Parti grubundan yapılan açıklamaya göre bugün TBMM başkanlığına yürütme ve yürürlülük dahil 32 maddeden oluşan "Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ve yürütme ve yürürlülük dahil 27 maddeden oluşan "Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi" sunuldu.

Ekonomi yetkilileri şirketlerin olası bir iflastan korunmak için ilan edebilecekleri konkordato sisteminde kötüye kullanım olduğunu, amacı dışında kullanıldığına yönelik kamuya birçok şikayet geldiğini belirterek, hem alacaklı hem borçluyu koruyacak bir düzenleme üzerinde çalışıldığını belirtmişlerdi.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, TBMM'de yaptığı açıklamada, bugüne kadar 356 firmanın konkordato ilan ettiğini belirterek, hem alacaklıyı hem de borçluyu koruyan bir taslak üzerinde çalıştıklarını söylemişti.

Konkordato şirketleri olası bir iflastan kurtarmayı hedefleyen bir düzenleme olarak uygulanıyor. Borçlarını ödeyemeyen şirketler vade uzatımı veya tenzilat yapılarak borçlarını ödeyebilmek için ya da olası bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebiliyorlar.

Son dönemde döviz kurlarına bağlı artan kira, üretim ve finansman maliyetleri bir çok şirketi finansal olarak zor bir sürece soktu.

Teklif öncesi konkordato kararı iki aşamadan oluşuyordu. Mahkeme genel olarak üç ile beş aylık geçici süre ile şirketlerin aleyhine yapılacak tüm takip işlemlerini durdurabiliyor, bu geçici sürenin ardından yine mahkeme tarafından borçlu şirkete bir ile bir buçuk yıl arasında kesin süre veriliyordu.

Kanun teklifinde yer alan genel gerekçe bölümünde, "15 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunla, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun konkordatoya ilişkin hükümleri revize edilmiştir. Yaklaşık sekiz aylık uygulamanın takibi neticesinde, ortaya çıkan bazı sorunların çözümüne yönelik de düzenlemeler yapılmaktadır" denildi. Teklif şöyle devam etti:

"Bu kapsamda teklifle konkordato talebine eklenecek belgeler arasındaki finansal analiz raporu, güvence veren denetim raporu olarak değiştirilmekte ve bu raporu hazırlayacak bağımsız denetim kuruluşları ile raporun standardı konusunda uygulamada yaşanan sorunları çözecek mahiyette düzenlemeler yapılmaktadır"

Teklife göre konkordato komiserinin görevlendirilme metodundan kaynaklı sorunların çözümü amacıyla da bazı düzenlemeler bulunuyor.

AVUKAT AZİZ GENÇ: MAHKEMELER İLK MÜRACAATTA İÇERİĞE BAKAMIYOR

Konkordato hakkında bilgi veren avukat Aziz Genç, borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun konkordato talebinde bulunabileceğini ifade etti. Konkordatonun en önemli özelliğini konkordatoya taraf olmayan ve bunu kabul etmeyen alacaklıları dahi bağlaması olduğunu belirten avukat Genç, konkordatonun, şirketlerin işleyişinin devamını sağlamak ve alacaklıları korumak için yeniden düzenlendiğine dikkat çekti.

Avukat Aziz Genç, tamamen iyi niyetle yeniden düzenlenen konkortadoda mahkemelerin takdir hakkının olmamasının çok önemli bir sorun olduğunu söyledi. Konkordato talebinin tamamen şekli olduğunu ve istenilen belgeleri hazırlayan firmaların talepte bulunabileceğini belirten avukat Genç, “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286’ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir” maddesi nedeni ile mahkemelerin 3 aylık geçici mühlet kararını tüm müracaatlarda verdiğini kaydetti.

 

ŞEKLİ ŞARTLARI OLUŞTURAN HERKES İLAN EDEBİLİR

Aziz Genç sözlerini şöyle sürdürdü: “Konkordato kararının şekli olması demek bazı şartları taşıyan herkes 3 aylık geçici mühleti alabilir demektir. Konkordato ön projesi; yani borçlarını nasıl ödeyeceğine ilişkin rapor, alacaklarını, borçlarını gösteren bir liste, alacaklıların imtiyaz durumunu gösterir tablo, iflas ve konkordato hallerinde alacaklıların eline geçecek ödemeleri gösterir. Karşılaştırmalı raporu dosyasına koyan herkes konkordato ilan edebilir.”

3 AY BOYUNCA ALACAK TAKİBİ YAPILAMIYOR

Bu 3 aylık süre zarfında borçlunun bazı haklara kavuştuğunu aktaran avukat Genç, “ Müracaat yapıldıktan sonra üç aylık geçici mühlet içerisinde borçlu aleyhine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz. Borçlunun malları hakkında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz. Mahkemenin izni dışında; rehin ve ipotek tesis edemez, taşınmaz satamaz, işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez ve takyit edemez, kefil olamaz ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz” dedi.

Mahkemenin geçici mühlet kararını vermeden önce talep belgelerinin içeriğini, konkordato talebinin yerinde olup olmadığını denetleyemediğini belirten Genç, “Mahkemenin maalesef denetleme yetkisi yoktur. Sadece şeklen istenilen belgeler sunulmuş mu ona bakmaktadır. Yani mahkeme her önüne gelenin konkordato talebini şekil şartları tamamsa kabul etmek ve 3 aylık geçici mühlet vermek zorundadır. Hatta bu süreyi mahkeme 2 ay daha uzatabilmektedir” diye konuştu.

SUİSTİMALE AÇIK

Mahkeme geçici mühleti verdikten sonra, konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşamayacağını incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirdiğini belirten Avukat Aziz Genç, “Bu, komiserin vereceği rapordan sonra konkordato talebinin kabul edilip edilmeyeceğini karara bağlıyor. Hal böyle olunca, bu durumun iyi niyetli olmayanlar tarafından suiistimal edilmesi durumu ortaya çıkıyor. Şöyle ki, konkordato talebinde bulunulduğu ilk aşamada mahkemenin konkordato talebi için istenilen belgelerin doğruluğunu içeriğinin uygulanabilirliğini denetleme imkanı bulunmadığından, sadece şekli bir inceleme yaptığından dolayı, kötü niyetli birisi önceden şirketteki tüm yönetim ve hisselerini başka birine devretmekte, sonrasında bu emanetçi vasıtasıyla, sadece istenilen belgeleri (içeriğinde ne olduğunun bir önemi olmaksızın)  ibraz ederek mahkemeden konkordato için geçici mühlet alabilmektedir. Bu süreçten sonra kamu alacakları dâhil tüm alacaklılara karşı kendini koruma altına almaktadır. Sonrasında mahkeme incelemiş incelememiş, konkordato talebini kabul etmiş etmemiş hiçbir önemi kalmamaktadır.  Tabiri caizse ‘atı alan Üsküdar’ı geçmiş’ oluyor. İyi niyetle çıkarılmış olan bu düzenlemenin, anlattığımız şekilde suiistimal edilmesi yukarıdan aşağıya doğru birçok mağduriyetlere sebep olacaktır. Bu anlamda bu suiistimalleri giderecek yasal düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır” dedi.