17 Aralık sürecinde TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi olarak da görev yapan CHP 24. Dönem İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, ABD'de devam Halkbank davasındaki 'tehlikeye' dikkat çekti.

Mart ayındaki duruşmada açılacak yeni dosyalarda, Türkiye'den çok sayıda üst düzey görevli ve siyasi bulunduğunu hatırlatan Aksünger “Bu üst düzey isimleri, eğer bu dava devam ederse Avrupa'ya adımını attıklarında yakalamak için mutlaka operasyonlar yaparlar Ama hangi boyuta gider onu bilmiyorum.” diye konuştu. 

İşte Aksünger’in çok konuşulacak açıklamaları...

 

 

17 ARALIK’IN 1990’LARA KADAR UZANAN HİKAYESİ...

*Toplum aslında bunun ne olduğunu doğru dürüst bilmiyor. Konuyu bir darbe girişimi meselesine getirdiklerinde bu tür konuların hepsini arka planda neredeyse sildiler. 

EDİRNE’DE YAKALANAN UYUŞTURUCU YÜKLÜ TIR

*Ancak 2007'de Edirne'de bir tır yakalanıyor. Tırda 210 kilo uyuşturucu var. Aslında bu da ihbarla yapılan bir şey. Tırı, Edirne KOM takip ediyor: 3-5 ay. Türk sahipleri ve tır hikayesi ve orada yakalanan kişinin, İstanbul Kapalıçarşı'da DURAK döviz ve dövizcilerin olduğu bir yerde birine ait olduğu ortaya çıkıyor. 

*Bu kişilerin ortaklıkları; Habbaniler, Aslanlar; orijini Kilis olan insanların. 

*Zarrab'ın İranlı olduğuna bakmayın, 90'lı yıllardan beri Kilis'te kaçakçılık işleriyle uğraştıklarını  daha önceki dosyalarından gördük zaten.  Sonra bakılıyor ki bu Zarrab'ın olduğu döviz bürolarının aracından yapılan bir iş. 2007'de uyuşturucu kaçakçılığıyla başlayan bir iş. Sonra 2010 İstanbul'a devredilen bir hikaye bu. 

KARA PARA AKLAMA, UYUŞTURUCU…

*İstanbul KOM'a devredilen bu olayda, bunların transfer ettikleri paralar incelenince boyutlarının çok üzerinde büyük paralar olduğu görülüyor. Bu da hem kara para aklama hem uyuşturucu kaçırma ve operasyondan başlıyor. Hikayenin temeli aslında bu.

*17-25 Aralık'ın temelini oluşturan hikayenin başlangıcı uyuşturucu kaçakçılığı; mesele buradan çıkıyor.

MUAMMER GÜLER DETAYI

*Ama daha ilginç bir şey söyleyeyim. Kaçakçılığın yoğun olduğu Kilis'te 1990'larda; ilçe olan Kilis'in kaymakamı Muammer Güler. 

*Kilis'teki kaçakçılık olaylarının sırası da eğer SHP döneminin Kilis Belediye Başkanı Ekrem Çetin'le ilgili bazı insanlar bazı taleplerde bulunuyor. Talepte bulunan kaçakçılar, depo istiyor; bir çay bahçesi aslında istedikleri ama depoda başka şeyler yapmaya çalışıyorlar. Belediye başkanı istediklerini vermeyince arada husumet oluşuyor ve 3-4 ay geçtikten sonra lokanta önünde suikast saldırısında bulunuyorlar.

 

KİLİS’TE KAÇIRILAN ÇOCUK…

*Bu bertaraf edildikten sonra bir jandarma kuryesi olduğu düşünülen birisinin çocuğu kaçırılıyor.  Hem jandarmaya muhbirlik yapan hem de uyuşturucu kaçakçılarıyla da çalışan bu kişiyle de aralarında husumet var. Bu çocuk kaçırıldığı sırada İstanbul'da Bahçelievler'de bir ecnebi de kaçırılıyor. Bunları aslında azmeden kişi daha sonra bu altın kaçakçılığı ve Zarrab'ın yaptığı altın işlerinde de adı geçecek olan bir adam. Ki bu azmettirici olarak jandarma dosyalarında onun ismi geçiyor.

BABA ZARRAB DA KAÇIRILIYOR!

*Jandarma operasyon yapıp çocuğu Kilis'te kurtarıyor ve aynı anda İstanbul'daki ecnebi de serbest bırakılıyor. Kilis ile bağlantısı olan Bahçelievler'deki ecnebi Rıza Zarrab'ın babası Hüseyin Zarrab.

