Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, "Ekonomiye desteğimizi devam ettirebilecek güç ve sağlamlıktayız. 100. yıla giderken ilk hedefimiz; iş modeliyle, organizasyon ve hizmet modeliyle, şube yapısıyla, çalışanlarının yetkinliğiyle ve teknoloji altyapısıyla geleceğin bankasını inşa etmek." dedi. Büyük bir tartışma yaşanan kripto para borsalarının güvenilirliği konusunu da değerlendiren Aran, “Kripto paraya yatırılan birikimin bir gecede kaybedilmesi, yarılanması riski var” görüşünü dile getirdi.

Nisan ayı başında İş Bankası Genel Müdürlüğü’ne atanan Hakan Aran, bankanın rakamları, hedefleri, dijitalleşme ve bankacılık sektörü ile ekonomiye ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Aran, İş Bankası’nın internet sitesinde “100. yıla giderken ilk hedefimiz geleceğin bankasını inşa etmek” başlığıyla yayımlanan açıklamasında, dijital para ve kripto para konularının birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyledi. Blokzincir teknolojisi ve dijital paraların, geleceğin teknolojileri olduğunu, reform paketindeki dijital para konusunun kripto paradan çok farklı olduğunu daha öncede ifade ettiğini aktaran Aran, şu görüşleri paylaştı:

"Merkez bankalarının çıkardığı dijital paralar, itibari paraların dijital versiyonudur. Oysa kripto paralar konusu; henüz ülkemiz dahil dünyanın pek çok ülkesinde düzenlemesi yapılmamış ya da kısmi yasaklama yönünde yapılmış, teknoloji, siber hırsızlık, fiyat oynaklığı, dolandırıcılık ve düzenleme açısından çok büyük riskler barındıran, aracılık yapan şirketleri seçerken dikkatli ve temkinli olunması gereken, henüz piyasa yapıcılığı olmayan riskli bir alandır. Bu alandaki servet çok az sayıda adreste toplanmış durumdadır. Ciddi bir yoğunlaşma vardır. Aracılık eden kuruluşların ise bir kısmı şeffaf, sahipliği, finansal gücü ve son durumu bilinen kuruluşlar değildir. Bunları anlatmaya çalışmış ve kripto paraya yatırım yapmış olanlar tarafından eleştirilmiştim. Bugün yaşanan fiyat düşüşleri, faaliyetine bir gecede son veren kripto para borsası ve vatandaşın parasını alarak bir gecede buharlaşan kripto para şirketi; kripto paralar için 'yasal güvenceden yoksun kumardan farksız bir alandır' derken ne demek istediğimi üzücü bir şekilde gösteriyor. Yasal düzenleme yapılana ve piyasa yapıcılığı kavramı gelene kadar vatandaşımızın tüm hayatı boyunca uğraşarak, zorluklarla oluşturduğu ve kripto paraya yatırdığı birikimin bir gecede kaybedilmesi, yarılanması riski vardır. Bir para veya menkul kıymet olmadığından yasal düzenlemesi yapılanlara göre çok yüksek riskli bir dijital varlıktır. Ülkemizde geçen hafta yapılan düzenleme sonrası Türkiye sınırları içinde bir ödeme aracı da değildir. Arkasında bizleri büyüleyen dağıtık blokzincir teknolojisi, lütfen gözlerimizi kamaştırıp kripto paralar konusundaki bu eksiklikleri ve riskleri görmemize engel olmasın."

‘Böyle dönemlerde tüm büyük kurumlar, kârı değil zararı paylaşmaya ortak olmalı’
Aran, “İş Bankası’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün belirlediği ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi bağımsızlığını iktisadi bağımsızlıkla perçinlemek’ misyonu doğrultusunda, en önemli sermayesinin ‘zekâ, dikkat, iffet ve metodolojik çalışma’ olduğunu hiç akıldan çıkarmadan, ilk Genel Müdür Celal Bayar'ın ‘İş Bankası çalışanları alelade çalışanlar değildir, başarılı olmayı milli bir şeref ve haysiyet meselesi olarak gören Türk gençleridir’ tespitini teyit eden bir anlayışla 97 yıldır ülkesi için çalıştığını” anlattı.

