Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde açıklamalarda bulundu.

"Anayasada başörtüsü" tartışması hakkında konuşan ve referandum çağrısını yineleyen Erdoğan, "Referanduma gidelim çünkü millet en iyisini söyler, gidelim millete. Teklifimiz üzerinde uzlaşma sağlanabilirse bundan kadınlarımız çok kârlı çıkacaktır. Uzlaşma sağlanamaması halinde bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. Köklü bir çözümü anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz" dedi.

'SEÇİMDE KAÇ TANE BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ ADAYI ÇIKARACAKSIN?'

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da başörtüsüne yönelik kanun teklifi üzerinden hedef alan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Başörtünün düşmanı olan, üniversitelerde ikna odalarını kuranların kim olduklarını bilmiyor muyuz? Şimdi bunlar geldi, başörtüsü sorununu çözelim diyorlar. Bu seçimde kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkaracaksın? Şaşırmayın ha, bunu söyledim ya başörtülü milletvekili adayı da koyar."

'TÖRE VE NAMUS CİNAYETİNİ GÜNDEMİMİZDEN ÇIKARDIK'

Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden Erdoğan, "Kadına şiddetle en etkin şekilde mücadele edeceğimizin sözünü göreve gelmeden zaten vermiştik" diyerek, şu iddialarda bulundu:

"Töre ve namus cinayeti olarak tarihimize geçen suçlara verilen cezaları ağırlaştırarak, bu sorunu büyük ölçüde gündemimizden çıkardık. Aile içi ve kadına karşı şiddete verilen cezaları artırarak cinsel saldırı suçunu tanımlayarak, cinsiyet farkı sebebiyle düşük ücret uygulanamayacağı hükmünü getirerek önemli adımlar attık."

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

REFERANDUM ÇAĞRISINI YİNELEDİ

"Bir süre önce tüm bu mücadelelerde vesayetin ve faşizmin temsilcisi olarak karşımıza çıkan bir siyasi parti başkanı, başörtü meselesini yeniden gündeme getirdi. Kadınlarımızın başlarının açık ya da örtük olması tabi bir haktır. Bunun için ne anayasada ne kanunda düzenleme yapmaya ihtiyaç yoktur, olmaması gerekir. Devletin tüm kurumlarında başörtülü kardeşlerimiz var. Türkiye yıkıldı mı, gök kubbe çöktü mü? Demek ki bak yapınca oluyormuş. Türkiye yıkılmadı. Kimse Türkiye'yi dinamitleyemedi. Yeter ki biz ön açalım. Ön açtığımız zaman bu ülke çok daha güçlü şekilde geleceğe yürüyecektir. Geçmişte yaşanan bu kötü görüntüleri ve tartışmaları da dönemin ikliminin parçası olarak hepsini geride bıraktığımızı varsaymak istiyorum."
"Son tartışma vesilesiyle gördük ki ülkemizde artık kökünün kuruduğunu umduğumuz habis zihniyet pusuda beklemekte. Biz de tartışmaya cevabımızı, anayasa güvencesini teklif ederek verdik. Meclis'te grubu olanlara götürerek bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduk. Gel, samimiyseniz parlamentoda bu işi çözemiyorsak referanduma gidelim. Millet en doğrusunu söyler. Bakalım millet ne diyor..."
Referanduma gidelim çünkü millet en iyisini söyler, gidelim millete. Teklifimiz üzerinde uzlaşma sağlanabilirse bundan kadınlarımız çok kârlı çıkacaktır. Uzlaşma sağlanamaması halinde bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. Köklü bir çözümü anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz."

ANAYASADA 'BAŞÖRTÜSÜ' VURGUSU

"Rozet takmaya başladı. HADEP'te var, bunlarda da olsun, İP'te de olsun. Bunların ağa babaları Meclis'ten başörtülü kardeşimizi kovmadı mı? Aynı zihniyetti. Çark geri dönmeye başladı. Biz ne diyoruz, 'Gel Anayasa yapalım, hak ve özgürlükler noktasında bütün kadınlarımız Anayasa teminatı altında bu süreci yaşasınlar.' Arkadaşlarımız ziyarete gittiler, 'gerek yok' dediler. 'Seçimden sonra bunları çalışalım' dediler. Sen gece yarısı dedin, biz yıllardır bunu düşünüyoruz zaten. Verelim el ele, bu işi bitirelim. Bir daha da gündeme gelmesin, neden kaçak güreşiyorsunuz?"