*Olaylar öyle yerlere geliyor ki; Afyon'daki patlamalar bu işin içerisinde bir şey ifade ediyor, silah kaçakçılıkları, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama...  Aslında o kadar boyutlu bir konu ki uluslararası bacağı çok yüksek...

“ULUSLARARASI BOYUTU VAR”

*Türkiye'de bu konu 17-25 olarak anılıyor ama geçmişi karanlık hikayelerle dolu ve bunun  ucu uluslararası banka operasyonları da dahil olmak üzere bir sürü yere gidiyor. 

*Daha sonra 17-25 Aralık patladığında, 'cemaatle hesaplaşma, darbe veya montaj dediler. Ancak adli tıp bunların montaj olmadığını söyledi. Adını Halk Bankası olarak geçinen bu davanın temelindeki hikaye, aslında Amerika'da yürüyen hikaye şu: Türkiye'de bunu akladıklarını zannediyorlardı. Ben basında da bunları çok anlattım. Burada 'bunları akladığınızı düşünüyorsunuz ama uluslararası boyutları çok olan bu konu yarın Türkiye'nin başına bela olacak'. 

*Çünkü içerideki rüşvet konuları; üç bakanın olayı başka; Bakan Erdoğan Bayraktar'ın konusu ise İstanbul Büyükşehir ile ilgili bir konuydu. 

ZARRAB DAVASINDAN HALKBANK DAVASINA UZANAN SÜREÇ

*Bu üç bakanın içinde olduğu Zarrab davasından konudaki uluslararası boyuttan Halk Bankası'na nereden geldi? Bunlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Obama'nın da dahil olduğu İran'ın yumuşatma politikaları gereği İran ambargosu gevşetildi. 'İran'dan doğal gaz ve petrol alabilirsiniz karşılığında para, silah ve silah yapımında mühimmat, kimyasal vermeyeceksiniz', kendi ürettiğiniz malı vereceksiniz'. denildi. 

*Burada Türkiye bu işten nemalanabilirdi; hatta cari açığını gerçekten kapatacak bir şekil olabilirdi. Yani İran'a domates, peynir, zeytin; tekstil sattığınızı düşünürseniz karşılığında petrol alıyorsunuz. Aldığınız rakamlardan ziyade, içerideki katma değer bunun neredeyse yüzde 50'si içeride kalacaktı. 

*Ancak öyle yapılmadı: sanki İran'a bunun karşılığında altın veriliyormuş gibi bir hikaye yaratıldı. İçeride de İran'ın Bank Mellat’ın Halk Bankası'nda bir ofisi oluşturuldu. Para buraya transfer ediliyor, birileri de bunun yüzde 3'ünü komisyon olarak alıyordu. İşte mesele buradan çıktı.

ŞÜPHELİ BANKACILIK HAREKETLERİ…

*Sonra Amerika bankacılık sistemine tabi olduğumuz için, Halk Bankası'nın yaptığı şüpheli işlemlerden dolayı Amerikan hazinesi Türkiye'ye geldi. 

*Hakan Atilla'nın olduğu banka yetkilileriyle görüştükten sonra bu altınla ilgili uyardılar. Uyarı gelince bundan vazgeçtiler. Yukarıdan talimatlarla yapılıyordu. İçinde Zarrab, bakanlar; Halk Bankası Genel Müdürü'nün de olduğu bu operasyonu başka bir hikaye döndürdüler.

“ALTIN İŞİ TRANSİT TİCARETE DÖNDÜ”

*Bu sefer altın işini durdurup transit ticarete döndürdüler. Dubai'de bir şirketi var göstererek Türkiye'de bu şirketten mal alarak transit ticareti İran'a göndereceklerdi.

*Aldıkları mal da buğdaydı. Dubai'de bu kadar buğday mümkün değil ama Zarrab'ın gemilerine Dubai'deki gümrük görevlilerini polis yetkililerini Türkiye'ye getirdiler ve buradaki otellerde ağırladılar.

*Dubai Gümrüğü'nün boş faturalarının mühürlerini aldılar. Nur Osmaniye'de bunlarla birlikte sahte faturalar yaptılar. 5 bin grostonluk gemilere 120 bin ton buğday yüklenmiş gibi Halk Bankası'na verdiler. Hiç gümrük yüzü görmemiş olan hikayelerdir bunlar. Ve Halk Bankası bunun karşılığında para transfer etti. 