"Vizyonumuz da kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir değer yaratan geleceğin bankası olmak” diyen Aran, “100. yıla giderken ilk hedefimiz; sahip olduğu değerleriyle ülkesine hizmet ederek geleceğin İş Bankası'nı yaratmak, iş modeliyle, organizasyon ve hizmet modeliyle, şube yapısıyla, çalışanlarının yetkinliğiyle ve teknoloji altyapısıyla geleceğin bankasını inşa etmek" görüşünü dile getirdi.

Günün koşullarına göre değişen bankacılığı A'dan Z'ye İş Bankası'nda hayata geçireceklerini belirten Aran, "Özel bankalar arasında her alandaki liderliğimizi ve gücümüzü pekiştirerek korumayı, ülkemize hizmet edebilmemizi sağlayan finansal gücümüzü sürdürmeyi arzu ediyoruz. Genç, dinamik, çağın ilerisinde modern bir bankacılık anlayışını müşterilerimizin teveccühü ve güçlü bir bilanço performansıyla birlikte tesis etmeyi hedefliyoruz" dedi.

2020'nin Covid-19 salgını nedeniyle insanlık açısından çok talihsiz bir yıl olarak geçtiğini ifade eden Aran, "Tüm ülkemiz için salgının getirdiği olumsuzlukların bir an evvel son bulmasını temenni ediyorum ve bu dönemde yakınlarını, sevdiklerini kaybeden vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Şu anda hastanede veya evlerinde tedavileri devam edenlere de acil şifalar diliyorum" diye konuştu.

Aran, “İş Bankası gibi ölçeği itibarıyla ülke ekonomisi üzerinde etkisi bulunan büyük tüm kurumların, böyle dönemlerde daha fazla sorumluluk üstlenmesi, kâr değil, zararı paylaşma konusunda ortak olması, elini taşın altına koyması, sahip olduğu imkânları müşterileri için, ülkesi için tesis edebilmesi gerektiğini” söyledi.

‘Türkiye'nin bankası’ olarak tüm kesimlere destek olmaya özen gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini aktaran Aran, şunları kaydetti:

"Hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin sağlığını önceliklendirecek şekilde 2020 yılı boyunca elimizden gelen her şeyi yapmanın gönül huzurunu yaşıyoruz. Böylesine zor bir yılda gerçekten çok iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum. 2020 yılının en çok kredi veren, en yüksek istihdam sağlayan, müşterilerinin mevduatını emanet etmesi anlamında en çok tercih edilen özel bankası olmak ve bunların sayesinde hakiki manada bankacılık yaparak ülkeye ve insanlarımıza destek olmak bizim en büyük gurur kaynağımız. Ekonomide bir yandan yüksek enflasyonla mücadele edildiğini, öte yandan gözlerinin cari açık ve kur tarafında olduğunu belirten Aran, "Buraları yönetmeye çalışırken bir taraftan da istihdam ve büyüme konusu var. Birbiriyle ters yönde, zıt etkileşen pek çok kuvvetle mücadele ederken, hepsinde olumlu sonuç almaya çalışmak hiç kolay değil. Bizlere düşen, bu mücadeleye sonuna kadar destek olmaktır. Biz böyle bir dönemin en az hasarla atlatılması, birbiriyle farklı yönlerde etkileşim içerisinde olan hedeflerin belirli bir denge içinde tutturulabilmesi için İş Bankası olarak elimizden gelen desteği veriyoruz, 2021 yılında da vermeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Aran, geçen yıl salgının olumsuz etkilerini gidermek ve ekonomik aktiviteyi desteklemek için esnafa, çiftçiye, ihracatçıya, hane halkına, tüccara, KOBİ'lere ve kurumsal müşterilere Ekonomiye Destek Paketi, Elbirliği ile Devam Destek Paketi ve daha birçok paket, kampanya ile destek olduklarını, ayrıca müşterilerinin 42 milyar liralık borcunu ötelediklerini bildirdi.

‘Ekonomiye desteğimizi devam ettirecek güç ve sağlamlıktayız’
Hakan Aran, bankacılık sektörünün 2020 yılında kur etkisi hariç aktiflerde yüzde 24,6, kredilerde yüzde 25, mevduatta yüzde 19,9 büyüdüğünü hatırlatarak, İş Bankası olarak 2020 yılında aktifleri yüzde 26,9 büyüterek 594 milyar TL düzeyine getirdiklerini ve bunun en yakın özel banka ile 100 milyar TL'nin üzerinde bir fark anlamına geldiğini söyledi.

