TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı'na, Başkan Simon Kaslowski ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan'ın açıklamaları damga vurdu.

TÜSİAD yönetimi iktidarın ekonomi yönetimini sert sözlerle eleştirdi ve acil eylem planı istedi.

"Hepimiz son aylarda art arda gelen beklenmedik gelişmeleri anlamaya çalışıyoruz" diyen Tuncay Özilhan şunları söyledi:

* Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır; nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? 

* Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir; ilan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?

* 1970'li yıllardaki gibi iç ve dış mihrak sorunu devam ediyor, cari açık ve finansman sorunu devam ediyor, bugun ile 1970'ler arasında ciddi paralellikler var

* Pandeminin yol açtığı ekonomik zorluklar zaten varolan yapısal zorlukların üzerine ekleniyor; yolun bir yanı istikrarsızlık, bir yanı ekonomik daralma, işsizlik ve geçim sıkıntısı, ülke olarak hepimiz bu arabanın içindeyiz

* Kendi aramızda kavga ettikçe herkes kaybediyor, birleştirici olmak lazım

* İstikrarı korumanan yolu keskin manevra yerine net, öngörülebilir ve tüm kesimlere güven veren bir yol haritası koymaktan geçiyor

* Sonuncu reform paketinde ele alınan reformların hepsi yerinde ama reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir, ısrarlı uygulama ve takip gerektirir; bu yüzden reform süreçleri siyaset ve bürokrasideki değişikliklere hassastır 

* Yüksek faiz oranları tasarruf açığının sonucudur, tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz

* Yatırımcı güveni tesis edilemeyince uzun dönemli yatırım kararı da alınamıyor

* Yatırımcı güven ister, sık sık değişmeyen kurallar ister. TL'deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşükülüğü ise diğer neden geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizlik

* Sorun şiddetlenince rezervlerden döviz satarak TL’nin değerini korumaya çalışmak ancak kısa süre için işe yarar; sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir

* Fiyat artışı ile mücadele için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübe ile biliyoruz

* Reform programları ve verilen teşviklere rağmen bir türlü halledilemeyen bir diğer sorun ise yüksek işsizlik

* Üretim yapısını dönüştüremezsek küresel ekonomideki yerimizin yükselmesi bir yana, düşmesi kaçınılmaz olacak

* Etraflıca düşünülmemiş, ilgili tüm tarafların görüşleri alınmamış, aceleye getirilmiş kararlar çok çabuk değiştiriliyor bu da güvensizlik yaratıp öngörü ufkunu daraltıyor

* Ekonomik reformlar gibi yargı refomları da iyi, ama şimdiye kadar ilan edilen yargı reformları bizi arzu edilen hukuk devleti ve demokrasi standartlarına yaklaştıramadı.

BAŞKAN KASLOWSKİ DE SERT KONUŞTU

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simon Kaslowski de gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu.

* Kredi genişlemesine bağlı gerçekleşen istisnai büyüme ile enlasyonist baskının arttığı, hem faiz hem kurun yükseklerde seyrettiği bir ekonmik ortamda yaşıyoruz

* Şeffaflık, hesap verilebilirlik, kurumsal özerklik, istişare, çoğulculuk, mutabakat arayışı gibi konuların önemini vurgulamaya devam edeceğiz

* Kalkınmanın önkoşulu istikrardır, son 2.5 yılda TÜİK başkanı 4 kez, TCMB başkanı 3 kez değişmiştir

* Bu tür görev değişikliklerinde, ancak şeffaflık ve hesap verilebilirlik dikkate alındığında piyasa ekonomisinin daha sağlıklı çalışması sağlanır

* TL'nin zayıflığı dışsal şoklar karşısında bizi korunmasız bırakacaktır

* TL'ye güveni yeniden kazandırmalıyız, aksi takdirde had safhaya varan işsizlik, alım gücünde azalma, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değil 

* İşsizlik toplumu korkutucu boyutta tehdit etmekte; rezervlerimiz azaldı

* Gıda enflasyonunun özel olarak ele alınması, tarım sektörünün sorunlarını kalıcı çözecek bir programın hazırlanmasının gereğine inanıyoruz

* İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını düzeltilmesi gereken bir karar olarak değerlendiriyoruz