Pandemi nedeniyle işini kaybeden sokak çalışanları, işletme sahipleri ve müzisyenler Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde açıklama yaptılar. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın konuşmalarıyla başlayan basın açıklamasında işini kaybeden vatandaşlar iktidara seslendi. İşini kaybeden esnafın açıklamalarının ardından müzisyenler, Aşık Mahzuni Şerif'in ‘Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana’ türküsünü söyleyerek durumlarını anlattılar. 

GÖZ YAŞLARI İÇİNDE ANLATTI: KIZILAY’IN ÇAYCI ABLASIYIM BEN

4 yıldır çay Kızılay’da çay sattığını ifade eden Müjde isimli kadın, durumunu anlatırken göz yaşlarına hakim olamadı. Tezgahının kaldırılmasından dolayı çok fazla zorluk çektiğini belirterek,“Ben eşimden ayrı bir insanım, 2 çocuğum var oğlum kalp hastası, bugüne kadar hiçbir şekilde kimseden destek almadım. Ben çay satarak 2 çocuğuma baktım. Kızılay’ın çaycı ablasıyım ben. Çocuğum kalp hastası tedavisini kendim kucağımda götürerek yaptım. Covid öncesinde bizi oradan kaldırdılar. Ben bir tek kendi adıma konuşmuyorum. Birçok arkadaşım adına söylüyorum. Biz sokak emekçisiz yani geleceği olmayan, ertesi gün cebinde parası olmayan insanlarız. Ben gencim evet ben bir işte çalışabilirim. Peki o 2 çocuğuma nasıl bakacağım asgari ücretle? Ben devletten destek istemiyorum, tezgahımı istiyorum. Ben kendim çalışıp kendim kazanayım istiyorum. Bin lirayla ben nasıl geçinebilirim? 800 lira kira veriyorum, 200 lira elektrik veriyorum. Bana kimse destek çıkmıyor, ben destek de istemiyorum ben tezgahımı istiyorum.” dedi.

“GİTTİĞİMİZ HER YERDE KAPILAR KAPANDI”

Eşinden ayrı olduğunu ve çocuklarına tek başına çalışarak baktığını ifade eden Müjde, “Biz polisle, zabıtayla karşı karşıya gelmek istemiyoruz. Arbede yaşamak istemiyoruz. Ben geçinemiyorum, iş bulamıyorum. Bulduğum zaman da saatlerim uymuyor benim çocuklarım var. Nafaka da almadım. Aldım çocuklarımı 7 senedir bakıyorum, boynumun borcu bakarım ama ben ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Lütfen sizlere sesleniyorum. Sokak deyip geçmeyin asıl hikayeler orada. Biz soğukta karda kışta çalışıyoruz. Bunu duygu sömürüsü olarak düşünmeyin. Bizim arkamızda en az 300 işportacı arkadaşımız var. 9 ay boyunca gittiğimiz her yerde kapılar kapandı sanki biz yokmuşuz gibi ‘çıkın gidin görüşmek istemiyoruz’ gözüyle bakıldı. Biz kayıt atında olmak istiyoruz, lütfen” diyerek sözlerini tamamadı.

“300-400 AİLE EVLERİMİZDE ÖLÜME TERK EDİLDİK”

16 yıldır işportacılık yaptığını ifade eden 50 yaşındaki Zinnur Özpamuk, “3 çocuk annesiyim 16 yıldır Kızılay’da işporta tezgahı açarak 3 çocuğuma baktım ailemi geçindirdim. Ben devletimizden yardım beklemiyorum. Bizlere destek olsunlar bizlere tezgahımızı geri versinler bizim arkamızda arkadaşlarımız var. 300-400 aile evlerimizde ölüme terk edildik. Biz Cumhurbaşkanımızdan bize el uzatmasını istiyoruz” derken ayakkabı boyacısı Murat Sevgi ise, “Ekmek paramı zor kazanıyorum. Kolay değil soğukta tir tir titriyoruz. 10 liraya, 20 liraya akşama kadar sokakta dirsek çürütüyoruz onun için bu düzenin değişmesini istiyoruz” diye konuştu.

