Mamak’ta ziyaret ettiği evdeki bir genç, Ali Babacan’a, “Biz niye bu ülkede kendi hakkımızı savunamıyoruz? Bir protesto olduğunda ‘Sen teröristsin’.  Ben onlara karşı bir şey söylediğim zaman neden terörist oluyorum” diye sordu. Babacan ise şunları söyledi:

“GÜÇ YOZLAŞTIRIR; MUTLAK GÜÇ, MUTLAKA YOZLAŞTIRIR”

“Eleştiriye tahammülleri yok. Bu tür konular, kanundaki yetkiye dayanarak yapılan işler değil. Bizim kanunlara baktığımızda, aslında özgürlükçü kanunlar. Ama fiili durum oluşturuyorlar. Kanunu da hukuku da zorlayarak insanların kendisini ifade etmesinin önüne geçiyorlar. 10 bin gazeteciyi işten kovdurttular. Eleştirel yazıyor ya da televizyonda eleştirilerini söylüyor diye. Gençlerimizin çoğu sosyal medya kullanmaktan çekiniyor. Maalesef ülkeyi yönetenler, çok uzun süre iş başında kalırsa güç zehirlenmesi yaşıyorlar. Uluslararası bir atasözü var. ‘Güç yozlaştırır; mutlak güç, mutlaka yozlaştırır’. Eğer devlet yönetme gücünü çok uzun süre kullanırsan o zaman tahammülün kalmıyor. Eleştiri duymak istemiyorsun.”

“ELEŞTİRİ ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖZGÜRLÜK ALANI”

Gencin “Biz sizi eleştirdiğimizde hiçbir şekilde polis görmeyecek miyiz kapımızda” sorusuna Babacan, “Görmeyeceksiniz. Çünkü biz, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de cumhurbaşkanının yetki süresini bir defa seçilme ve 7 yılla sınırladık. Süresi başlayacak, bitecek ve görevi teslim edecek. Öbür türlü bir daha, bir daha derken olmuyor. O güç zehirlenmesi meydana geliyor ve eleştiriye tahammül kalmıyor. Halbuki demokrasilerde eleştiri çok önemli bir özgürlük alanı. Çünkü hükümet göremeyebilir. Basın ve sivil toplum kuruluşları eleştirecek ki hükümet de yanlışlarından dönsün” cevabını verdi.