Aran, İş Bankası’nın canlı kredilerde yüzde 27,7'lik artış ile 345 milyar TL'lik bir hacme, gayrinakdi kredilerde de yüzde 28,6 artış ile 119,6 milyar TL'lik bir büyüklüğe ulaştığını belirtti. Mevduatta yüzde 24,7 büyüme ile 368,9 milyar TL'ye çıktıklarını bildiren Aran, bu rakamlarla özel bankalar arasında ilk sırada yer aldıklarını vurguladı.

İş Bankası’nın yüzde 18,68'lik sermaye yeterlilik rasyosuna sahip olduğuna işaret eden Aran, "Ekonomiye desteğimizi devam ettirebilecek güç ve sağlamlıktayız. 2020, bilanço sonuçları anlamında büyüdüğümüz bir yıl oldu. 2021 yılında da yine hanehalkının ve reel sektörün finansmanında etkin olmaya devam edeceğiz. Her yerde, her sektörde varız. Her zaman yaygın bir kredilendirme anlayışı gözetiyoruz ve buna da devam edeceğiz" diye konuştu.

Aran, bu yıl İş Bankası'nda kredi büyümesinin yine TL ağırlıklı olarak gerçekleşeceğini ve TL kredileri yüzde 15 civarında büyütmeyi öngördüklerini söyledi. Mevduatın, ana fonlama kaynağı olmaya devam edeceğini vurgulayan Aran, mevduat konusunda iddialı olduklarını, 2021 yılında TL mevduatı yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini belirtti.

‘Dijitalleşme rüzgârına en hazırlıklı sektörlerden biri olduğumuzu gördük’
Sektördeki dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler ile İş Bankası'nın bu alandaki çalışmalarına ilişkin olarak da görüşlerini paylaşan Aran, salgının dijitalleşmeyi çok hızlandırdığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Salgınla birlikte dijitalleşme rüzgârına en hazırlıklı sektörlerden biri olduğumuzu gördük. Süratle aksiyon aldık. Bankacılık sektörü, hem dijitalleşme seviyesi hem teknolojik altyapı hem de finansal açıdan ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Mobil bankacılık bir anda ana kanal, temassız ödemeler ve internetten ödeme ana ödeme yöntemleri haline geldi. Krediler, bir anda mobilden verilmeye başlandı. Hatta taksit öteleme işlemlerinin bile mobilden yapılabildiği bir aşamaya geldik. Pandemide şubelerin çalışma saatlerinin daralması bankacılık faaliyetlerini etkilemedi. Mevduatlar, dijital kanallardan fiyatlandı. Bu dönemde zorluklara rağmen hiç kimse ‘ben bankacılık hizmetlerine ulaşamıyorum’ demedi. Türkiye, pandemi dönemi kısıtlamalarında hiçbir aksaklık olmadan finansal hayatına devam etti."

‘Bankalar artık birer teknoloji şirketine dönüşüyor’
Dünyada uzun süredir dijitalleşme ve teknolojinin önemi konuşulurken, herkesin, dijitalleşmenin moda bir eğilim değil, bir ihtiyaç, ayakta kalmak için hayati bir zorunluluk olduğunu salgın döneminde daha net şekilde farkına vardığını ifade eden Aran, "Bu açıdan bakıldığında, bankalar artık birer teknoloji şirketine dönüşüyor. Bankacılık sektörünün geleceğini bu dönüşüm belirleyecek" dedi.

İş Bankası Genel Müdürü Aran, rekabetin, bilinen eski sınırlar içinde birbirinden belirgin çizgilerle ayrılan tarzda olmayacağına dikkati çekti. Bankacılıktaki rekabetin sadece bankalar arasında değil, fintech'ler ve techfin'lerle bankalar arasında da olacağını, bankacılığın sadece bankaların birbirleriyle rekabet ettiği bir alan değil, fintech'ler ve techfin'lerin de girdikleri bir alan haline gelmeye başladığını, tüm bankaların gelecek planlarını buna göre yaptıklarını belirten Aran, bu resmin birtakım fırsatlar da sunduğunu ifade etti.

