DEVA lideri Babacan, partisinin il kongresine katılmak üzere gittiği İzmir'de soruları yanıtladı. Karar gazetesine konuşan Babacan; pazar günü ev sahipliğinde gerçekleşecek liderler zirvesi, geçiş süreci, Rusya-Ukrayna savaşı ve iktidarın seçim kanununda kritik değişiklikler öngören teklifine dair açıklamalarda bulundu. Seçim yasasının son halinin görülmesi gerektiğine dikkat çeken DEVA Partisi lideri, strateji değiştirmeyeceklerini ifade etti.

'YOL HARİTASINI ÇİZECEĞİZ' 

27 Mart'ta gerçekleştirilecek olan ve ev sahipliğini Babacan'ın üstleneceği liderler buluşması hakkında konuşan Babacan "Liderlerle geçiş sürecinin yol haritası, ittifakın ilke ve değerlerini konuşup belirleyeceğiz. Her konuyu ortak çalışmaya hazırız" dedi.

Meclis’te sistemi değiştirecek sayıya ulaşılamazsa dekiz alternatif senaryo olduğunu söyleyen Deva lideri, "Tek tek detayları çalışılmalı. Bir şekilde yeni sistem uygulamaya geçirilemese dahi bir süre ‘de fakto’ olarak parlamenter sistemin ruhuna uygun olarak ülkenin yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

SEÇİM YASASI

"Son halini görmek gerek. Meclis’te gece yarısı değiştirebilirler. Kendi tuzaklarına önce MHP sonra AK Parti düşecek. Biz yükselişteyiz, iktidar düşüşte. Stratejimiz değişmez"

DEVA lideri Babacan, Peki yol haritasında muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa ama Meclis’te sistemi değiştirecek sayıya ulaşamazsa bu beş yılın nasıl geçirileceği senaryosuyla ilgili de bir hazırlık olacak mı sorusuna,

"Sekiz kombinasyon, sekiz alternatif senaryo var. Yol haritasında belki sekiz alternatif olmayabilir ama sekiz alternatif çıkabilir karşımızda seçimlerle. Onların tek tek detaylarının çalışılması lazım. Biz detaylarını çalışıyoruz. Ama bu çalışmalara diğer partilerle ortaklaşarak devam etmek istiyoruz. Müzakereye alan bırakmamız gerekir. Ben bu alternatifler için çalışma yapılmasını bir senedir söylüyorum. Bu senaryo üzerinde durmak belki siyasal iletişim açısından doğru olmayabilir. Ama işin özü şu; Parlamenter Sistem’e geçiş “de jüre” de olabilir, “de fakto” da olabilir. De jure geçiş derken Meclis’te oylanması ya da referanduma sunulmasını kastediyorum. Birinde 400 diğerinde 360 milletvekili gerekiyor. Ama bir şekilde yeni sistem uygulamaya geçirilemese dahi bir süre “de fakto” olarak parlamenter sistemin ruhuna uygun olarak ülkenin yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Madem hep beraber altına imza attık, çok iyi dedik, “o şimdi beklesin biz şimdi mevcut sisteme göre yürüyelim arkadaş” dememek lazım" yanıtıtı verdi.

'SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL'

Şöyle bir atmosfer oluştu Rusya’nın Ukrayna işgaliyle. Dünyanın bu şartlarında Türkiye’nin de güçlü bir liderliğe ihtiyacı var. Bunun da iktidarın elini güçlendireceği söyleniyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

"2018’den bu yana her şey kötüye gidiyor. Bu sistem hukukta adalette ekonomide olumlu sonuçlar üretseydi bunun sürdürülebilirliği iddia edilebilirdi. Ama bu anlayışın ortaya koyduğu hiçbir şey yok.

