Avukatlık Kanunu’na göre 2 yılda bir ekim ayında yapılan baro seçimleri kapsamında ilana çıkan Ankara Barosu, 8-9 Ekim tarihlerinde Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak olağan genel kurul ile sandık başına gidecek.  

Gazete Duvar'da yer alan habere göre, geçmiş dönemdeki başkanları çıkaran Demokratik Sol Avukatlar Grubu (DSA) haziran ayında yaptığı önseçim ile Mustafa Köroğlu’nu aday olarak gösterirken, son seçimlerde oylarını artıran Avukat Hakları Grubu da ekim ayında yapılacak seçime Hakan Gönenç ile girecek. Ankara Barosu Olağan Genel Kurulu öncesinde adaylığını açıklayan bir diğer isim ise Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan Sevinç Kocaoğulları oldu. Şu ana kadar üç ismin adaylık açıklaması yaptığı baroda, seçimlere yakın birkaç adayın daha çıkabileceği konuşulurken, seçimin de bu üç grup arasında geçeceği ifade ediliyor. 


Mustafa Köroğlu

‘EN BÜYÜK SORUN KURUMSAL YAPI VE YÖNETİMSEL ZAFİYETLER’ 

Demokratik Sol Avukatlar Grubu (DSA) adayı Mustafa Köroğlu, 20 yıllık meslek hayatında çeşitli kademelerde her zaman baroya hizmet ettiğini, bundan sonraki süreçte de ‘baro başkanı’ olarak hizmet etmeye devam etmek için aday olduğunu belirtti: “Ben baro kültürünün içinden geliyorum. Kendimi de yıllar içerisinde geliştirdim. Ankara Barosu’nun mevcut halinden kimse razı değildi. Bu yüzden değişsin istediler. Bunun sonucunda da grubumuzun yaptığı ön seçimde birinci olarak çıktık.”  

Ankara Barosu’nun en büyük sorununun kurumsal yapısı ve yönetimsel zafiyetler olduğuna vurgu yapan Köroğlu, “Ankara Barosu’nun ciddi bir şekilde değişmesi gerekiyor. Tamamen ‘koltuk’ üzerine kurgulanmış bir yönetimden ziyade liyakat esas alınmalıdır” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Öncelikle Ankara Barosu’na karşı aidiyetini kaybetmiş avukatların umutlarını ayağa kaldıracağız. Ankara’daki parçalanmış adliye meselesinde baskı unsuru oluşturarak süreci çok yakından takip edeceğiz. En önemli sorunlardan birisi de mesleki işsizlik. Her gün tanımadığım onlarca gençten bu konuya ilişkin mesaj alıyorum. Resmi staj yeri dahi bulunamıyor. Bu konuyla ilgili artık hukuk fakültelerinin açılmaması, mevcut kontenjanların da 50 bin sıralamayla alınması için yaptığımız çalışmaları resmi kurumlar ile paylaşacağız. Hayalimiz 20 yıl sonrasının barosunu yaratmak ve bu noktada mücadele etmek olacak.” 

‘İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ BİZİM GÖREVİMİZ’ 

Türkiye’deki yargı sistemi içerisinde savunmaya özellikle temel hak ve özgürlükler noktasında görevler tanımlandığına dikkat çeken Mustafa Köroğlu’na göre en önemli sorumluk insan hakları ve demokrasi mücadelesi. Ankara Barosu’nun bu noktada da öncü olması gerektiğine inandığını ifade eden Köroğlu, “Hukuka aykırılıkların da karşısında durması gereken bir baro olmamız lazım. Örneğin 2023 yılında yapılacak seçimlerde seçim hukukunu ve güvenliği sağlama noktasında üzerimize düşeni yaparak söz sahibi olmaya devam edeceğiz. Başkent Barosu olarak söylediğimiz sözün bir ağırlığı olmalı ve öncü görevi görmelidir” şeklinde konuştu. 


Hakan Gönenç

‘SADECE AÇIKLAMA YAPAN DEĞİL, EYLEMSEL BİR BARO OLACAĞIZ’ 

Kendini 'Baro siyasetinin şikâyet edilen yüzüyle hiç tanışmamış, temiz bir yüz' olarak niteleyen Avukat Hakları Grubu’nun adayı Hakan Gönenç ise kazanmaları durumunda mesleki sorunların çözümü için somut adımlar atacaklarını kaydetti. Ankara Barosu’nu yönetirken “İşi oluruna bırakmayacağız, kontrol bizde olacak” diyen Gönenç, “Göreve geldiğimiz an yapacağımız ilk iş Ankara’nın tek adliyeye kavuşması için resmi makamlara karşı baskı unsuru oluşturmak olacak. Bizim yönetimimizde olan Ankara Barosu, mesleki sorunların çözümü ve taleplerin gerçekleşmesi noktasında kararlı bir duruş sergileyecek. Aksi halde avukatları sokaklarda göreceksiniz. Sadece açıklama yapan değil, eylemsel bir baro olacağız” ifadelerini kullandı. 

