TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda haftalık basın toplantısını düzenledi.

Baş'ın konuşmalarından satır başları şu şekilde:

'PEK ÇOK GERÇEK SORUNUN ÖRTÜLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜYORUZ'

EYT ile ilgili kanun teklifi bugün TBMM’de, komisyonda görüşmeleri başladı. Uzun yıllardır emeklilik hakları için örgütlenen, yağmur, çamur, kar, kış demeden yılmaz bir mücadele örneği sergileyen EYT’liler, nihayetinde saray rejimine diz çöktürdüler ve taleplerini kabul ettirdiler. Ancak hepimizin bildiği gibi AK Partide oyun bitmiyor. Daha önce açıklamaları üzerine söylemiştik, kanun teklifi Meclis’e ilk sunulduğunda inceleyip paylaşmıştık görüşlerimizi. Bugün TBMM’de görüşülen EYT teklifi bakın, en iyi niyetli yorumla bile söylesek eksik bir kanun teklifidir. Kademe tartışmaları yapılıyor, fakat bu kademe tartışmalarında pek çok gerçek sorunun örtüldüğünü düşünüyoruz. Buradan açık ve net soruyoruz. Eylül 1999 sonrası sigortalı olan emekçilerin durumu ne olacak? Soru çok açık. Eylül 1999 sonrası sigortalı olan emekçiler ne yapacaklar? 7 bin 200 gün prim yatırmak şartıyla erkekler 60, kadınlar 58 yaşında emekli olabiliyor. Üstelik bu 2008 sonrası girişliler söz konusu olduğunda 9 bin prim şartına ve 65 yaşa kadar gidiyor.

'EMEKLİ OLDUKLARINDA 5 BİN 500 LİRAYA MAHKUM EDECEKLER'

Arkadaşlar, burası Türkiye. Burada bu şartları dayatırsanız bunun bir tek anlamı var. İnsanlar mezarda emekli olsunlar demiş oluyorsunuz. Yani şunu söylüyorlar. Türkiye gibi insanların güvencesiz çalıştığı, yarınlarından haberleri olmadığı bir ülkede, ‘25 yıl prim ödeyin, 9 bin günü doldurun, ondan sonra emekli olun’ diyorlar. Daha önemlisi ister EYT’li olsun ister 2000 sonrası sigortalı; tartışılmak istenmeyen çok esaslı bir konu var, aylık bağlanma oranları. 2008’de yine bu iktidarın çıkardığı kanunla aylık bağlanma oranları kademeli olarak düştü. Hepimiz hatırlıyoruz, daha önce maaşın yüzde 70’i, 75’i gibi emekli maaşı alınırken şimdi bu oran yüzde 35’lere düşmüş durumda. Şimdi siz aylık bağlanma oranlarını yüzde 30’larda, 35’lerde tuttuğunuzda bu insanlara emeklilik hakkı verseniz ne olur, vermeseniz ne olur… Emekliyi sadakaya muhtaç etmişler. Şimdi EYT’li emekliler, düne kadar EYT’li olanlar emekli olduklarında da 5 bin 500 liraya mahkûm edecekler.

'BU ÜLKENİN REFAHINDAN PAY ALMALILAR'

Bizim TİP olarak, hem EYT’liler hem 2000 sonrası sigortalı olanlar için verdiğimiz bir kanun teklifi var. Bugün tekrar bunu kamuoyuyla paylaşmak, kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz. Söylediğimiz şey aslında çok basit. Diyoruz ki bir en düşük emekli ücreti asgari ücretten düşük olamaz. Devlet bir asgari ücret belirliyor, emeklisine bunun altında bir ücret veremez. Asgari ücretin altındaki maaşları kabul etmiyoruz. Aylık bağlanma oranları mutlaka yeniden yüzde 75’e çekilmelidir. Eylül 99 sonrası sigortalı olanların emeklilik hakkı yaşı, kademelendirilerek düşürülmelidir. Yani 65 yaşına kadar yaşayamıyor ki insanlar bu ülkede. Emeklilik yaşı mutlaka ve mutlaka kademeli olarak düşürülmelidir. Emekli zamları ve geçmişte hesaplanan kat sayılar belirlenirken sadece enflasyon değil, o yıla ait büyüme oranları da hesaba katılmalıdır. Yani bu ülkenin zenginliğini yaratanlar, emekli olduklarında bu ülkenin büyümesinden ve refahından pay almalılar.

