Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu parti genel merkezinde düzenlenen İl Başkanları toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Kanal İstanbul" açıklamasını eleştiren Davutoğlu, referandum çağrısında bulundu. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"NE KADAR BORÇ VAR HİÇ SÖYLEMİYOR"

“Bu Hazine ve Maliye Bakanı göreve geldiğinde Merkez Bankası'nda 102 milyar dolar brüt rezerv vardı. 70 milyar dolar da borç ve yükümlülükler vardı. Yine 32 milyar dolarlık bir net rezerv vardı. Bıraktığında eksi 48 milyar dolar ile bıraktı.

Cumhurbaşkanı haklı, 95 milyar dolar brüt rezerv görünüyor. Peki borçlarınız ne? 140 milyar dolar! Yani öyle bir tüccar ki dışarıya diyor şu kadar ciro yaptım, ben iyi tüccarım ama ne kadar borcu var hiç söylemiyor. Hepsi sorulmak zorundadır. Bütün bu işlemler bir şeffaflığı gerektiriyor, sayın Cumhurbaşkanı çıksın bunları açıklasın ondan sonra damadını savunsun. Bir damadı bakan yapabilmek için bu millete bu bedeli niye ödettiniz sayın Erdoğan?

"SİZ VE DAMADINIZ BUNUN SORUMLUSUDUR"

“Dolar 7 buçuklara çıkmış, faiz oranları yüzde 17 buçuğa çıkmış, kimin eseri bu? Gayrisafi milli hasılayı 700 milyar dolara düşürdünüz, 176 milyar dolar bu millet fakirleşti sayın Erdoğan. Siz ve damadınız bunun sorumlususunuz. Kişi başına düşen milli gelir 11 bin dolardan 8 bin dolara düştü, 3 bin dolar her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı fakirleşti son 4 buçuk yıl içinde. Birisi bunun hesabını vermek zorunda.”

KANAL İSTANBUL

“Şimdi sayın Cumhurbaşkanı bütün kötü uygulamaları, yolsuzlukları, talanları bir kenara koyacak çok daha büyük bir rantın peşinde. Kanal İstanbul'u tekrar gündeme getirdi. Erdoğan Kanal İstanbul'u "inadına yapacağız" dedi. Bir devlet adamına cesaret yakışır samimiyet yakışır, bazen masaya vurmak kararlılık da yakışır, ama inat asla yakışmaz.

İstanbul, bize tarihin en büyük emanetidir. Kanal İstanbul yapılması halinde 25 km’ye 45 km şeklinde bir adaya dönüşecek İstanbul. Bu şekilde ada haline geldiği zaman İstanbul bir tarafta üç köprü diğer tarafta 6 tane kanal üzerinde köprü. Bir düşman güç şu veya bu gerekçe ile 5 sene sonra, 50 sene sonra, 100 sene sonra füzelerle bu 9 köprüyü tahrip ettiğinde ya da bir terörist grup 15 Temmuz’da olduğu gibi bu köprülere suikast yaptığında ya da kontrol altına aldığında ya da bir deprem bu köprüleri yıktığında bu dar koridorda sıkışıp kalacak olan şu an takriben 10 ama zamanla 15 milyonu geçecek olan İstanbulluya lojistiği nasıl sağlayacaksınız. Peki nedir mesele, oradaki arsaların rantı üzerinden yeni zenginlik yaratmaktır. Ya da var olan zenginlere yeni zenginler katmaktır.”

REFERANDUM ÇAĞRISI

“Eğer Cumhurbaşkanı samimiyse buradan iki teklifte bulunuyorum kendisine bir şu anda o bölgedeki 2010’dan bu yana hangi arsa el değişimleri oldu şeffaf bir şekilde paylaşın. İki eğer bunun çok faydalı olacağına inanıyorsanız, gelin siz de halka anlatın biz de anlatalım. İster İstanbul ölçekli ister Türkiye ölçekli bir referandum yapılsın, görelim bakalım boyunuzun ölçüsünü. İnadına diye diye, en yakın arkadaşlarınıza kıydınız, çevrenizden uzaklaştırdınız. Daha evvelsi gün, 'bir geçmişte yanımızda olanlara bakın maalesef şimdi yanımızda olanlara bakın' diye bilinçaltınız konuştu Sayın Cumhurbaşkanı. Kıydınız, AK Parti'nin içindeki ve devlet yönetimindeki bütün temiz ve onurlu insanlara kıydınız. Kıydınız, trol çeteleri ile kıydınız. Damat inadı uğruna Türk ekonomisine kıydınız bari İstanbul’a kıymayın. Gelin referanduma gidelim. Biz de çıkıp anlatalım siz de çıkıp anlatın.”

"ERDOĞAN VE BAHÇELİ ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA KALACAK"

"50'li yıllarda Cezayir konusunda o günkü hükümetin Fransa'nın yanında yer alması nasıl rahmetli Özal'ın özür dilemesini gerektirmişse, onurları varsa sayın Erdoğan, Bahçeli bir gün özür dilemek zorunda kalacaklar bu insanlık faciasına sessizlikleri dolayısıyla. Bilmediğimiz hesaplar var. Erdoğan ve Bahçeli arasında kayıt dışı bir koalisyon var. Ne konuşuluyor, nede anlaştılar, nelerde anlaşmadılar bilinmez. Önce AK Partili ve MHP'li kardeşlerimizin liderlerine sorması gerekiyor, 'Siz ne konuda anlaştınız?' diye. Mesela 17-25 Aralık konusunu açtığımızda neden Sayın Bahçeli küplere binip Sayın Özdağ'a saldırıyı neredeyse meşrulaştıran bir tavır içine girdi? Ne düşünüyorsunuz, 17-25 Aralık'ın yolsuzluk mu yoksa darbe teşebbüsü mü olduğu konusunda anlaştınız mı? Türkiye tek adam yönetimi değil 2,5 adam yönetimine dönüştü. İkisi biliniyor. Buçuk da Uygurlu kardeşlerimizin katliamını meşrulaştıran Perinçek... Perinçek bir televizyon konuşmasında MHP'nin başına geçmeyi düşündüğünü veya şeref duyacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle söylemek gerekirse: Kimler, kimlerle beraber..."