Ülkenin dört bir yanındaki polis memurları, Türkiye’nin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin ofislerinden sarkan dev pankartları indirdi. 

Pankartlarda, "128 milyar dolar nerede?" yazıyordu. 

Savcılar, dört yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek bir suç olan cumhurbaşkanına hakaret ettiklerini iddia ederek pankartların kaldırılmasına karar verdiler.

‘PARA KAYBOLMADI’

Bir yetkili, Covid-19 kısıtlamalarını ihlal ettiklerini söyledi. 

Ancak tüm bunlar sadece tartışmayı artırdı. 21 Nisan'da Erdoğan, Merkez Bankası’nın rezervlerini lirayı savunmak için kullandığını, gerekirse tekrar yapabileceğini ve diğer bazı kalemler de dahil olmak üzere harcanan miktarın aslında 165 milyar dolar olduğunu kabul edince piyasalar sarsıldı.

Para kaybolmadı. Para birimi üzerindeki baskıyı hafifletmek için Merkez Bankası, devlet bankaları aracılığıyla dolarının bir kısmını lirayla değiştirdi. 

Ancak bu, şaşırtıcı maliyetlere neden oldu. 

Liranın zaman içinde değer kaybetmesi göz önüne alındığında, işlemler GSYİH'nın yüzde 4'üne denk gelen yaklaşık 250 milyar liralık zarar yarattı.

‘SATIN ALMA GÜCÜ ERİDİ’

Rezervleri aşınan Merkez Bankası, lirayı daha uzun süre savunamayabilir. Ve para yine baskı altında... 

Yıla güçlü bir başlangıç yaptıktan sonra, Erdoğan'ın merkez bankası başkanını görevden alması ve onun yerine yüksek faiz oranlarını eleştiren Şahap Kavcıoğlu'nu getirmesinin ardından lira yeniden düşüşe geçti.

Lira'nın düşüşü ülke vatandaşlarının satın alma gücünü tüketti ve birçok kişiyi dolara dönmeye zorladı. 

Ancak ülkenin mali yönetimine duyulan güvensizliğin, kripto para ticaretinde patlama da dahil olmak üzere başka etkileri de oldu. 

Reuters'e göre, 24 Şubat ile 24 Mart arasında Türkiye'deki işlem hacmi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 bin artarak 218 milyar liraya ulaştı.