'SİZİN TARAFINIZDAN MAĞDUR EDİLMEKTEDİR'

Aynı tartışmada, eksikleri bitmeyen bir staj sigortası mağdurları diye yeni bir kategori ortaya çıkardılar. İktidar sözde bir sorunu çözmeye çalışıyor ama o sorunu çözerken, çözüyormuş gibi yaparken sayısız yeni sorun çıkartıyor. Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in bir açıklaması var, diyor ki ‘Staj mağdurları, mağdur değildir. Çünkü onları mağdur eden bir şey yok. Staj eğitimdir, ortada iş akdi yok. Staj sayılsın diyorlar, milletin parasını bu şekilde dağıtamayız’. Gerçekten yazıklar olsun. Tek kelimeyle yazıklar olsun. Staj adı altında siz bu memleketin çocuklarını sömüreceksiniz, onları bazen ucuz, hatta çoğu zaman ücretsiz emek olarak kullanacaksınız, sonra da diyeceksiniz ki staj sadece eğitimdir. Gerçekten belki dünyanın başka yerlerinde staj eğitim olabilir ama bu ülkenin MEB Bakanı, ‘Öğrencileri marketlerde ucuz işçi olarak çalıştıralım’ önerisi getiren bir adam. Bu ülke, böyle bir ülke. Sizin iktidarınızda bu ülke bu hâle geldi. Şimdi diyorsunuz ki, staj iş değilmiş, staj eğitimmiş. Açık söylüyoruz. Bu arkadaşlarımız, bu vatandaşlarımız, bu insanlar mağdurdur. Sizin tarafınızdan mağdur edilmektedir. Çalıştıkları dönem yok sayılmaktadır ve yok sayıldıkları için de emeklilikleri engellenmektedir.

'MİLLETİN PARASINI ÇARÇUR EDİP DURUYORLAR'

İkincisi, staj sadece eğitim falan değildir. 14-15-16 yaşında insanlar, iş yerlerinde çoğunlukla angaryaya maruz kalarak çalıştırılmaktadırlar. Üçüncüsü, ortada pekâlâ iş akdi de vardır. Okulla iş yeri arasında bir akit olmadan bir staj falan yapılamaz. Her stajyer, okuluyla iş yerinin akdi üzerine orada çalışıyor. Bir de bu bakan bey, kimin parasını kime vermiyor ya? Bu milletin parasını veremezmiş. O değerleri yaratan insanlar haklarını istiyorlar zaten, senden senin babanın parasını istemiyor ki. Sanki sermaye, patronlara sürekli olarak teşvikler veren, vergilerini silen, bu memleketin zaten kaymağını yiyen o bir avuç azgın azınlığı her gün besleyen iktidar bunlar değil, söz konusu olan işçinin, emekçinin hakkı olduğunda akıllarına milletin parası geliyor. Milletin parasını çarçur edip duruyorlar.

'KAYNAMAYAN TENCERE'

Hiç lamı cimi yok. Bu garabet durum ortadan kalkmalı. Mağdur vatandaşlarımız, stajyer ya da çırak olarak bilfiil çalıştıkları günlerin prim günlerine sayılması gerekir. Doğrusu budur, bunun tartışılmaya falan da ihtiyacı yoktur. Şimdi ama bakan, bu bakanın başında cumhurbaşkanı var, cumhurbaşkanı ne diyor? ‘Ben ekonomistim’ diye bir açıklama yapmış. ‘Ben ekonomistim, netice ortada’ diyor. İşte gerçekten, böyle ekonomisti olan ülkenin ekonomisi de böyle olur. ‘Netice ortada’ diyor adam ya. Netice bu memlekette, bizim gördüğümüz netice, kaynamayan tencere, bizim gördüğümüz netice, azalan öğünler. Bizim gördüğümüz netice 3 haneli enflasyon, ödenmeyen faturalar, sürekli şişen kredi ve kredi kartı borçları. Bizim gördüğümüz netice bunlar ama muhtemelen ülke ekonomisinden değil, kendi ekonomisinden bahsediyor Tayyip Erdoğan. Hani bir yüzükle gelip bugün parasının, servetinin hesabını bilmemesini, her gün zenginleşmesini, kendi evinin ekonomisini memleket ekonomisinin yerine koyduğu için ‘Ben ekonomistim, netice ortada’ diyor. Çok az kaldı, çok az kaldı. Vatandaş bunlara birkaç ay sonra neticeyi gösterecek. Hep beraber biz, Tayyip Erdoğan’ın görmediği neticeyi göstereceğiz. (ANKA)