“’NEREDEN BULDUN YASASINI’ ÇIKARTSIN TÜRKİYE 2 GÜNDE UÇAR”

Sokaklarda çorap satarak geçimini sağlayan 63 yaşındaki Saffet Sert ise şöyle konuştu:

“İzmit Caddesi'nde çorap satıyordum bundan 1 saat önce. Önceden zabıtalar gelirdi tezgamızı ondan kaçıyorduk şimdi yanımıza polisler, komiserler geliyor bizim tezgahımızı alıyorlar zabıtayı çağırıyorlar ve gönderiyorlar ve ceza yazıyorlar, o cezayı da ben yapılandırmaya verdim ödüyorum. Bu yaşta polisten kaçmak gerçekten ağırıma, zoruma gidiyor. Yılldardan beri zabıtadan kaçıyorduk ama polisten kaçmak benim önce bedenim yıkılıyordu polislerin yanına gelmezsem ben kendim utanıyorum, yaşıma göre de utanıyorum, kaçmakta zoruma gidiyor. Ve gelir gelmez kendilerine mal verir gibi bırakıyorum. Eşim vefat etti 8 sene oldu kendim için yaşamıyorum, torunlarım için yaşıyorum. İbn-i Sina Hastanesi’ne gittim bana fıtık ameliyatı olmam için karar verildi. Ameliyat olacağım ama inşallah beni çağırmazlar diyorum. Çünkü ameliyat olduğum zaman 15-20 gün ben evde ne yiyecek torunlarım diye düşünüyorum. İntihar etmek en kolay yol mücadele etmek zor. Bunun da bilincindeyim başka nasıl anlatacağız derdimizi varsa söyleyin. Bunu bizi yönetenler bilmezse ben nasıl bileceğim. Cumhurbaşkanımızın yerinde olsam Türkiye’yi 2 günde rahata kavuşturur, ekonomisini de düzeltirim. ‘Nereden buldun yasasını’ çıkartsın Türkiye 2 günde uçar.”

“ÖBÜR TARAFTA VİRGİN ADALAR’INA 1,6 MİLYARI AKTARIYORSUN”

Çiçekçilik yapan Cemal Şahin, haftasonu yasağında dükkanının kapalı olduğunu söyledi. Şahin, “Ayda 8 günümüzü çaldılar gasp ettiler. 3 ayda 24 gün yapar yani yaklaşık 1 ay yapar. Bizden 1 ay için BAĞ-KUR istememezlik yapıyorlar mı? Yok. Vergiyi istememezlik yapıyorlar mı? Yok. Gelir kaybına çok fazla uğradığımız için 700 lira kira desteği sadaka gibi. Bin lira hibe sadaka gibi onu da istemiyoruz vermeyin ama işimize engel olmayın. Herkes aynı şeyi düşünüyor, ‘15 gün kapat’ bana can çekiştirme kardeşim. Buna hakkın yok 15 gün kapat sıfırlandıktan sonra beni normal hayata döndür. Benim tek istediğim bu. Sadaka istemiyorum. Ama öbür tarafta Virgin Adalar’ına 1,6 milyarı aktarıyorsun, yandaş müteahitlere oluk oluk parayı aktarıyorsun ama burada da yetim hakkı yiyorsun. Günah işliyorsun bunun farkında değil misin? Rabbim, ‘Kul hakkıyla gelme’ demiş. Kul hakkıyla gidiyorsunuz kardeşim bunun bile farkında değilsiniz, yazıklar olsun size” diye konuştu.

“EMEKÇİLER İÇİN HAYAT EVE SIĞMIYOR”

Kafe çalışanı olarak çalıştığını ifade eden Ulaş isminde bir genç ise şöyle dert yandı:

“Pandemiyle beraber bizim iş yerlerimiz kapandı. Daha sonrasında verilen ödenekler zaten insanca yaşamayı geçtim karnımızı doyurmaya yetecek bir miktar değildi. Zaten pandemi öncesinde de biz geçimimizi zor sağlıyorduk, geçim sıkıntısı yaşıyorduk. Artık yaşam sıkıntısı yaşıyoruz pandemiyle beraber. Geçinemiyorduk yaşamıyoruz. Biz biliyoruz saraylarında, villalarında yaşayanlar dışarıya baktıkları zaman bu sefaleti göremiyorlar. Bu hayatın bitmişliğini göremiyorlar ama biz gerçekten yaşayamıyoruz. Verilen bin 500 lira ve bin 150 parayla bugün Türkiye şartlarında parayla bugün yaşamak ne kadar kolay bilmiyorum. Zaten 2,5 ay boyunca işyerlerimiz kapalıydı. Bu sürede borçlandık yeniden iş yerleri açıldığı zaman bu borçları öderken tekrar iş yerlerimiz kapandı. Biz iş yerlerimizin yeniden açılmasını istiyoruz. Toplu taşıma araçlarına bugün baktığınız zaman tıklım tıklım asla toplu taşıma aracında bulaşayan virüs kafelerde barlarda mı bulaşıyor. Bunu bir düşünmek lazım. Sermaye açısından düşünürseniz evet, hayat eve sığar ama emekçiler için hayat eve sığmıyor. Bugün buzdolaplarımız bomboş. İnsanlar virüsten ölmüyor artık yaşam mücadelesi veremeyecek duruma geldikleri için intihar ederek ölüyorlar.”

