Türkiye’nin gündeminde ekonomik krizin yanı sıra 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri var. Mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığı AKP-MHP cephesinde malumun ilanı oldu. Altılı Masa ise henüz adayını açıklamadı.

“Altılı Masa’da çatlak var mı?”, “İYİ Parti’de masadan kalkmak gibi bir yaklaşım var mı?” sorularını “Hayır” diye yanıtlayan Akşener, “Aday liderler masasından mı olacak” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

'BİZ CUMHUR İTTİFAKI GİBİ DEĞİLİZ'

“Cumhurbaşkanı adayının bu masadan çıkacağını ilk olarak Kılıçdaroğlu dile getirdi. Biz o masada bulunanlar olarak bunu olumlu bulduk. Dolayısıyla karar masadan çıkacak. Yani karar masadan çıkacak. Altılı Masa’yı oluşturan liderlerin o karara katılımını seçmenleri ve sahada gördükleri belirleyecek. Tartışacağız, biz Cumhur İttifakı gibi değiliz. Altılı Masa bir ortak akıl platformu.”

'DERDİM PARLAMENTER SİSTEME DİKKAT ÇEKMEKTİ'

Meral Akşener’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"Cumhurbaşkanı adayı olmayacağımı ifade ettim. Başbakan adayı olacağımı söyledim. 31 Mart’ta CHP ile birlikte seçime gitmek ve teklifin onlardan gelmesi seçmeni tekrar ayaklandırmak içindi. Derdim parlamenter sisteme dikkat çekmekti. Hâlâ tek adaylığa gidilmeli gerektiğini düşünüyorum.

Kazanacak bir aday. Parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğini vurgulayacak bir adam. Devlet tecrübesi olan bir adayımız olacak. Millet İttifakı’nın adayı olacak. Olması gereken bu.

TUNÇ SOYER’İN AÇIKLAMASI

Atatürk’ün sözlerini hüküm cümlesi olarak kurduğu için bu dönemde bizim yarattığımız atmosferi bozuyor. Bunlardan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum. Daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum.

İŞSİZLİK TEPKİSİ

İşsizlik düşmüyor. Artık insanlar o kadar umutsuz ki. İnsanlar iş aramaya devam ediyor. Ama bekar olanlar iş aramaktan vazgeçmiş durumda. Uzun zamandır esnaf geziyorum. Pandemi yoktu. Şu anda işçi sayısı düştü. İşsizlik artıyor. Yanıma bir kadın geldi. Oğlunun ayağında lastik terlikler var. Eşi işten çıkmış. Önceliği çocuğunu okula göndermek. 12 yaşında bir çocuk. ‘Çantalar çok pahalıymış dedi’ babası asgari ücretle çalışıyormuş. 4 yıllık üniversite mezunlarının garsonluk yaptığı bir tabloyla karşı karşıyayız.

EKONOMİ KONUSUNDA HAZIRLIKLIYIZ

Ekonomi manasında çok iyi hazırlıklı bir siyasi partiyiz. Altılı masadaki bütün siyasi partilerin de çok iyi ekonomi programları var.

3 ay evvel 1 yıl içinde yüzde 10 civarına enflasyon düşer diyorduk. Ama bu gidişatla şu anda ancak yüzde 20’ye düşer diyoruz. Biz seçmenimize yalan söylememe, aldatmama kararlılığındayız. Ama güven geldiği andan itibaren, demokrasi geldiği andan itibaren, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlandığı andan itibaren Türkiye’nin güven puanı yükselecektir ve risk puanı düşecektir. Sadece sıcak paradan bahsetmiyorum, Türkiye’ye yatırım yapma anlamında da hem yerli hem yabancı kaynak gelecektir. 3 ay evvel, iktidara gelirsek 1 yıl içinde enflasyon yüzde 10 civarına düşer diyorduk, hasar büyüyor."

ÖĞRETMENLER AĞLATILMAZ

Dünyanın hiçbir yerinde öğretmen ağlatılmaz, öğretmenin itibarsızlaştırılması söz konusu olamaz. 