Aran, dijitalleşmeyi tüm süreçlerine uyarlayan kurumların daha avantajlı hale geldiklerini vurguladı. “İş Bankası'nın teknoloji ve dijitalleşmedeki eğilimi görerek çok önceden yola çıkan, bu kapsamda dijitalleşmeyi tüm süreçlerine adapte eden, Silikon Vadisi'nden Çin'e, Kıbrıs Kalkanlı'ya kadar inovasyon merkezleri açan ve buralardan beslenen bir kurum olduğunu” belirten Aran, “her bir müşterinin kendisini ‘bankanın tek müşterisiymiş’ gibi özel hissedeceği, geleceğin bankacılık iş modelini, yapay zekâ teknolojisini kullanarak hayata geçirmeyi ve müşteri deneyimini mükemmelleştirmeyi amaçladıklarını” kaydetti.

Aran, teknoloji yatırımlarıyla müşterilerin pratiklik, hız ve kolaylık yönündeki beklentilerini kusursuz bir dijital deneyimle karşılayacak biçimde kaliteli ve özelleştirilmiş bir bankacılık hizmeti olarak sunmaya özen gösterdiklerini ifade etti.

Gelecekteki bankacılığın; “ıslak imzaların atılmadığı, tüm işlemlerin tamamen dijital paralarla internet üzerinden yapıldığı, hatta bunun ötesinde bir banka sistemine girme zorunluluğunun olmadığı, hangi iş nerede yapılıyorsa o işin bir parçası olarak orada bankacılık hizmetlerinin alındığı bir biçimde olacağının” altını çizen Aran, "Önümüzdeki dönemde açık bankacılık, platform bankacılığı, görünmez bankacılık, yapay zeka ile kişiselleştirilmiş bankacılık, dijital paralar ve blokzincir en çok konuşulan kavramlar olacak ve bunlar bankacılığa damgasını vuracak. İş Bankası'nı, tüm bu kavramların öncüsü olarak görmeye devam edeceksiniz" dedi.

‘Müşteri verisinin nasıl korunacağı en kritik nokta’
Finans sektörünü ve mevcut bankacılık iş yapış şekillerini temelden değiştirme potansiyeli bulunan açık bankacılığa ilişkin düzenlenmelerin adım adım devreye girdiğine işaret eden Aran, veri sahipliğinin kurumlardan müşteriye geçtiği açık bankacılığın müşterilerin bankacılık hizmetlerine ilişkin deneyimini, bankaların kendi aralarındaki rekabetini ve fintech'lerle olan iş birliğini etkileyeceğini söyledi.

Aran, şöyle devam etti:

"Açık bankacılık denildiğinde; finansal erişimde bankaların tek aracı olmadığı, bununla ilgili lisans almış ya da bu alanda faaliyet gösteren fintech'ler ve techfin'lerin de artık müşteriye hizmet verdiği, dolayısıyla finansal erişimin bankalarla sınırlı olmadığı ve çok genişlediği bir dünya hayal etmemiz lazım. A, B, C bankalarındaki hesaplarınızı görmek için o bankaların uygulamalarına girmek zorunda değilsiniz. Bu alanda yeni kurulan bir şirket, gerekli izinleri alırsa size tüm bankalardaki hesaplarınızı gösterebiliyor ve bu hesaplarınız arasında para aktarımı yapabiliyor. Bu anlamda daha önce bankaların yaptığı işlemlerde bankaların tekeli kırılmış oluyor. Finansal erişimi yaygınlaştırması ve kolaylaştırması anlamında artı değer yaratan, müşterinin lehine olan bir kavram. Verinin sahibi olmak güzel, siz istediğiniz kuruma kullandırıyorsunuz. Örneğin, İş Bankası'na talimat gönderiyorsunuz, 'X şirkete benim verimi gösterebilir, onunla veriyi paylaşabilirsiniz' diyorsunuz. Biz de bu müşteri talimatının müşterimizden geldiğini teyit etmek kaydıyla gereğini yapıyoruz.

Buraya kadar olan kısmı çok güzel ama aynı zamanda müşterimizin güvendiği bu kurumların veri merkezlerinin güvenlik ve olgunluk seviyeleri, veri koruma deneyimleri, vatandaşlarımızın teknoloji ve finansal okuryazarlığı, müşterilerimizin verisinin bankacılık gibi sıkı düzenlenen ve denetlenen bir sektör dışında ne ölçüde korunabileceği konularında birtakım endişeler taşıyoruz. Çünkü bankalar; yapıları gereği veriyi koruyabilme kabiliyetine, geçmişine ve kültürüne sahipken, yıllardır bu konuda en sıkı şekilde denetlenirken, yeni kurulan fintech'lerin bu seviyeye ne kadar sürede gelebileceği, vatandaşlarımızın kendi verisine ne kadar sahip çıkabileceği konusu bence açık bankacılığın en kritik noktası."

