CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Öztrak; Gaziantep ve Mardin’deki trafik kazalarının soruşturulması için çağrı yaptı.

'KAZALARIN CİDDİYETLE SORUŞTURULMASINI VE AĞIR CEZALARIN VERİLMESİNİ BEKLİYORUZ'

Dış politika ve ekonomi alanına özellikle vurgu yapan Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Hafta sonu Gaziantep ve Mardin Derik’te, feci trafik kazaları yaşadık. Her iki kazada 35 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Yüreklerimiz parçalandı. Yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza, Allah’tan rahmet diliyoruz. Kederli ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Mardin Derik’te yaşanan kazalardaki TIR’ların, aynı firmaya ait olduğu söyleniyor. Bu da iş ve araç güvenliği konusunda, taviz verildiği kuşkularını artırıyor. Diğer taraftan, biz artan giderler nedeniyle; otobüslerin, kamyonların eskiyen lastiklerini değiştirmek yerine artık lastiklerine diş açtığını defalarca söyledik. Bakımların, sigortaların zamanında yapılamadığını anlattık. Bu tehlikelerle ilgili uyardık. Hükümet ise kamyoncu ve otobüsçü esnafının sesini duymadı. Bu kazalarda, bunların rolü olup olmadığı da araştırılmalıdır. Biz tüm bu kazaların ciddiyetle soruşturulmasını ve sorumlular hakkında en ağır cezaların verilmesini bekliyoruz.   

'İSRAİL’İN BÖLGEDEKİ POZİSYONU, HEDEF VE İLKELERİ DEĞİŞTİ Mİ'

Bu dönemde, dış politikada akıl ve sağduyu yerini hamaset ve popülizme bırakmıştır. Dışişleri Bakanlığımız; ehliyet ve liyakat kurumu olmaktan çıkarılmış, AK Partili siyasilerin arpalığına çevrilmiştir. ‘Bakara, makara’ diyerek, mukaddes kitabımızla alay eden; elbise askılarında, ayakkabı kutularında rüşvet aldığı iddia edilen bakanlar, saray şürekâsına mensup eski siyasetçiler, Erdoğan tarafından, büyükelçi atanmıştır. Meslekten yetişmiş, ehliyet ve liyakat sahibi dışişleri kadroları ise ‘monşer’ denerek, devre dışı bırakılmıştır. Diplomasi çoğunlukla gizli değil, ancak sessiz yürütülür. Erdoğan bu en temel kurala bile uymamıştır. Bağırıp, çağırarak işleri yürütmeye çalışmıştır. Olgularla değil, algılarla dış politika yapmaya kalkmıştır. Her seçim öncesi, sokakları coşturmak için başka ülkeleri ve liderleri düşman ilan etmekte, ölçüsüz laflar etmekte bir sakınca görmemiştir. Erdoğan, Davos’ta ‘one minutes’ tiyatrosunu oynarken, İsrail için ne demişti? ‘Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.’ Erdoğan İsrail için, daha neler dedi neler… 2014’te çıktı, ‘İsrail şu anda terör estiriyor, şu anda bir soykırım yapıyor, ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman, İsrail ile olumlu bir şey düşünemem’ dedi. İsrail’in bölgedeki pozisyonu, hedef ve ilkeleri değişti mi? Hayır. Hepsi yerli yerinde duruyor. Ama ‘Ben görevde olduğum müddetçe, İsrail ile olumlu bir şey düşünmem’ diyen Erdoğan çark etti, tüm dediklerini yutmak zorunda kaldı. Seçimler yaklaşırken de İsrail’le ilişkileri, yeniden büyükelçilik seviyesine çıkardı.

'ERDOĞAN PARAYA SIKIŞINCA DÜN SÖYLEDİĞİ NE KADAR AĞIR SÖZ VARSA BUGÜN HEPSİNİ YALAYIP YUTTU'

Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne, etmedik laf bırakmadı. Suudi Veliaht Prens için, yandaş medyasında, ‘katil’, ‘seri katil’ manşetleri attırdı. Gazeteleri, ‘Kaşıkçı’nın ölüm emri Selman’dan’ diye, koca puntolu başlıklarla çıktı. Ama sonra ‘gösteririz ama vermeyiz’ dediği Kaşıkçı dosyasını, bizzat kendi elleriyle, Suudi Arabistan’a verdi. ‘Katil’, ‘seri katil’ dediği prensi, kucaklayıp, öptü. Necip Fazıl’ın dediği gibi ‘insanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.’ Erdoğan paraya sıkışınca, Körfez Şeyhleri, Emirleri için dün söylediği ne kadar ağır söz varsa, bugün hepsini bir güzel yalayıp yuttu.

