Ekonomim'den Besti Karalar'ın haberine göre, araştırmada katılımcıların büyük bir çoğunluğu, enflasyonla mücadelede öncelikli adım olarak farklı önerilerde bulundu:

  • Katılımcıların yüzde 35,5'i, enflasyonla mücadelede ilk olarak "üretimi artırıcı teşvikleri" işaret etti.

  • Bu seçeneği, yüzde 31,6 oranında "kamu harcamalarının kısılması" takip etti.

  • Vergi politikalarında düzenleme yapılmasını önerenlerin oranı yüzde 17,9 olurken, faiz oranlarının artırılmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 9,1 düzeyinde kaldı.

  • Ankette faizlerin düşürülmesini savunanların oranının yüzde 1,3 gibi oldukça düşük bir seviyede olması dikkat çekti.

Ekonomi yönetimine güven kaybı sürüyor

Anketin en dikkat çekici bölümlerinden biri, ekonomi yönetimine olan güvenin ölçüldüğü kısım oldu.

Ortalama güven skoru incelendiğinde, Mayıs 2025'te 2,57 olan değerin, Haziran 2025'te 2,48'e gerilemesi, yurttaşın ekonomi yönetimine olan güveninde belirgin bir düşüş olduğunu ortaya koydu.

Partilere göre güven oranları ve enflasyon beklentisi

Ekonomi yönetimine güven, parti bazında incelendiğinde ise şu sonuçlar elde edildi:

  • AKP seçmeninin yüzde 45,9'u "güveniyorum", yüzde 8,6'sı ise "çok güveniyorum" cevabını verdi. Ancak bu seçmen grubunun yüzde 25,3'ü ekonomi yönetimine güvenmediğini beyan etti.

  • MHP seçmeninin yüzde 24,2'si ekonomi yönetimine güven duyduğunu belirtirken, yüzde 27,5'i ise güvenmediğini ifade etti.

  • Ana muhalefet partisi seçmeni olan CHP'lilerde güven oranı yüzde 8,7, DEM Parti seçmeninde ise yüzde 10,7 olarak ölçüldü.

Araştırmada katılımcılara yöneltilen yıl sonu enflasyon beklentisi sorusu da çarpıcı sonuçlar doğurdu:

  • Katılımcıların yüzde 35,8'i, enflasyonun yıl sonunda yüzde 41'in üzerine çıkacağını tahmin ediyor.

  • Yüzde 20,4'ü enflasyonun yüzde 25-30 aralığında olacağını belirtirken, yüzde 18,1'i yüzde 24'ün altında kalacağını düşünüyor.

Veriler, toplumun neredeyse üçte birinden fazlasının yıl sonunda enflasyonun yüzde 41'in üstüne çıkacağına inandığını gösterdi. Bu durum, ekonomi yönetimine yönelik güven kaybıyla birlikte halkın geleceğe dair ekonomik beklentilerinin de oldukça zayıf olduğunu ortaya koyuyor.