Aran, gelecekte bankacılık sektöründe önemli rol oynayacak kavramlardan birinin de blokzincir olduğuna işaret etti.

Dijital paralar konusuna da değinen Aran, özellikle dijital paranın para politikasının etkinliğini zayıflatmaması ve güçlendirmesi için mobil penetrasyonun ve banka hesaplarının toplumda yaygınlaşmasının önemli olduğunu vurguladı.

Aran, "Henüz bankacılıkla tanışmamış kesimler ya da mobil iletişimi olmayan kesimlerin dijital parayla harcama yapması çok kolay değil. Dijital paraya geçmek, dijital parada etkin olmak istiyorsak herkese bir banka hesabı açılması, herkesin bir mobil erişimi olması gerekecek. Bankacılık sektörünün kapsayıcılığının da artması gerekecek. Bu alanda bizi öncü olarak göreceksiniz" diye konuştu.

Hakan Aran, dijital para ve kripto para konusunun birbirine karışmaması gerektiğini vurgularken, henüz düzenlemeleri yapılmamış kripto para piyasalarındaki yüksek risklerin altını çizdi.

Blokzincir teknolojisi ve dijital paraların, geleceğin teknolojileri olduğunu, reform paketindeki dijital para konusunun kripto paradan çok farklı olduğunu daha önce ifade ettiğini aktaran Aran, geçmişte bu konuda yaptığı uyarılarla ne demek istediğinin güncel gelişlemelerle ‘üzücü bir şekilde’ görüldüğünü anlattı.

‘Böyle dönemlerde tüm büyük kurumlar, kârı değil zararı paylaşmaya ortak olmalı’
Aran, “İş Bankası’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün belirlediği ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi bağımsızlığını iktisadi bağımsızlıkla perçinlemek’ misyonu doğrultusunda, en önemli sermayesinin ‘zekâ, dikkat, iffet ve metodolojik çalışma’ olduğunu hiç akıldan çıkarmadan, ilk Genel Müdür Celal Bayar'ın ‘İş Bankası çalışanları alelade çalışanlar değildir, başarılı olmayı milli bir şeref ve haysiyet meselesi olarak gören Türk gençleridir’ tespitini teyit eden bir anlayışla 97 yıldır ülkesi için çalıştığını” anlattı.

"Vizyonumuz da kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir değer yaratan geleceğin bankası olmak” diyen Aran, “100. yıla giderken ilk hedefimiz; sahip olduğu değerleriyle ülkesine hizmet ederek geleceğin İş Bankası'nı yaratmak, iş modeliyle, organizasyon ve hizmet modeliyle, şube yapısıyla, çalışanlarının yetkinliğiyle ve teknoloji altyapısıyla geleceğin bankasını inşa etmek" görüşünü dile getirdi.

Günün koşullarına göre değişen bankacılığı A'dan Z'ye İş Bankası'nda hayata geçireceklerini belirten Aran, "Özel bankalar arasında her alandaki liderliğimizi ve gücümüzü pekiştirerek korumayı, ülkemize hizmet edebilmemizi sağlayan finansal gücümüzü sürdürmeyi arzu ediyoruz. Genç, dinamik, çağın ilerisinde modern bir bankacılık anlayışını müşterilerimizin teveccühü ve güçlü bir bilanço performansıyla birlikte tesis etmeyi hedefliyoruz" dedi.

2020'nin Covid-19 salgını nedeniyle insanlık açısından çok talihsiz bir yıl olarak geçtiğini ifade eden Aran, "Tüm ülkemiz için salgının getirdiği olumsuzlukların bir an evvel son bulmasını temenni ediyorum ve bu dönemde yakınlarını, sevdiklerini kaybeden vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Şu anda hastanede veya evlerinde tedavileri devam edenlere de acil şifalar diliyorum" diye konuştu.

Aran, “İş Bankası gibi ölçeği itibarıyla ülke ekonomisi üzerinde etkisi bulunan büyük tüm kurumların, böyle dönemlerde daha fazla sorumluluk üstlenmesi, kâr değil, zararı paylaşma konusunda ortak olması, elini taşın altına koyması, sahip olduğu imkânları müşterileri için, ülkesi için tesis edebilmesi gerektiğini” söyledi.