ZARRAB KAÇTIKTAN SONRA…

*ABD’de Zarrab gidip kaçtıktan sonra, Halk Bankası'nın, Amerikan bankacılık sisteminin delmesi üzerinden yapılan bir konu, İran ambargosu delmek üzerinden yapılan bir konu ve diğer bir konu çıktı ki Mart ayında bu yine ortaya çıkacak: Kara para aklama ve uyuşturucu... 

*Şimdi bunların hepsi Zarrab itirafçı olduktan sonra ABD'de başka bir boyut kazandı.

*Ancak önceden Trump bunları engellemek için elinden geleni yapmaya çalıştı. Çünkü bu bir şantaj davasıydı; uyuşturucu kaçakçısı bir adam vardı; rüşvetler vardı, paralar transferleri vardı, komisyonlar vardı...

“SADECE İRAN DEĞİL…”

*Bu sadece İran'dan ilgili değil, Rusya para transferleri, başka yerlere para götürmeler vardı.

*Trump bunları engellemek için 2019 sonunda Bharara'yı görevden almaya çalıştı. 

TEMİZ TOPLUM PLATFORMU’NUN HAMLESİ

*Sonrasında 200'e yakın gazeteci, araştırmacı ve siyasetçinin yer aldığı Temiz Toplum Platformu denilen ABD, İngiltere; Avrupa ve dünyanın her yerindeki gazetecilerin içinde olduğu ve belli sivil toplum örgütü temsilcilerinin olduğu 200 kişilik bir ekip, dünyada 19-20 ülkedeki uyuşturucu ve kara para meselesi üzerine ciddi bir şekilde araştırmaya girişti.

*Bunlardan biri de Türkiye'de Halk Bankası ve Zarrab davaları da buna dahil oldu. Bunlar ABD'deki bilgi edinme yasasına dayandırılarak Amerikan FİNSEN 750 bin evrak aldılar. 

*Bu 750 bin evrakın içinde,o dönemin gizli olmuş evraklar da vardı. 2019'da başlatılan bu uygulama 2020'nin ortalarından itibaren de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. 

TÜRKİYE’DE YAPILAN GÖRÜŞMELER…

*Bu arada Türkiye'deki kişilerle de görüştüler: Yüzlerce kişiyle görüştü, tanıklar dinlenildi, belgeler yeniden gözden geçirildi; rüşvetlerin hikayeleri anlatıldı. Son zamanlarda Berat Albayrak'ın da adının geçtiği 800 milyon dolarlık bir rüşvet meselesi üzerinden gitti.

“BIDEN’I AŞAN BİR KONU HALİNE GELDİ”

*Bu artık Biden'ın gelmesi meselesinden çıkmış bir hikaye: 'ABD her zaman bunu şantaj olarak kullanabilir mi?' diyenlere 'Trump ne kadar kullanacaksa Biden da o kadar kullanır' diyebilirdim.

*Bu 200 gazetecinin ve uluslararası kuruluşun da içerisinde olduğu yapının yapacağı baskı ABD'nin üzerinde büyük bir travma yaratacaktır.

“ÇOK CAN YAKACAK İÇİ PİSLİK DOLU BİR HİKAYE”

*19-20 ülkenin içinde para transferleri yapan bankalar (buna Türkiye'de bazı bankalar da dahil; daha önce Berat Albayrak'ın da başında olduğu bankanın da bu işin içerisinde olduğu söyleniyor), bunların ABD'deki bankaları, bu işlere bulaşmış olan siyasiler, iş adamları Mart'ta başlayacak olan davada hiçbir zaman Amerikan Devleti'nin güdümünde kalmamak üzere yeniden açılacak. Çok can yakacak; içi pislik dolu bir hikayedir

“HAKAN ATİLLA EMİR ERİYDİ”

*Hakan Atilla'nın 'emir eri' olduğunu düşünüyorum. Onun konuyla direk bağlantısı yok, rüşvet alan biri değil. Bu aklı veren Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan'dı. O da Zarrab'la birlikte yapıyorlardı. O da yukarıda bakanlarla konuşuyordu.

*Hakan Atilla'nın ABD'ye giderken 'ne olacağı' konusunda bilgisi yoktu. Ancak yürütülen bir hikaye vardı: FBI yakaladı.

*Hakan Atilla'nın avukatlarının, ABD'deyken verdikleri bir savunmayı dinlemiştim. Orada avukatlar, ''Bu olay o olmuştur ama Hakan Atilla masumdur'' dedi. Neden? 'Çünkü emir eridir' dedi. 

