IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirdiği ve 103 kişinin hayatını kaybettiği katliama ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davanın dosyasına, firari sanık Hasan Hüseyin Uğur hakkındaki Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ve yargı organlarının gönderdiği belgeler girdi. Uğur hakkında Gaziantep’te açılan dosya, 10 Ekim davası ile birleştirildi.

'KAYITLI OLDUĞU İKAMETTE BULUNAMADI'

Dosyaya giren yeni belgelerde, Uğur hakkında, 10 Ekim katliamından yaklaşık iki ay önce, 2 Ağustos 2015 tarihinde Gaziantep Emniyeti’ne ihbarda bulunulduğu görüldü. Gaziantep Emniyeti’nin “Hizmete özel” ibareli belgesine göre; cezaevinde olan bir kişi, 155’e yaptığı ihbarda, Uğur’un IŞİD’in etkin olduğu bölgedeyken eşini bırakarak Türkiye’ye canlı bomba olarak geldiğine ilişkin duyum aldığını bildirdi.

Emniyet, bu ihbar doğrultusunda 5 Ağustos 2015 tarihinde Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazıda, Uğur’un ikametinde arama yapmak için izin istedi. Savcılığın talebiyle Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliği, Uğur’un ikametinde 6 Ağustos 2015 tarihinde bir defaya mahsus arama yapılabilmesine izin verildi. Uğur’un, kayıtlı olduğu ikamette bulunmadığı görüldü.

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı, Uğur hakkında yakalama kararı çıkartılması için, 103 insanın hayatını kaybettiği 10 Ekim katliamından bir gün önce, 9 Ekim 2015 tarihinde nöbetçi sulh ceza hakimliğine yazdı. Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliği, Uğur hakkında ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla aynı gün yakalama kararı çıkardı. Uğur, o günden bugüne yakalanamadı. Ancak Uğur’un kardeşleri Mustafa Uğur ve Musa Uğur, 23 Mart 2016 yılında gözaltına alındı.

Hasan Hüseyin, Mustafa ve Musa Uğur kardeşler hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçlamasıyla 31 Mart 2016 tarihinde iddianame hazırlandı. İddianamede, Uğur kardeşler hakkındaki ‘üyelik’ suçlaması anlatılırken Hasan Hüseyin Uğur hakkında sadece terör örgütü üyeliği değil, aynı zamanda ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘adam öldürme’ suçlarından da arama kararı olduğu görüldü.

'ŞEHİTLİK SIRASI BİZDE'

İddianamede, Mustafa ve Musa Uğur’un Suriye’de IŞİD içerisinde faaliyette bulundukları ve Hasan Hüseyin Uğur ile irtibatlarının olduğu kaydedilerek, “Şüpheli Hasan Hüseyin Uğur’un Türkiye sınırları içerisinde canlı bomba veya bomba yüklü araç ile eylem yapacağı, bu kapsamda şüphelilerden Musa Uğur’un kullanmakta olduğu 0530…. numaralı telefon hattına ‘Şehitlik sırası bizde’ mesajı gönderdiği ve keza şüpheli Mustafa Uğur vasıtasıyla bombalı eylemde kullanacağı aracı temin etmeye çalıştığı… anlaşılmıştır” denildi.

Mustafa ve Musa Uğur kardeşlerden ele geçirilen dijital materyallerde ise IŞİD’e ait görseller tespit edildi.

'İNTERNETTEN GELDİĞİ İÇİN TELEFONUMDA KALMIŞ'

Musa Uğur’un, 25 Mart 2016 tarihinde emniyet ifadesinde, IŞİD’i benimsemediğini belirttiği ve dijital materyallerde çıkan fotoğraf ve videolara ilişkin, “Ben, burada bulunan şahısların hiçbirisini tanımıyorum. Bu videoları ben izlemedim, internetten geldiği için telefonumda kalmış” dediği görüldü. Uğur’a, emniyette Hasan Hüseyin Uğur’un attığı “Şehitlik sırası bizde” mesajı da soruldu. Uğur, bu mesaja ilişkin, “Ben böyle bir mesaj gelip gelmediğini hatırlamıyorum” demekle yetindi.