‘Türkiye'nin bankası’ olarak tüm kesimlere destek olmaya özen gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini aktaran Aran, şunları kaydetti:

"Hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin sağlığını önceliklendirecek şekilde 2020 yılı boyunca elimizden gelen her şeyi yapmanın gönül huzurunu yaşıyoruz. Böylesine zor bir yılda gerçekten çok iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum. 2020 yılının en çok kredi veren, en yüksek istihdam sağlayan, müşterilerinin mevduatını emanet etmesi anlamında en çok tercih edilen özel bankası olmak ve bunların sayesinde hakiki manada bankacılık yaparak ülkeye ve insanlarımıza destek olmak bizim en büyük gurur kaynağımız. Ekonomide bir yandan yüksek enflasyonla mücadele edildiğini, öte yandan gözlerinin cari açık ve kur tarafında olduğunu belirten Aran, "Buraları yönetmeye çalışırken bir taraftan da istihdam ve büyüme konusu var. Birbiriyle ters yönde, zıt etkileşen pek çok kuvvetle mücadele ederken, hepsinde olumlu sonuç almaya çalışmak hiç kolay değil. Bizlere düşen, bu mücadeleye sonuna kadar destek olmaktır. Biz böyle bir dönemin en az hasarla atlatılması, birbiriyle farklı yönlerde etkileşim içerisinde olan hedeflerin belirli bir denge içinde tutturulabilmesi için İş Bankası olarak elimizden gelen desteği veriyoruz, 2021 yılında da vermeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Aran, geçen yıl salgının olumsuz etkilerini gidermek ve ekonomik aktiviteyi desteklemek için esnafa, çiftçiye, ihracatçıya, hane halkına, tüccara, KOBİ'lere ve kurumsal müşterilere Ekonomiye Destek Paketi, Elbirliği ile Devam Destek Paketi ve daha birçok paket, kampanya ile destek olduklarını, ayrıca müşterilerinin 42 milyar liralık borcunu ötelediklerini bildirdi.

‘Ekonomiye desteğimizi devam ettirecek güç ve sağlamlıktayız’
Hakan Aran, bankacılık sektörünün 2020 yılında kur etkisi hariç aktiflerde yüzde 24,6, kredilerde yüzde 25, mevduatta yüzde 19,9 büyüdüğünü hatırlatarak, İş Bankası olarak 2020 yılında aktifleri yüzde 26,9 büyüterek 594 milyar TL düzeyine getirdiklerini ve bunun en yakın özel banka ile 100 milyar TL'nin üzerinde bir fark anlamına geldiğini söyledi.

Aran, İş Bankası’nın canlı kredilerde yüzde 27,7'lik artış ile 345 milyar TL'lik bir hacme, gayrinakdi kredilerde de yüzde 28,6 artış ile 119,6 milyar TL'lik bir büyüklüğe ulaştığını belirtti. Mevduatta yüzde 24,7 büyüme ile 368,9 milyar TL'ye çıktıklarını bildiren Aran, bu rakamlarla özel bankalar arasında ilk sırada yer aldıklarını vurguladı.

İş Bankası’nın yüzde 18,68'lik sermaye yeterlilik rasyosuna sahip olduğuna işaret eden Aran, "Ekonomiye desteğimizi devam ettirebilecek güç ve sağlamlıktayız. 2020, bilanço sonuçları anlamında büyüdüğümüz bir yıl oldu. 2021 yılında da yine hanehalkının ve reel sektörün finansmanında etkin olmaya devam edeceğiz. Her yerde, her sektörde varız. Her zaman yaygın bir kredilendirme anlayışı gözetiyoruz ve buna da devam edeceğiz" diye konuştu.

Aran, bu yıl İş Bankası'nda kredi büyümesinin yine TL ağırlıklı olarak gerçekleşeceğini ve TL kredileri yüzde 15 civarında büyütmeyi öngördüklerini söyledi. Mevduatın, ana fonlama kaynağı olmaya devam edeceğini vurgulayan Aran, mevduat konusunda iddialı olduklarını, 2021 yılında TL mevduatı yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini belirtti.

