzeyinin yüzde 1'inden daha azını kaplar, ancak 22 milyar ton karbondioksit eşdeğerini depolar. Bu, her yıl yanan fosil yakıtlardan kaynaklanan toplam emisyonların yaklaşık üçte ikisi. Bu kıyı habitatları, çok sayıda tür için bir ev, kreş ve beslenme alanı görevi görür. 40'tan fazla kuş, on sürüngen ve altı memeli türü yalnızca mangrovlarda bulunur. Bataklıklardan oluşan bu ıslak ekosistemler, dünyadaki tüm ormanların iki katı kadar karbon depolar. 

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE BALIKÇILIK

Dünyadaki tüm kara ve okyanuslar doğaya bırakılamaz, ancak insanların yiyecek üretmek için kullandıkları kara ve okyanuslar ve diğer kaynaklar daha iyi yönetilebilir. İnsanlar şu anda yiyecek yetiştirmek, kaynakları çıkarmak ve yaşamak için gezegenin kara yüzeyinin yaklaşık yüzde 25'ini kullanıyor. Küresel gıda sistemi, tüm sera gazı emisyonlarının üçte birine katkıda bulunuyor.

Ağaçları ve habitatları çiftlik alanlarına dahil etmeyi içeren çiftçilik yöntemleri ve sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları, üst toprak ve deniz dibi habitatlarını koruyabilir ve yenileyebilir, biyolojik çeşitliliği artırabilir ve bu ekosistemlerin iklim değişikliğine karşı ne kadar dirençli olduğunu iyileştirebilir.

YENİ ORMANLAR OLUŞTURUN

Yeni ormanlık alanlar ve ormanlar oluşturmak, atmosferik karbonu çekebilir ve bir dizi tür için farklı yaşam alanları sağlayabilir, ancak doğru yerde doğru ağaç karışımını dikmek için büyük özen gösterilmelidir. Yerli olmayan ağaçların geniş plantasyonları, özellikle tek bir tür olduklarında, yaban hayatı için daha az yararlı yaşam alanı sunar, ancak yerli ağaçların bir karışımı, biyolojik çeşitliliğe fayda sağlayabilir ve uzun vadede daha fazla karbon depolayabilir.

Güneydoğu Çin'de yapılan bir araştırma, birkaç ağaç türü içeren ormanların, ortalama tek tür plantasyonundan iki kat daha fazla karbon depoladığını gösterdi. Aynı şeyi deniz otu çayırlarını restore ederek okyanusta da yapabiliriz.

BİTKİ AĞIRLIKLI BESLENİN

Küresel olarak, hayvansal tarım, biyolojik çeşitlilik kaybına önemli bir katkıda bulunmaktadır. Milyonlarca hektarlık Amazon yağmur ormanları, Afrika Savanası ve Orta Asya otlakları, yediğimiz inekler, domuzlar ve tavuklar için otlak ve bitki yemi mahsulleri oluşturmak için sürülmüştür. Gıda üretiminden kaynaklanan tüm gezegen ısınma emisyonlarının yaklaşık yüzde 60'ı hayvancılıktan kaynaklanmaktadır.

Diyet değişiklikleri ve atıkların azaltılması yoluyla et ve süt ürünlerine olan talebin azaltılması, yalnızca iklim değişikliğini sınırlandırarak biyolojik çeşitliliğe fayda sağlayan sera gazı emisyonlarını azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda tarım arazileri üzerindeki baskıyı azaltacak ve böylece ormansızlaşmayı ve habitat tahribatını azaltarak, daha fazla araziyi serbest bırakacaktır. 

Et, özellikle yüksek oranda işlenmiş et, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve bağırsak ve mide kanseri ile bağlantılıdır. Bitki bazlı diyetler daha sağlıklıdır, sağlık maliyetlerini düşürür ve karbon emisyonlarını azaltır. (The Conversation)