Dünyanın her yerinde yoksulların yaşamdaki öncelikli hedeflerinden biri içinde bulunduğu yoksulluktan kurtulmaktır. Mümkünse zenginleşmek değilse de orta gelire erişebilmek yaşam boyu en önemli hedeflerinden biridir yoksulun. Kendi eko çemberinde bunu başaran örnekler iyi örnekler olarak anlatılır. Çocuklara rol model olarak sunulur. Sultanbeyli’de oturan yurttaşların önemli bir kısmının öncelikli hedefi Ümraniye’ye taşınacak bir gelire ve tasarrufa erişmektir. Üsküdar ise sonraki aşamayı oluşturur.

'HER EĞİTİMLİ KADININ BU CUMHURİYET'E BORCU VAR'

Bugün ülkenin başarılı akademisyenlerinin, iş insanlarının, nitelikli meslek mensuplarının, siyasilerinin hangisini incelesiniz ailesinin geçmişinin beden emeğiyle geçinen bir mesleğe mensup olduğunu görürsünüz. Bu nedenle bir grup azınlık dışında siyasal yelpazenin neresinde olursa olsun insanlar eriştiği refah karşısında Cumhuriyet’in hakkını teslim edip ona borçlu hisseder. Bana göre bu duyguyu en iyi anlatan ifade Cumhuriyet’e borcunu fazlasıyla ödemiş Türkan Saylan’a aittir. “Her eğitimli kadının bu cumhuriyete borcu var” demişti Türkan Hoca. Türkan Hocanın yoldaşı olmaya çalışan biri olarak her yurttaşın Cumhuriyet’e borcu olduğunu eklemek isterim.

ORTA GELİR GRUBU 

Cumhuriyet’i kuranlar salt bir ekonomi politikası olarak orta gelir grubunu büyütmek istemedi. Bu grubun varlığının toplumsal yapı için de ne kadar önemli olduğunu biliyorlardı. Çünkü eğer bir ülkede orta gelir grubu yoksa: 

Gelir adaleti yoktur

Toplumsal barış yoktur

Sınıfsal geçişin önü tıkalıdır

Ekonomik büyüme düşüktür

Sağlıklı bir demokrasi yoktur

Aşırılıklar toplumsal karşılık bulur

SOSYO-EKONOMİK STATÜ

2012 yılında TÜAD’ın yaptığı bir çalışma o döneme kadar yaratılabilen orta ve üst sosyo-ekonomik statüye sahip nüfusun büyüklüğünü bize gösteriyordu. Alt kırılımları ile birlikte konuyu iyi anlatan aşağıdaki görseli TÜAD kamuoyu ile paylaşmıştı. Dileriz ki TÜAD bu kıymetli çalışmanın yenisini bir an evvel yaptırır ve bizler de daha güncel bir veriye dayalı olarak araştırmalarımızı yönetiriz. Bu tabloya göre Türkiye’de yaşayan yurttaşların toplamda yüzde 37’si alt sosyo-ekonomik statü (D-E) grubunda, yüzde 51’i orta sosyo-ekonomik statü grubunda (C1-C2) ve yüzde 13’ü orta üstü-üst sosyo-ekonomik statü grubundaydı.

ORTA ÜST GELİR GRUBU 

AK Parti’nin politikalarıyla 2018 yılında görünür olan o günden beri bitmediği gibi artarak devam eden ekonomik kriz bu birikimi yok etti. İnsanların eğitimleri ve meslekleri ile elde ettiği sosyal statüler ellerinde kalırken bunun gereği olan gelirleri adeta sabun gibi eridi. Yoksullar derin yoksulluğa orta ve üst gelir grupları ise topyekûn yoksullaşmaya itildi. Bu hafta yaptığımız bir araştırmanın sonucu ile size bu yoksullaşma halinin geldiği boyutu göstermek isterim. Araştırmamıza katılanların hangi sosyo-ekonomik statü grubunda olduğunu aldıktan sonra özellikle orta ve orta üst gelir grubunu oluşturan B-C1-C2 sosyo-ekonomik statü gruplarına “Kendinizi hangi gelir grubunda hissediyorsunuz?” sorusunu sorduk. Yanıtları aşağıdaki gibi. Gördüğünüz üzere orta gelir grubunda hissedenlerin oranı yüzde 33,8. Üst gelir grubunda hissedenlerin oranı yüzde 5’in altında. Geri kalan yüzde 61,3’ü olduğunun altında ya da çok altında bir gelir grubunda hissediyor. Üstelik bu soru başta ücret artışları olmak üzere kaynakların toplumun üzerine yağdırıldığı bir dönemde sorulmasına rağmen tablo bu. Şimdi gelin orta gelir grubunun diğer başlıklardaki durumuna özetle bakalım.  

AYLIK GELİR HAFTADA ERİYOR

En önemli özelliklerinden biri kendi kendine yetebilmek olan orta gelir grubu bu özelliğini kaybetmiş durumda. Artık aylık kazancı 2 hafta içinde bitenlerin oranı yüzde 66,3. Genelde etrafına destek olan orta sınıflar artık yardım almaya muhtaç hale geldi. Aşağıdaki tablo bunun somut sonucu.  

ALIŞVERİŞLER BÜYÜK ORANDA AZALTILMIŞ DURUMDA

Orta ve orta üst gelir grubunun yüzde 76,1’i alışverişini geçen yıla göre azaltmış durumda. Birçok ölçüm bize gösteriyor ki iktidar değişikliğinde salt bir ekonomik krizden çıkış sorunumuz yok. Daha büyük sorunlarımız var. Eğitimin ve hukukun evrensel standartlara erişimi, beyin göçünü tersine beyin göçüne çevirme, laikliğin yaralarının sarılması, dış politikada saygınlığın yeniden inşası, toplumsal barışın güçlendirilmesi, kurumsal kapasitenin artırılması yine hepsi kadar büyük bir sorun olarak yoksulluğun ve yoksullaşmanın yok edilmesi gibi. Bugünkü gibi zengine ihale yoksula sosyal yardım düzenini yok edip yoksulun orta sınıfa taşındığı zenginin kamudan beslenmek yerine daha çok vergiyle kamusal desteğinin arttığı bir düzeni yaratmak. Sosyal demokrasinin insanlığa en büyük vaatlerinden olan adaleti ekonomik ve toplumsal yapının her alanında hâkim kılmak. Bunlar bizim sorumluluklarımız ve yerine getireceğiz.