‘İNSAN HAKLARI, TOPLUMSAL DAVALAR, KONUSUNDA SOMUT ADIMLAR ATACAĞIZ’  

Avukat Gönenç, Ankara Barosu yönetimine geldikleri andan itibaren birçok mesleki projeyi de hayata geçireceklerini vurgulayarak, şunları söyledi: “Seçilmemiz durumunda Ankara Barosu’nun son 10 yıllık mali durumu ile ilgili bağımsız bir denetim firması ile anlaşarak analiz yaptırmak istiyoruz. Bu aşamada niyetimiz devr-i sabık yaratmak değil, barodaki mali krizin nedenlerini anlamak olacak. Sonrasında baro başkanının makam aracını satışa çıkaracağız. Buradan elde edilen gelirle CMK’da görev yapan meslektaşlarımız için daha uygun araç alımı yaparak onlara tahsis edeceğiz. Aidat artırma gibi bir talebimiz de olmayacak. Taşıma su ile değirmen dönmez, biz yeni kaynaklar yaratacağız. Avrupa Birliği fonlarına başvurarak, meslektaşlarımızın eğitimlerinde kullanılmak üzere hibeler alacağız. İnsan hakları, toplumsal davalar, konusunda somut adımlar atacağız. Biz yönetim listemizi oluştururken denetleme kurulu üyesi kısmını boş bıraktık. Biz grup olarak denetlenmek istiyoruz. Bu yüzden de Genel Kurul'da bağımsız olarak belirlenecek.” 


Sevinç Kocaoğulları

‘EŞİTLİKÇİ, DEMOKRATİK BİR BARO İNŞA EDECEĞİZ’  

Şu ana kadar adaylığını açıklayan tek kadın olan Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan Sevinç Kocaoğulları ise ‘başkan adayı’nın kadın olmasını önemsediklerini söyledi. Türkiye’deki kadın mücadelesine dikkat çekerek, “Barolarda da söz ve karar hakkımızı kullanmak üzere harekete geçiyoruz” diyen Kocaoğulları şu noktalara dikkat çekti: “Eril bir anlayışla yönetilen Ankara Barosu’nu, tüm diğer baroları ve TBB’yi eşitlikçi şekilde yeniden kurma sözümüzün gereğini yerine getiriyoruz. Ankara Barosu ve diğer barolarımızın genel kurulları adalet, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, savunmaya yönelik saldırılar, mesleğin ve meslek örgütümüzün bağımsızlığı, insan hakları mücadelesi, avukat emeği gibi başlıkların, sorun alanlarının çokça tartışıldığı bir süreçte yapılacak. Köklü bir altüst oluş sürecindeyiz. Baro kurulları, kurul divanları, baro meclisi, hiçbirinde demokratik bir işleyiş yok. Yönetsel süreçlerde bütün meslektaşlarımızın katkısını alacağımız mekanizmaları işleterek, eşitlikçi, demokratik bir baro inşa edeceğiz.” 

‘İŞKENCE VARSA, BUNU İDARE EDEMEZSİNİZ’ 

Ankara Barosu’nun işkence, insan hakları, laiklik, LGBTİ+ hakları gibi konulardaki duruşuna vurgu yapan Kocaoğulları, sözlerine şöyle devam etti: “Avukatlara yönelik şiddet, avukatların ekonomik sorunları gibi konularda yapmadıkları da bir o kadar eleştirilmesi gereken başlıklar. Bu sorunların hepsinde “idare etme” çabası ön plana çıktı. Ama Ankara Emniyeti’nde işkence varsa bu sorunu idare edemezsiniz, maruz bırakılanın kimliğine bakamazsınız. Laiklik savunusunu kısık sesle yapamazsınız. Laiklik mücadelesi bir gün Diyanet olarak, bir başka gün Gülşen’in tutuklanması olarak karşınıza çıkar. Bu sorunları idare edemezsiniz, gücünüzle çözüm için seferber olmanız gerekir. Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak, demokrasi mücadelesini, haklar mücadelesini, eşitlik mücadelesini, emek mücadelesini büyüteceğiz.”