“HENÜZ AÇILMAYAN 30-40 DOSYA”

*Bu davanın içerisinde 2016'dan beri savcılığın koyduğu daha 580'ler civarında dosya vardı. Bunlardan hala açılmayan 30-40 tane dosya var. İçerisinde farklı şeyler ve isimler olduğu söyleniyor.

*Aslında Türkiye'de belki yeri yerinden oynatacak belgeleri ben anlattım ama pek kale alınmadı.

“TÜRKİYE ZARRAB İÇİN NELER YAPTI…”

*Türkiye, Zarrab'ı kurtarmak için neler yaptı: Biden'ın basın danışmanlarının servis ettiği ve Washington Post, New York Times'ın yazdığı 'Erdoğan'ın Biden'ı ziyaretinde 1-1,5 saat görüşmesinde tamamen Zarrab'ı istediği' hikayesi var. 

*Fethullah Gülen'i istemiyor, Zarrab'ı istiyor. Ukrayna'ya gidiyor, yeni Zarrab gibi görünen davadaki adamı istiyor. MİT tırları meselesinde tırların sahibi olduğu iddia edilen ve eski özel harekatçı, binbaşıyı istiyor. Niye? Adam itirafçı oluyor. Ve Ukrayna'ya 200 milyon para veriyor.

“BİR SÜRÜ ÜST DÜZEY İSİM VAR”

*Acaba açılacak yeni hikayeler içerisinde bir sürü üst düzey siyasetçi olacağı kesin. Bunların değil ABD'ye, Avrupa'nın hiçbir yerine girme imkanları olmaz.

*Eğer bu dava devam ederse Avrupa'da adımını dışarı çıkarttıklarında yakalamak için mutlaka operasyonlar yaparlar ama hangi boyuta gider onu bilmiyorum.  Bakın çok basit bir örnek söylüyorum: Zafer Çağlayan, ABD'deki savcılık dosyalarında 'firari sanık' olarak geçiyor.

“TÜRKİYE AKIL TUTULMASI YAŞIYOR”

*Türkiye bir akıl tutulması ve gerçeklikten uzak bir hikaye yaşıyor. Türkiye'nin aslında Zarrab davası normalde; Türkiye'de devlet olmanın ötesindeki aklın yoksulluğundan ibarettir. Halk Bankası, bir devlet bankası; kaldı ki başka bankalar da çıkacak ama bunların çoğunun yaptırımları çok ağır olabilir. 

“OLAN TÜRKİYE HALKINA OLACAK”

*Yani benim gördüğüm bu davalardan Türkiye için ciddi bir tahribat alacak ama olan Türkiye halkına olacak.

*Yani ne olacak ki? Adamlar, başka şey söyler, cezalar kesilir, maddi şeyler yapılır. Yani hak adalet yerini bulmaz. Sonuçta herkes yaptığıyla kalır. 

*Her tarafta para sayma makineleri, bavullarda paralar çıktı. Sonra faizini iade ettiler sonra adamı da vatan haini ilan ettiler. 

*Ödül verdiniz çıktı, yandaş televizyonlarda 'Ben Türkiye cari açığının yüzde 15'ini kapattım dedi. 

BABEK ZENCANİ’NİN YAKALANMASI

*Türkiye'nin cari açığının kapatılması için gerekli olan para, İran ile yapılacak düzgün bir ticaretten geçiyordu. aslında. Ve İran da parasını istiyor. O yüzden Babek Zencani'yi yakaladılar.

*Tahran Meydanı'nda Babek Zencani'yi vinçle asacaklardı. Sonra '7 milyar dolarlık paralarını getir asmayı bırakalım' tarzında bir hikaye oldu. 

*Şu anda asılacak mı?, asılmayacak mı? bilmiyorum ama asılmadığına göre asılmayacak. Çünkü -demek ki- bir miktar şey anlattı.

İRAN’IN SUÇU YOK!

*Burada İran'la ilgili bir problem yok. Kendince düzgün ticaret yapmaya çalışıyordu. İran'ın burada suçu ne? Burada açgözlü, ahlaksız bir hikaye var ortada. Türkiye insanının parası gitti buralarda.

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN ZORLU SÜREÇ

*Önümüzdeki dönemde (Mart ayında) Türkiye'yi bekleyen zorluk çok. Bu dava başlayacak ama bir taraftan Avrupa Birliği de Biden'ın yerine oturmasını bekliyor. Yaptırımlar konusunda beraber konuşacaklar.

*Büyük ihtimal bu davanın da getireceği konular, bu yaptırımlar içerisinde yer alabilir. Bu Türkiye  açısından sıkıntılı bir şey.