İstanbul Beylikdüzü'nde balıkseverlerin vazgeçilmez mekanı olarak bilinen 'Balıkçı Kenan'ın hikayesini okuyunca hem çok şaşıracaksınız hem de takdir edeceksiniz...
İşte Ömer Erim Baştimar'ın kaleminden Balıkçı Kenan....
Olayın kahramanının ismi Kenan…
Kenan henüz 11 yaşında iken Doğu’dan 1950’lerde İstanbul’a ekmek parası için gelen bir ailenin 4. çocuğudur.
O tarihlerde balıkçılık yapan bir ermeni vatandaşımızın yanına çırak olarak girer.
Memleketinde İnek, koyun, keçi gibi hayvanları otlatarak ailesinin geçimine katkı sunan Kenan, İstanbul’da ilk kez deniz canlılarıyla karşılaşmıştır.
Nasıl olsa ikisi de hayvan diyerek balıklardan geçimini sağlamaya başlamıştır.
Kenan balıkları sevmiştir ama gel gör ki gecekondu bir evde yaşayan 5 kardeşi ve anne babası balık kokusunu sevmemiştir.
Kenan’a hep ” bu işi bırak, sen eve geldiğinde balık kokusundan biz nefes alamıyoruz” demişlerdir.
Haksız da değiller, o tarihlerde, fazla kıyafet yok, sabun yok, deterjan yok… yok ta yok…
Kenan bir yandan işindeki aşırı yoğunluktan uğraşırken, bir yandan da evdekilerin işi bırakma baskılarına göğüs germiştir.
Yaklaşık 9 yıl aynı balıkçı da çalışmıştır.
Kenan’ın orada çalışırken yaşadığı esrarengiz bir olay onun ileride mesleğinden kopmamasını sağlamıştır.
Kenan uzun yıllar Kadıköy’de yaşayan ve kendisinden balık alan sarışın bir kadının balık siparişlerini titizlikle hazırlamış, balıkları temizleyerek kendisine teslim etmiştir.
O kadın da kendisine küçük bir bahşiş verdikten sonra kulağına eğilerek, ” evladım askere giderken haberim olsun” demiştir.
Bu olay yaklaşık 5 yıl yaşanır. 5 yıl boyunca o gizemli sarışın kadın, Kenan’a aynı cümleyi tekrar eder durur.
”evladım askere giderken haberim olsun”
Çalışmaya başladığı balıkçının yanında büyüyen Kenan’ın askerlik vakti gelip çatmıştır. Kenan, tüm sıkıntılara ve ailesinden gelen baskılara rağmen mesleğini bırakmamış aynı balıkçıda çalışmıştır.
Hatta öyle ki kısa bir süre balıkları ailesine tercih etmiş, bir yakınının yanında kalmıştır.
Gizemli Sarışın kadın
Askerlik vakti geldiğinde, o gizemli kadın Kenan’ın aklına gelir.
Kadın balıkçıya geldiği an bu kez Kenan o sarışın kadına yanaşır, sessizce ” abla askere gidiyorum” der.
Yaşananlar adeta bir casus filminde olanlara benzemektedir.
Kadın cebinden bir kalem, bir kağıt çıkartır. Ona bir adres ve bir isim yazar…kimseye bundan bahsetme der.
Anadolu’nun en ücra köşesinden, Ermenistan sınırından, Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Büyük Çatma köyünden gelen Kenan’ı bir korku sarmıştır.
Ama yine de Kenan o notu alarak cebine sokmuş, o adrese gitmeyi kafasına koymuştur.
Kenan ertesi sabah izin alarak, o kağıtta yazan adrese gider; karşısına çıkan adam burada ismini yazmayacağım, o devirde çok üst düzey bir kişidir.
Adam, ”hanım senden bahsetti, çok temiz bir gençmişsin sana nasıl yardımcı olabilirim.”der.
Kenan da şöyle der:
”Ben balık görebileceğim bir yerde askerlik yapmak istiyorum.”
Bu Kenan’ın işine ne kadar bağlandığının bir göstergesi, aynı zamanda ileride gelebileceği noktayı da gösterecek bir ip ucudur.
Ailesine yakın değil, 9 yıl kokusuyla büyüdüğü balıklara yakın olmayı tercih etmiştir.
Kenan bu isteğini ilettikten sonra o kişinin yanından ayrılır.
Bir hafta sonra Kenan’ın askerlik yeri belli olmuştur.
İstanbul.
Kenan çalıştığı balık tezgahına çok yakın bir yerde askerlik görevine başlar ve her izin gününde Kadıköy’deki balık tezgahına koşarak o kokuyu sevgilisinin kokusu gibi içine çeker.
Askerliğini işinden kopmadan bitiren Kenan, askerlik dönüşü kendine bir balıkçı dükkanı açmak ister.
Önce kendisine çok büyük emekleri olan balıkçıya vefasını göstererek, patronundan izin alır.
”İzin verirseniz ben de kendime Kadıköy sahilde bir balıkçı tezgahı açmak isterim.” der.
Eski patronundan da olur alan, helalleşen Kenan, biriktirdiği paralarla Kadıköy sahilde balıkçı tezgahlarının olduğu sırada büyük emekler sonucu bir tezgah kurar.
Tezgah artık tamamlanmıştır, gece yarısı evine giden Kenan, sabah kendi işine başlayacağı için heyecandan uyuyamaz.
Sabah annesinin hazırladığı kahvaltıyı bile yapmayan Kenan, tezgahının başına geldiğinde hiç beklemediği, aklının kenarından köşesinden geçmeyen bir olayla karşılaşır.
Büyük emeklerle hazırladığı tezgahın tüm parçaları denizde yüzmektedir.
Birileri Kenan’ın tezgahını topluca denize dökmüştür.
Şok geçiren, ne yapacağını bilmeyen Kenan için karar aşaması gelmiştir; ya köyüne dönecek, ya mücadele edecek.
Ya bu deveyi güdecek ya da bu diyardan gidecekti..
Sahildeki balıkçılar da meraklı gözlerle Kenan’ın ne yapacağını merak etmektedir. Tezgahı denize atan balıkçılar da dahil.
Bu karar aşaması 1 dakika sürmüştür.
Hızlıca oradan uzaklaşan Kenan, 10 dakika sonra bir hışımla olay yerine gelir.
Diğer tezgah sahipleri ve tüm vatandaşlar canını kurtarmak için ara sokaklara kaçmışlardır.
Emniyete yansıyan olayın ardından 1 hafta sonra Kenan tekrar olay yerine gelerek, balıkçı tezgahını aynı yere kurar.
Artık Kenan’ın balıkçılığa baş koyduğunu gören diğer tezgah sahipleri, Kenan’ın kurduğu tezgahı tekrar deniz atma cesaretini gösteremezler.
ve 11 yaşındaki küçük Kenan Balcı’nın büyük Balıkçı Kenan’a dönüşme serüveni o günden itibaren başlamıştır.
Bu hikayesinden dolayı Kenan beye çok büyük saygı ve sevgi duyuyorum.
Hele bu hikayede Kenan beye köstek olmaya çalışan bazı meslektaşlarını ve yerel yöneticileri yazmadım. Onlarla mücadelesini anlatmaya gerek yok.
Ama şu kadarını söyleyebilirim.
Bir mesleğe gönül ve ömür veren bir emekçiye ihaneti, her şeyden önce Allah affetmez.