"Yemen iç savaşının sembolü küçük Emel hayatını kaybetti." Bir çırpıda söylenebilen bu cümlenin ağırlığı altında ezilmemek mümkün mü?

Fotoğrafını görmenizi istediğim Emel sadece 7 yaşındaydı. Kemikleri rahatlıkla sayılabilen Emel bu dünyada açlıktan başka bir şeyle tanışmadı. 

Küreselleşen dünyanın AVM'lerinde semiren Emeller gibi olmadı hiç. Rüyasında aç olmadığı günleri gördü hep. Fillerin tepiştiği çimenlerin ezildiği bu dünyada  en büyük şansızlığı petrolün geçer akçe olduğu bir coğrafyada ve savaşın ortasında gelmek oldu.

Emel oyuncak, bisiklet hatta şeker bile isteyemedi. İstediği süt , ekmek ve biraz yemek oldu.

Emel tek başına değil. UNİCEF'e göre Yemen'de açlık çeken 2.2 milyon çocuktan biri. Aslında biriydi demek daha doğru çünkü Emel 21. yüzyılda açlıktan öldü.

İşte asıl ağır olan cümle bu belki de. Çocukların açlıktan ölüyor olması ve dünyanın buradaki çocuklara savaş bölgesi işte diyerek dönüp bakmaması.Müslümanın komşusu açken uyuymaması gerektiği inancı kalbinin tam ortasına yerleşmiştir. Ama oradaki açlığa rağmen siyasi gücünü kaybetmek isteyenler savaşa devam diyor.

O taraf bu taraf tartışmasına girmeden "durun ağalar durun beyler Emeller artık açlıktan ölmesin" diye haykırmak gerekir; en azından insan olabilmek için...