'ARTIK ERDOĞAN SİYASETEN TOPAL ÖRDEKTİR'

Siyasette kuraldır: ‘Kirleten bedelini öder.’ Bunu sadece biz söylemiyoruz. Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek de ‘Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler’ diyerek, durumu güzel özetlemiş. Bugün Erdoğan’a, İhvan-ı Müslimin rüyasına sala verdiriyorlar. Bu uğurda söylediği ne varsa, yutturup, yediriyorlar. Artık Erdoğan siyaseten topal ördektir. Seçimler yaklaşırken, paraya ihtiyacı vardır. Dış politikada bir başarı hikâyesine ihtiyacı vardır. Şimdi müzik kutusu gibi, kim parayı verirse onun şarkısını çalmaya başlamıştır. Bu kadar çark, sağlığa da zararlıdır. Omurgası olanın, belini kırar. Bu kadar çark itibar kazandırmaz.

Biz buradan hem Erdoğan’ı, hem de tüm uluslararası muhataplarımızı bir uyaralım. Kimse artık, bu gidici olduğu belli yönetimin zafiyetlerini kullanıp, kalıcı olmayacak tavizler koparmaya kalkmasın. Kısa vadeli kazanımlar uğruna, kimse uzun vadeli çıkarlarını riske atmasın. Herkes adımlarını bu gerçeğe göre ayarlasın.

'MİLLETİN GÖZÜNÜ BOYAMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde, göstermelik 20-30 kuruşluk indirimlerle, milletin gözünü boyamaya çalışıyorlar. Ama milletimiz artık algıya değil, fiyat etiketlerine bakıyor. Millet yaşadığını biliyor, halini görüyor. Etiketlere bakan vatandaşlarımız; ‘oy veriyoruz, yiyecek bulamıyoruz, söyledikleri indirim de yalan’ diyerek isyan ediyor.

Ama diğer tarafta AK Parti’nin Kahramanmaraş Kadın Kolları Başkanı, ‘kriz yok; market sepetini istediğimiz kadar dolduruyoruz, döke saça kullanabiliyoruz’ diyerek, milletimizle alay ediyor. Milletin kendisiyle alay eden Saray şürekâsına cevabı ise, Kahramanmaraş’ın komşusu, Osmaniye’nin Kadirli ilçesindeki, bir vatandaşımız veriyor: ‘Yiyecek ekmeğe muhtacım; sabah, öğle, akşam çayla ekmek, ‘açlıktan kimse ölmez’ diyorlar ama ölüyorum, açım’ diyor. İşte memleketimizden insan manzaraları…

Bir tarafta döke saça yaşayan Saray ve şürekâsı, diğer tarafta sabah, öğle, akşam, çay ekmekle öğün atlatanlar. ‘Açlıktan ölüyorum’ diyenler. Erdoğan ve onun ucube şahsım hükümeti sistemi, sadece ülkemizin kaynaklarını yağmalatmakla kalmadı. Milletimizin huzurunu, neşesini çaldı.

'KARANLIK GÜNLERİN SONLANMASINA ARTIK ÇOK AZ KALDI'

 Altı parti, ‘Bizim belirleyeceğimiz ortak adayımız, Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı olacak’ dedi. Milletimiz müsterih olsun. Karanlık günlerin sonlanmasına artık çok az kaldı. Artık bu topraklarda; toplumsal kutuplaşma son bulacak. Toplumsal barış hâkim olacak. Öfke ve nefret dili kaybedecek. Nezaket ve karşılıklı saygı kazanacak. Ahlaki yozlaşmanın ve manevi tahribatın önüne set çekilecek. Rüşvet, torpil, iltimas son bulacak. Adalet, dürüstlük ve liyakat gelecek. Hak eden, hak ettiğini eksiksiz alacak.”

Öztrak, basın mensuplarından gelen sorulara da yanıt verdi.

'HER ŞEY ZAMANINDA VE ZEMİNİNDE OLACAK'

Öztrak, altı siyasi parti genel başkanının bir araya geldiği altıncı liderler buluşmasında Cumhurbaşkanı adayının gündeme gelip gelmediği yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

“Sürecin nasıl işleyeceğini baştan beri altı parti de açıklıyor. Seçim kararı alınsın, eğer isim çok merak ediliyorsa, o zaman açıklanacağı; defalarca söylendi. Süreç gayet güzel işleyecek. Seçim öncesi, seçim dönemi, seçim günü, seçim sonrası; tüm süreçlerde dün birlikte yol yürüme kararı çıkmıştır. Hiç kimse merak etmesin. Her şey zamanında ve zemininde yapılacaktır. Daha önce taahhüt edildiği gibi. Bundan sonraki toplantı, 2 Ekim’de saat 14.00’te Genel Merkez’imizde yapılacak. Süreç tıkır tıkır işliyor. İşlemeye de devam edecek” yanıtı verdi.

