Bir dönemin sonuna geldik. Sanem Oktar 4 yıldır KAGİDER Başkanı’ydı, muhteşem bir performans gösterdi, birçok kadının hayatına dokundu. Onu seviyoruz ve yolu açık olsun diyoruz. 22 Mayıs’ta yeni KAGİDER Başkanı kadın girişimcilerin sözcüsü olacak.
- Sen efsane başkansın! Nasıl yani? Nasıl kadın girişimcileri bırakıp da gideceksin?
(Gülüyor) Teşekkürler! KAGİDER Onur Kurulu üyesi olarak dernekte kalmaya ve çalışmaya devam edeceğim, sadece yönetimde olmayacağım. Bu bir bayrak yarışı ve ben kendi payıma dört yıllık gönüllü çalışma süremi doldurdum.
- KAGİDER’de zaten çok demokratik bir sistem var bildiğim kadarıyla...
Evet. Bir başkan iki dönemden, yani 4 yıldan fazla başkanlık yapamıyor. Hizmet gerektiren ve gönüllükle yapılan kurumlarda bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Bizim ülkemizde maalesef, bir kere gelenin koltuğu bırakması çok zor oluyor! Türkiye’de 35 yıldır başkanlık yapan sivil toplum liderleri var...
- Son 4 yıl Türkiye’nin en zor ve en hareketli dönemlerinden biriydi...
Sorma! 4 seçim geçirdik. 2015 yılında 5 ay arayla iki seçim yaşadık. 15 Temmuz 2016’da demokrasiyi yıkmaya yönelik bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. 16 Nisan 2017’de gerçekleşen Anayasa referandumunun sonucu ise Türkiye’de ciddi bir sistem değişiminin yolunu açtı. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de gerçekleştirdik. O kadar çok bakan, kabine ve milletvekili değişti ki ben KAGİDER tarihinde siyasilere en çok tebrik mektubu gönderen başkan oldum! Umarım sonuncusu olurum! Ben başkan olduğumda dolar 2.8 liraydı, bugün 6 lira seviyelerinde. Tüm bu zor dönemlerde bağımsız bir dernek olarak kadınların güçlenmesi, yani Türkiye’nin güçlenmesi için çok çalıştık...
- Küçük bir araştırma yaptım. Dört yıl boyunca 36 yurtdışı, 35 yurtiçi toplam 71 şehir dolaşmışsın!
Evet. New York’tan Japonya’ya, Moskova’dan Sydney’e kadar kadın girişimciliğinin gelişmesi, kadının güçlenmesi, ticaretin artması ve iyi uygulamaların anlatılması için pek organizasyonda yer aldım. Hayatımın en anlamlı, en çok şey öğrendiğim, dokunarak değiştirilebileceğini gördüğüm bir dönemi oldu. Kadınların ne kadar sağduyulu, üretken, hesapsız ama bir amaç uğruna gece gündüz çalışabildiğini gördüm.
- Normalde sen bir kadın girişimcisin, bir CEO’sun, çok yoğun başka bir işin var. Nasıl oldu da 365 gününü bir sivil toplum örgütüne ayırabildin?
(Gülüyor) Haklısın, ben saat 9’da işe giden ve hâlâ daha çok yoğun çalışan bir kadın girişimciyim. İsveç’te insanlar ortalama 2.5 dernek ya da kurumda gönüllü olarak çalışıyor. Bizde bu oran ne yazık ki çok düşük. Oysa vatandaş olarak etrafımızda olanlardan sorumluyuz ve bunları değiştirmek için biz aktif çaba göstermeliyiz. Şikâyet etmek yerine harekete geçmeliyiz! İnsan inandığı bir şey için çalışınca yorulmuyor, benimki de o hesap!
KADINLAR İÇİNDEKİ GÜCÜ HAREKETE GEÇİREBİLİRSE DÜNYA BAMBAŞKA BİR YER OLABİLİR!
- KAGİDER sana en çok ne öğretti?
“Kadınlar içindeki gücü harekete geçirebilirse, dünya bambaşka bir yer olabilir!” Bunu öğretti. Bir de “Eğer gerçekten bir şeye inanırsan ve bu evrensel olarak doğru ise kim ne derse desin, ayağa kalk, herkes sussa da sen konuş ve harekete geç...”