“YEDİĞİMİZ EKMEKTEN TAT ALAMIYORUZ”

“Ankara Tuzluçayır bölgesinde kafe esnafı olduğunu belirten Şahin Çelebi, işverenler olarak mağdur olduklarını söyledi. Çelebi, “Bizler de kafe sektöründe iş verenler olarak çok mağdur durumdayız. Esnaflardan kafelerden, restorantlardan kira alınıyor BAĞ-KUR ödemesi alınıyor. Ve BAĞ-KUR ödemesinde 30 gün tam önedek alınmasına rağmen bizim 1 ayda 8 günümüz kısıtlamadan kesiliyor ama devlet bizden bunu 30 tam gün üzerinden alıyor. Bizimle birlikte çalışan garson, aşçı arkadaşlarımız vardı bunlar da evlerine birçok şekilde ekmek götüremiyorlar biz de zor durumda olduğumuzdan dolayı devletten hiçbir destek alamadığımızdan dolayı bizimle çalışan emekçi arkadaşlarımızı kendi adımıza mağdur ettiğimizi düşünüyoruz. Olmayınca paylaşamıyoruz. Hayat eve sığıyor ama eve ekmek götüremezsek biz o yediğimiz ekmekten tat alamıyoruz” sözlerini kaydetti.

“BEN BU KIYAFETİ GİYMEYİ ÖZLEDİM”

Başkent Müzisyenler Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Serkan Matoğlu ise şöyle konuştu:

“Benim siyah beyaz giyinmemin sebebi bizim müzik yaparken üniformamız budur. Ben bu kıyafeti giymeyi özledim. 11 Mart 2020 yılından beri yaklaşık 10 ay geçti 10 aydır ben bu kıyafeti giymiyorum. Biz bu ülkenin değerleriyiz. Mustafa Kemal Atatürk bizlerle ilgili, ‘Herkes herşey olabilir ama herkes sanatkar olamaz. Sanatkar el öpmez sanatkarın eli öpülür’ demiştir. Oğlu piyano dersi alan bir müzisyen arkadaşımız 10 yıl çalışarak 12 bin liraya aldığı piyanoyu dün gece 3 bin liraya satmış, oğlunun piyanosunu. Nedenini sorduğumda, ‘elektiriğimi, doğalgazımı kestiler. Evimde ekmeğim yok’ dedi. Belki oğlu geleceğin Fazıl Say’ı olacaktı. Bize destek kredisi verdiler 6 ay ödemesiz. Peki şimdi ne oldu? Hala pandemi devam ediyor. Banka arıyor, ‘gelin ödeme yapın’ diyor. Biz hala çalışmıyoruz.”

“AÇIKLAMAYI MÜZİĞİMİZLE YAPALIM”

Mutoğlu birçok müzisyenin maddi sıkıntılar nedeniyle enstürmanlarını satmak zorunda kaldığını belirterek, “Bu ülkenin üvey evlatları değiliz. Sanatçı değiliz biz milyonlar kazanmıyoruz biz günlük kazanıyoruz. Lütfen buramıza kadar geldi. İnsanlar evinden entürmanlarını satmaya başladı. Türk halkı, başka bir ülkeye müzisyenler gittiği zaman havalimanında karşılanıyor bizim ülkemizde biz üvey evladız. Bize vereceğiniz bin lira için binbir tane destek istiyorsunuz, vermeyin. 10 aydan beri bize en büyük desteği Büyükşehir Belediyesi Mansur Yavaş yaptı. Devletin vereceği bin lirayı pandemi başladı 3 ay boyunca hergün 600 tane yemek gönderdi. Bunu büyükşehir belediyesi yaptı. 1 hafta önce İBAN istedi Sayın Mansur Yavaş, 3 gün sonra küt diye 500’er lira yatırdı müzisyenlere. 1 hafta sonra gıda gönderdi. Bunu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’mız yapıyorsa devletimizin de bize sahip çıkmasını istiyorum. Çok doluyum. Lütfen pandemiden etkilenenlere başka ülkelerde olduğu gibi sahip çıkın. Müzisyen arkadaşlarıma sözü bırakıyorum gereken açıklamayı müziğimizle yapalım” dedi ve CHP Genel Merkezi Önünde bir araya gelen müzisyenler, Aşık Mahzuni Şerif'in ‘Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana’ türküsünü söylediler.