Mustafa Uğur’un ise aynı tarihte alınan emniyet ifadesinde, çatışma bölgelerine gidip gitmediği yönündeki soruya verdiği yanıtı, “Ben, Suriye’deki çatışma bölgelerine hiç gitmedim, gitmenin de doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Suriyeliler buraya geliyor” oldu. Mustafa Uğur, IŞİD’li olmadığını savunurken kardeşi Hasan Hüseyin Uğur’un Suriye’de olduğu süreçte kendisini aradığını ve IŞİD’le ilgili düşüncelerinden dolayı ona kızdığını söyledi.

İLK DURUŞMADA TAHLİYE

Uğur kardeşler hakkında hazırlanan iddianame, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Mustafa ve Musa Uğur’un, 24 Haziran 2016 tarihli ilk duruşmada tahliye edildiği görüldü.

HIRSIZLIKTAN CEZASI VARMIŞ

Dava dosyasına yeni giren belgelerde ayrıca, Hasan Hüseyin Uğur hakkında, 2005 yılında ‘kilitlemek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık’ suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezasının olduğu anlaşıldı.

Uğur hakkında, 10 Ekim dosyasına daha önce de belge girmişti. Gaziantep Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün mahkemeye gönderdiği belgede, Uğur hakkında şu değerlendirme yer almıştı:

“3 adet silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak adam öldürme ve canlı bomba kimliği bulundurma suçlarından arama kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. Çevreden yapılan araştırmada, Hasan Hüseyin Uğur isimli şahsın, halen Irak/Suriye çatışma bölgelerinde bulunduğu ve DAEŞ (IŞİD) terör örgütü içerisinde aktif faaliyet gösterdiği şeklinde bilgilere ulaşılmış, şahsın ilimizde olduğuna dair somut bilgi ve belge elde edilememiş, şahsın yakalanması mümkün olmamış, şahsı yakalamaya yönelik çalışmalar devam ediyor.”

Ayrıca Hasan Hüseyin Uğur’un mal varlığı, 24 Aralık 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararla dondurulmuştu.

NE OLMUŞTU?

Ankara Tren Garı kavşağında, siyasi parti ve emek meslek örgütlerinin çağrısıyla 10 Ekim 2015’te düzenlenen Barış Mitingi’ne IŞİD tarafından çifte canlı bomba saldırısı düzenlenmişti. 69’u olay yerinde olmak üzere toplam 103 kişi ve 2 saldırgan hayatını kaybetmiş ve 500’den fazla kişi de yaralanmıştı.

Saldırıyla ilgili iddianame, 13 Temmuz 2016’da kabul edilmişti. 36 sanıklı iddianamede, saldırı talimatını IŞİD’in Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edilmişti. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtilmişti. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında ‘birden çok kasten öldürme’ suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile ‘kasten öldürmeye teşebbüs etmek’ suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istenmişti.

Katliamla ilgili görülen ana davada karar 3 Ağustos 2018'de çıkmış, sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç, 'anayasal düzeni ihlal' suçundan 1'er, '100 kişiyi kasten öldürme' suçundan da 100'er kez olmak üzere toplam 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmıştı. Ayrıca bu sanıklar, 20'si çocuk olmak üzere 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçundan da ayrı ayrı 10 bin 557'şer yıl hapisle cezalandırılmıştı. Mahkeme, sanıklardan bazılarına da ‘terör örgütü yöneticiliği’ ve ‘terör örgütü üyeliği’ suçlarından ceza vermişti.

Firari sanıklar İlhami Balı, Savaş Yıldız, Edremit Türe, Deniz Büyükçelebi, Yakup Selağzı, Kasım Dere, Nusret Yılmaz, Mustafa Delibaşlar, Walentina Slobodjanjuk, Muhammet Zana Alkan, Ömer Deniz Dündar, Cebrail Kaya, Ahmet Güneş, Kenan Kutval, Bayram Yıldız ve Hasan Hüseyin Uğur'un dosyaları ayrılmış ve bu sanıkların yargılanmasına daha sonra başlanmıştı.