Freud öldü yaşasın keşfet

Abone Ol

Eskiden insanın ruhuna kitaplık bakarak inerdiniz. Hangi romanı okudu, hangi şairi sevdi, hangi felsefeciye kafa yordu… Hepsi gözünüzün önündeydi.
Şimdi ise gerçek kitaplığa gerek yok: Instagram keşfetin, Google araman, Spotify listen – işte sensin.

Bugün insanı tanımak için ona soru sormaya bile gerek yok. Algoritma çoktan cevap verdi.

Çırılçıplak Ruh

Freud’un divanına bile utana sıkıla anlatılan şeyler, artık birkaç tık ötede.
• Keşfette açığa çıkan pornografi: bastırılmış libidinal dürtülerin çığlığı.
• “Yeni sezon çanta” aramaları: narsisistik açlığın tüketim bağımlılığı.
• Şiddet videoları: bastırılamayan saldırganlık dürtüsünün dışavurumu.
• Spiritüel akımlar: kaygıyı bastırmaya çalışan sahte teselli.
• “Motivasyon konuşmacıları”: manik savrulmaların kitlelere paketlenmiş hali.
• Depresif şarkı listeleri: kolektif melankolinin günlüğü.

Her kaydırma hareketi, bir ruhsal semptom.
Her tıklama, bir bilinçaltı fısıltısı.

Maskenin Düşüşü

İroni şu: İnsanlar sosyal medyada maskeler takıyor sandıkça, aslında ruhlarını daha çıplak hale getiriyorlar.
Çünkü algoritma, maskeyi değil dürtüyü görüyor.
Kimin gizli gizli erotik içeriklere girdiğini, kimin narsisistik haz peşinde koştuğunu, kimin depresif, kimin manik olduğunu biliyor.

Artık maskemiz düşmüyor; biz maskemizi takarken algoritma zaten çıplak gerçeğimizi arşivliyor.

Sosyal medya, modern çağın ayna odasıdır.
Kaç kat camın arkasına saklanırsak saklanalım, ruhumuz ekrana işlenmiş durumda.

Ve şunu kabul edelim:
Artık insan, kendi yüzünden değil; keşfet ekranından tanınıyor.