‘Dijitalleşme rüzgârına en hazırlıklı sektörlerden biri olduğumuzu gördük’
Sektördeki dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler ile İş Bankası'nın bu alandaki çalışmalarına ilişkin olarak da görüşlerini paylaşan Aran, salgının dijitalleşmeyi çok hızlandırdığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Salgınla birlikte dijitalleşme rüzgârına en hazırlıklı sektörlerden biri olduğumuzu gördük. Süratle aksiyon aldık. Bankacılık sektörü, hem dijitalleşme seviyesi hem teknolojik altyapı hem de finansal açıdan ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Mobil bankacılık bir anda ana kanal, temassız ödemeler ve internetten ödeme ana ödeme yöntemleri haline geldi. Krediler, bir anda mobilden verilmeye başlandı. Hatta taksit öteleme işlemlerinin bile mobilden yapılabildiği bir aşamaya geldik. Pandemide şubelerin çalışma saatlerinin daralması bankacılık faaliyetlerini etkilemedi. Mevduatlar, dijital kanallardan fiyatlandı. Bu dönemde zorluklara rağmen hiç kimse ‘ben bankacılık hizmetlerine ulaşamıyorum’ demedi. Türkiye, pandemi dönemi kısıtlamalarında hiçbir aksaklık olmadan finansal hayatına devam etti."

‘Bankalar artık birer teknoloji şirketine dönüşüyor’
Dünyada uzun süredir dijitalleşme ve teknolojinin önemi konuşulurken, herkesin, dijitalleşmenin moda bir eğilim değil, bir ihtiyaç, ayakta kalmak için hayati bir zorunluluk olduğunu salgın döneminde daha net şekilde farkına vardığını ifade eden Aran, "Bu açıdan bakıldığında, bankalar artık birer teknoloji şirketine dönüşüyor. Bankacılık sektörünün geleceğini bu dönüşüm belirleyecek" dedi.

İş Bankası Genel Müdürü Aran, rekabetin, bilinen eski sınırlar içinde birbirinden belirgin çizgilerle ayrılan tarzda olmayacağına dikkati çekti. Bankacılıktaki rekabetin sadece bankalar arasında değil, fintech'ler ve techfin'lerle bankalar arasında da olacağını, bankacılığın sadece bankaların birbirleriyle rekabet ettiği bir alan değil, fintech'ler ve techfin'lerin de girdikleri bir alan haline gelmeye başladığını, tüm bankaların gelecek planlarını buna göre yaptıklarını belirten Aran, bu resmin birtakım fırsatlar da sunduğunu ifade etti.

Aran, dijitalleşmeyi tüm süreçlerine uyarlayan kurumların daha avantajlı hale geldiklerini vurguladı. “İş Bankası'nın teknoloji ve dijitalleşmedeki eğilimi görerek çok önceden yola çıkan, bu kapsamda dijitalleşmeyi tüm süreçlerine adapte eden, Silikon Vadisi'nden Çin'e, Kıbrıs Kalkanlı'ya kadar inovasyon merkezleri açan ve buralardan beslenen bir kurum olduğunu” belirten Aran, “her bir müşterinin kendisini ‘bankanın tek müşterisiymiş’ gibi özel hissedeceği, geleceğin bankacılık iş modelini, yapay zekâ teknolojisini kullanarak hayata geçirmeyi ve müşteri deneyimini mükemmelleştirmeyi amaçladıklarını” kaydetti.

Aran, teknoloji yatırımlarıyla müşterilerin pratiklik, hız ve kolaylık yönündeki beklentilerini kusursuz bir dijital deneyimle karşılayacak biçimde kaliteli ve özelleştirilmiş bir bankacılık hizmeti olarak sunmaya özen gösterdiklerini ifade etti.

Gelecekteki bankacılığın; “ıslak imzaların atılmadığı, tüm işlemlerin tamamen dijital paralarla internet üzerinden yapıldığı, hatta bunun ötesinde bir banka sistemine girme zorunluluğunun olmadığı, hangi iş nerede yapılıyorsa o işin bir parçası olarak orada bankacılık hizmetlerinin alındığı bir biçimde olacağının” altını çizen Aran, "Önümüzdeki dönemde açık bankacılık, platform bankacılığı, görünmez bankacılık, yapay zeka ile kişiselleştirilmiş bankacılık, dijital paralar ve blokzincir en çok konuşulan kavramlar olacak ve bunlar bankacılığa damgasını vuracak. İş Bankası'nı, tüm bu kavramların öncüsü olarak görmeye devam edeceksiniz" dedi.