'CUMHURBAŞKANI ALTILI MASADA BELİRLENECEK'

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun “Ben ve teşkilatlarımız Meral Akşener’in en doğru kişi olduğuna inanıyoruz” ifadelerinin ve “Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili en çok Mansur Yavaş’ın isminin geçtiğini” söylemesinin sorulması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Sayın Yavaş, Ankaralılar tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız olarak seçilmiştir. Tüm büyükşehir belediye başkanımız gibi üstün hizmetler vermektedir. Dün bir defa daha kuvvetli bir şekilde altı çizildiği gibi; milletimiz emin olsun, ortak cumhurbaşkanı adayımız altılı masada belirlenecektir. Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. cumhurbaşkanı hem de herkesin cumhurbaşkanı olacaktır.”

'YDK SÖZCÜLERİ GEREKLİ BİLGİLERİ VERECEK'

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan için Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) toplantısından çıkan kararın sorulması üzerine Öztrak, “Biz bir kere dosyayı YDK’ya göndeririz, süreç orada yürür, sürecin sahibi YDK’dır. Dolayısıyla ne olup ne bittiği ile ilgili olarak YDK sözcüleri gerekli bilgileri verecektir. Biz MYK olarak bu sürece en ufak bir karışmada bulunamayız; tüzüğümüz gereği” ifadelerini kullandı.

'GÜVENLİK AÇIĞI VARSA GİDERİLMESİ GEREKİR'

Derik Ceza Hakimliği’nin, trafik kazasıyla ilgili yayın yasağı kararı alması hakkında Öztrak, “Bu tür sıkıntılı süreçlerde, neden yayın yasağı getirilir, konu milletin gözü önünde açıkça tartışılmaz, bunu anlamak mümkün değil. Bu konuda talebimizi söyledik. Güvenlik açığı, yüksek maaliyetler nedeniyle ve bu çerçevede esnaflarımıza yapılmayan yardımlar, verilmeyen destekler nedeniyle; ulaştırmada bir güvenlik açığı oluşuyorsa, bu güvenlik açığının mutlaka üzerine gidilmesi ve bunun bir an önce bitirilmesi lazımdır. Biz defalarca bunu dile getirdik” ifadelerini kullandı.

'S400'LERİ NİYE ALDINIZ' DİYE SORMAK HAKKIMIZ'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “S400’leri kime karşı kullanacaksınız” sözlerine gelen tepkilerin sorulması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Genel Başkanımız bu işin başında, ‘bu coğrafyada hava savunma sisteminde açık kabul edilemez, S400 bir ihtiyaçsa alınmalıdır’ demişti. Ben de bunu parti sözcüsü olarak tekrar ettim. S400’ler alındı ama bir türlü aktive edilmedi. Dünyanın en pahalı hurdası halinde yatıyor. Yetmiyor üstüne yenilerini de alıyoruz. Şimdi ben buradan soruyorum. Türkiye İdlib’te askerlerimizin korunması için hava savunmasına ihtiyaç duyduğunda bu S400’ler neredeydi? 34 askerimiz orada şehit oldu. O zaman bu S400’ler alınmıştı. Ama askerimize hava koruması sağlayamadı. Şimdi bizim, ‘siz bunu kime karşı kullanmak için aldınız’ diye sormak da hakkımızdır. Milletimizin parasının hesabını sormak hakkımızdır, muhalefet partisi olarak.”

'GEREKİRSE OY ÇUVALLARININ ÜSTÜNDE YATACAĞIZ'

İçişleri Bakanlığı, DEVA Partisi, Zafer Partisi arasında sığınmacı seçmen tartışması yaşanmasına ilişkin soru üzerine Öztrak, “Bu konu bizim de yakından takip ettiğimiz bir konudur. Ama kimsenin endişesi olmaz. Biz sandıklarda sahip çıkmaya kararlıyız. Seçmen listelerini tek tek inceleyeceğiz. Bütün çalışmaları takip ediyoruz. Gerekirse Türkiye’nin her yerinde bundan önceki son seçimde olduğu gibi oy çuvallarının üstünde yatacağız” yanıtı verdi.