Yeteri kadar okul açıp öğretmenleri birinci sınıf yetiştireceksiniz. Mezun olduğunda seçim imkanının olduğunu bilecek ve sadece o genç kendini yetiştirmeye gayret edecek. 

KAVGA ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR

Bütün çözümlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Siyaset makul olmak zorunda. Çok kavga üzerinden bedavadan siyaset yapılıyor. Maliyetsiz siyaset yapılıyor. İktidarı siz seçmenler belirlersiniz. "Seni iktidar ettik, bize hizmet et" derler, muhalefete de "sen de eksikleri gedikleri belirleyip çözüm sunacaksın" der. Rekabet böyle olur. 

TAYYİP BEY'İ SANDIKTA İNDİRMEK İSTİYORUZ

Evet Tayyip Bey'i sandıkta indirmek istiyoruz. Siyasi partiler onun için kurulur. Ben daha iyi yapacağım diyerek kurulur. Elbette bu ucube sistemin değiştirilmesi hedefimiz var bizim. Bunu değiştirebilmek için mutlaka cumhurbaşkanlığını almamız lazım. Bunun için rekabet ediyoruz; ama küfür ederek, hakaret ederek etmiyoruz. 

HDP AÇIKLAMASI

Altı siyasi partinin yer aldığı bir masa bu. İktidar sürekli olarak yedinci ayağı olduğunu söylüyor. Bunun üzerinden özellikle İYİ Parti'yi, HDP üzerinden terbiye edilmeye çalışılıyoruz, öte yandan muhalefetin içinde yer aldığını iddia eden kanaat önderleri de HDP'yle aynı yere yan yana getirebilmek için bizi terbiye ediyor. İpin ucunu o derece kaçırıyor ki Kürtlere sövmeye başlıyorlar. HDP'yi bizim başımızda bir terbiye unsuru ve sopa olarak kullanan dili seçmene o kadar yansımış ki, Kürt eşittir PKK'lı diye bir algı alev gibi yayılıyor. AKP'yi bu konuda uyarıyorum. Eğer Güneydoğu'da Kürtler olmasaydı PKK'ya karşı tavır koymasalardı biz neyi konuşuyor olacaktık. Öldürseler ben Kürtleri incitmeyeceğim. Bunu bir oy kaygısıyla da yapmıyorum. Allah şahidimdir oy verilsin verilmesin kaygısıyla yapmıyorum. Birbirine karşı tavrı çok net olan iki parti var, İYİ Parti ve HDP. HDP de bizim olduğumuz yerde olmayacağını ifade ediyor. 

Biz HDP'yle ilgili tutumumuzdan dolayı hemen önümüzde "6 milyon seçmen" diye bir şey çıkıyor. 6 milyon seçmenin her birine saygımız sonsuz. Seçmen istediğine oy verir. Bize düşen saygı duymaktır. Mümkünse o seçmenin oylarından kendimize alabilmektir, mesele bu. 

Tayyip Bey de Sayın Devlet Bahçeli de ikisi de beni davet ettiler. "Senin orada ne işin var, gel buraya" dediler. 'Yerli ve milli' oldum. "Hayır kesinlikle böyle bir şey olamaz" dedim. Bu durumda AKP ve MHP seçmenini tahkir mi etmiş oluyorum. 

İKTİDAR - İMRALI GÖRÜŞÜYOR DUYUMU

Bu dış güçleri ben hiç görmedim, hiç merhabamız olmadı. Sayın Bahçeli'ye tavsiyem bizlerle uğraşmak yerine aldığımız bazı duyumlar var, iktidar partisinin İmralı ile görüşme trafiğini başlattığına dair. 

İktidar ile İmralı'nın görüştüğüne dair bir duyum var. Bahçeli'nin önüne yarın önüne küt diye bir mektup düşer. 31 Mart İstanbul seçimlerinin ikinci turunda olduğu gibi. Ondan sonra bunu nasıl güzelleyeceğim diye zora düşülür. Ortağına dikkat etmesinde fayda var."