‘Müşteri verisinin nasıl korunacağı en kritik nokta’
Finans sektörünü ve mevcut bankacılık iş yapış şekillerini temelden değiştirme potansiyeli bulunan açık bankacılığa ilişkin düzenlenmelerin adım adım devreye girdiğine işaret eden Aran, veri sahipliğinin kurumlardan müşteriye geçtiği açık bankacılığın müşterilerin bankacılık hizmetlerine ilişkin deneyimini, bankaların kendi aralarındaki rekabetini ve fintech'lerle olan iş birliğini etkileyeceğini söyledi.

Aran, şöyle devam etti:

"Açık bankacılık denildiğinde; finansal erişimde bankaların tek aracı olmadığı, bununla ilgili lisans almış ya da bu alanda faaliyet gösteren fintech'ler ve techfin'lerin de artık müşteriye hizmet verdiği, dolayısıyla finansal erişimin bankalarla sınırlı olmadığı ve çok genişlediği bir dünya hayal etmemiz lazım. A, B, C bankalarındaki hesaplarınızı görmek için o bankaların uygulamalarına girmek zorunda değilsiniz. Bu alanda yeni kurulan bir şirket, gerekli izinleri alırsa size tüm bankalardaki hesaplarınızı gösterebiliyor ve bu hesaplarınız arasında para aktarımı yapabiliyor. Bu anlamda daha önce bankaların yaptığı işlemlerde bankaların tekeli kırılmış oluyor. Finansal erişimi yaygınlaştırması ve kolaylaştırması anlamında artı değer yaratan, müşterinin lehine olan bir kavram. Verinin sahibi olmak güzel, siz istediğiniz kuruma kullandırıyorsunuz. Örneğin, İş Bankası'na talimat gönderiyorsunuz, 'X şirkete benim verimi gösterebilir, onunla veriyi paylaşabilirsiniz' diyorsunuz. Biz de bu müşteri talimatının müşterimizden geldiğini teyit etmek kaydıyla gereğini yapıyoruz.

Buraya kadar olan kısmı çok güzel ama aynı zamanda müşterimizin güvendiği bu kurumların veri merkezlerinin güvenlik ve olgunluk seviyeleri, veri koruma deneyimleri, vatandaşlarımızın teknoloji ve finansal okuryazarlığı, müşterilerimizin verisinin bankacılık gibi sıkı düzenlenen ve denetlenen bir sektör dışında ne ölçüde korunabileceği konularında birtakım endişeler taşıyoruz. Çünkü bankalar; yapıları gereği veriyi koruyabilme kabiliyetine, geçmişine ve kültürüne sahipken, yıllardır bu konuda en sıkı şekilde denetlenirken, yeni kurulan fintech'lerin bu seviyeye ne kadar sürede gelebileceği, vatandaşlarımızın kendi verisine ne kadar sahip çıkabileceği konusu bence açık bankacılığın en kritik noktası."

Aran, gelecekte bankacılık sektöründe önemli rol oynayacak kavramlardan birinin de blokzincir olduğuna işaret etti.

Dijital paralar konusuna da değinen Aran, özellikle dijital paranın para politikasının etkinliğini zayıflatmaması ve güçlendirmesi için mobil penetrasyonun ve banka hesaplarının toplumda yaygınlaşmasının önemli olduğunu vurguladı.

Aran, "Henüz bankacılıkla tanışmamış kesimler ya da mobil iletişimi olmayan kesimlerin dijital parayla harcama yapması çok kolay değil. Dijital paraya geçmek, dijital parada etkin olmak istiyorsak herkese bir banka hesabı açılması, herkesin bir mobil erişimi olması gerekecek. Bankacılık sektörünün kapsayıcılığının da artması gerekecek. Bu alanda bizi öncü olarak göreceksiniz" diye konuştu.

Hakan Aran, dijital para ve kripto para konusunun birbirine karışmaması gerektiğini vurgularken, henüz düzenlemeleri yapılmamış kripto para piyasalarındaki yüksek risklerin altını çizdi.

Blokzincir teknolojisi ve dijital paraların, geleceğin teknolojileri olduğunu, reform paketindeki dijital para konusunun kripto paradan çok farklı olduğunu daha önce ifade ettiğini aktaran Aran, geçmişte bu konuda yaptığı uyarılarla ne demek istediğinin güncel gelişlemelerle ‘üzücü bir şekilde’ görüldüğünü anlattı.