"İFLAS EDEN ESNAF SAYISI 100 BİNE ULAŞTI"

Toplantı sırasında "Esnaf ve Sicil Gazetesi verilerine göre bu yıl meslekten ve sicilden terkini yaparak kepenk indiren, yani iflas eden esnaf sayısı 100 bine ulaştı” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise, “Yani son bir yılda her gün ortalama 273 esnafımız kepenk indirmek zorunda kaldı, 100 bin aile işsiz ve gelirsiz kaldı. İktidardan ne bir Allah’ın kulu esnafların, çalışanların sorunlarını dinledi, ne etkili bir çözüm üretti, ne de bu insanların aileleriyle hayatlarını devam ettirebileceği bir yardım verdi.Bugün, güvencesi olmayan, evde kal denilip açlığa terk edilen hepimizin her gün iç içe olduğu ama görmediğimiz, günlük kazanıp günlük geçinen önemli bir kesimin sorunu gündeme getirmek için buradayız. 500 bin pazarcı,500 bin kâğıt toplayıcı,30 bin simitçi,10 bin çiçekçi,1 milyon el işçisi, 1 milyon ev temizlikçisi ve gündelikçi, toplamda 6 milyonu bulan sokak esnafı var ama Saray’da bu insanların sesini duyan tek bir kişi yok. Ülkemize toplam 6 milyon istihdam sağlayan, ekonomiye günlük bir milyar; yıllık 200 milyar TL katkıda bulunan sokak ekonomisi koronayla birlikte tükenmiş durumda.Türkiye’de Covid-19’un görüldüğü günden bu yana tam 310 gün geçti. Devlet sokak çalışanlarına tek bir delikli kuruş vermedi.İktidardan ne bir Allah’ın kulu esnafların, çalışanların sorunlarını dinledi, ne etkili bir çözüm üretildi, ne de bu insanların hayatlarını devam ettirebileceği bir yardım verildi” diye konuştu. 

"DIŞARIDA VİRÜSTEN ÖLMEYECEKSEN, EVDE AÇLIKTAN ÖL"

Ağbaba konuşmasının devamında; “Maske alacak parası olmayan bu insanlara 'evde kal' demek, 'Dışarıda virüsten ölmeyeceksen, evde açlıktan öl' demektir.Türk-İş’in rakamlarına göre açlık sınırı 2 bin 592 TL, yoksulluk sınırı 8 bin 436 TL oldu. Dört kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama sadece bir yılda bin 392 TL arttı.Marketteki peynire alarm takılan ülkemizde, günübirlik çalışan bu insanlar; Kira masrafından temel gıda ihtiyacına kadar bu insanlar ne yiyecek ne içecek?Yüzde 12 zam gelen elektrik faturasını nasıl ödeyecek? Nasıl ısınacak, çocuğunun okul masrafını nasıl karşılayacak? İktidardan hiç kimse bu soruların yanıtını vermiyor, veremiyor! İktidardan hiç kimse seyyar satıcısının, sokak çalışanının, esnafın sesini duymuyor. Türkiye’de buralarda çalışan yaklaşık 2 milyona işçimiz işsiz ve gelirsiz kaldı. 'Ya tedbirler alınsın, mekanlar açılsın .Ya da bize insanca yaşayabilecek bir yardım yapılsın' diyorlar. Saray’dan bir kişi, bu kadar kafe çalışanı, bu kadar müzisyen salgında ne yaptı, nasıl geçindi diye hiç düşündü mü? Burada çalışanların da sigortaları yok,Kısa çalışma ödeneği de alamıyorlar.Müzisyenler için barları kapattık, düğünler zaten yasak, özel etkinlikler, hafta sonu sokağa çıkmak yasak.. AKP’ye düğün miting serbest ama müzik yayınları yasak.Hiç kimse yasağa karşı değil ama anlık kararlarla bu kadar insana tek bir kuruş para vermeden eve kapatmak akla, vicdana sığar mı diye hiç düşündüler mi? Özellikle eğlence sektöründe, barda çalışan yüz binlerce insanın, müzisyenin 298 gündür ne yiyip ne içtiğini bilen yok.İş yerlerini kapatınca bu kadar insanın ekmeğini kazanacağı başka bir yer yok” dedi.

SALGIN BAŞLADIKTAN SONRA YÜZE YAKIN MÜZİSYEN İNTİHAR ETTİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba sözlerini şöyle tamamladı:

“Müzik-Sen’in verilerine göre salgın başladığından bu yana intihar eden müzisyenlerin sayısı yüze yaklaştı.Ekmek teknesi müzik aletlerini satarak evini geçindirmeye çalışan müzisyenler var. Pandemi sonrası ne yapacaklarını bilmiyorlar.2 milyon esnafın beşte birine sadece üç ay boyunca günlük 33, aylık 1000 lira verdikleri desteği yere göğe sığdıramayanları, marketlere, pazara, sokağa çıkmaya davet ediyoruz. Biz, CHP olarak, halk sağlığını ve hayat pahalılığını ülkemizin en önemli gündemi olarak görüyoruz. Milyonlarca insanı doğrudan açlığa mahkûm eden anlayışa da sessiz kalmadık, kalmayacağız!”