Savaş şartlarının bunu değiştireceğiyle ilgili iddialar var"

Babacan'ın açıklamalarının devamı şu şekilde:

"Ama çıkaranın da otoriter bir lider olduğunu anlatmamız gerekiyor. Süresini çoktan aşmış, normalde iki dönem sınırı vardı, süresini sonra neredeyse sınırsız yapmış bir lider. Muhtemelen Rusya’daki devlet kurumlarının analizleri dışında bir kişinin bastırmasıyla çıkan bir savaş olduğunu da görmemiz lazım. Canlı yayında o Güvenlik Konseyi toplantısını izletti. Devletin istihbaratının başındaki kişiyi orda paspas etti. Kendi istediğini söyletene kadar üzerine gitti, adam kekeme oldu konuşamadı. Bu ne demek? Ben anlamam devlet kurumlarının analizlerini . Aklıma koyduğumu yapacağım, siz bunun gereğini yapın diyor. Bu görev süresinin uzamasıyla ilgili. Putin iki dönemin sonunda bıraksaydı, muhtemelen bu savaş çıkmazdı. Dolayısıyla savaşın sebebinin de otoriter eğilimler olduğunu görmemiz gerekir. Yoksa Rusya’da uluslararası hukukçular vardır. Liyakat konusu Rusya’da ileridir. O liyakatlı insanlara yanlış işler yaptırmak ancak baskıyla, otoriter düzenle oluyor.

Kolay bir süreç olmayacak. 20 yıllık bir iktidar var. Alışkanlıkları var insanların. oluşmuş. O alışkanlıkların değişmesi kolay olmayacak, insanların yeni bir iktidarı denemeye hazır noktaya gelmesi kolay olmayacak. Çok iyi çalışmamız lazım. Günü gelince eğer uygulanmasını istiyorsak politikalar konusundaki siyasi mutabakatlar zeminini mutlaka genişletmemiz lazım. Çok sahibinin olması lazım. Aksi halde gereksiz tartışmalarla zaman geçer. Zaman geçer bakarız elde bir şey yok. Demokrasiyi savunan partiler seçimi kazandığı zaman demokrasinin vatandaşlar için sonuç üretebildiğini de göstermemiz gerekiyor. Yoksa seçimi kazandık ama Türkiye’yi kaybettik, ne anladık bundan. O zaman Erdoğan giden Merdoğan diye başka bir otoriter lider gelir. Halkta başka bir otoriter lider arayışı olur. Memlekete kötülük olur hem de dünyadaki demokrasiyi savunanların umutlarını de kırmış oluruz. Ama Türkiye’de iyi bir başarıyı yakalarsak demokrasinin sonuç verdiğini, ülke için refah ürettiğini, güvenlik sağladığını ispat edersek bu dünyadaki bütün demokratları cesaretlendirecek bir sonuç olur. Bugün bakıyorsunuz popülizmle ilgili, otoriterlikle ilgili ne kadar kitap yazıldıysa Türkiye kapağında. Üç dört ülkeden biri. Örnek ülke. O yüzden seçildikten sonra bunlar yürütemiyorlar, karar alamıyorlar gibi bir şey olmamalı. Biz böyle bir şeyi istemeyiz. Onun için hazırlanıyoruz. Yoksa siyasette konuşmaktan kolay bir şey yok.

Tansu Çiller bile koalisyonların ne kadar kötü olduğunu anlatmaya başladı.

Siyasi koalisyonlarla ülkeyi nasıl batırdık. 5 Nisan kararlarıyla ülkeyi nasıl rezil ettik anlatsa iyi olur tabii.

Muhalefet blokunun cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin geçiş sürecini yönetecek, ittifak dengelerini gözetecek, yetkilerini kullanmayacak, demokrat davranacak, bu yetkileri alıp gitmeyecek profilde biri olması gerekiyor deniyor. Ama aynı Cumhurbaşkanı’nın önce yağması gereken bir iş var: Seçimi kazanmak. Seçimi kazanacak Cumhurbaşkanı’nın da Erdoğan’la yarışabilecek, iddialı, güçlü bir profil olması gerektiği söyleniyor. Bu iki profil arasında bir çelişki görüyor musunuz?

Cumhurbaşkanı profilinden önce ne yapılması gerektiğinin çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Önce ne yapılması gerektiğini çalışmak, sonra kimin yapacağını belirlemek gerek. Cumhurbaşkanı adaylarını konuşmuyoruz partide Ama bizim tercihimiz seçime ittifakla giren partilerin ortak adayı olması.
Altına imza atması lazım

O ortak adayın partilerin mutabık kaldığı bütün belgelerin altına imza atması gerektiğine inanıyoruz. Seçimlerden önce altı partinin mutabık kaldığı çerçeve neyse onun altına imza atması lazım, siyasi taahhüte girmesi lazım ancak ondan sonra ortak aday olabilir. Bunu çok önemli görüyoruz.

Bugün Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’yi izlediniz mi? Bugüne kadar enflasyonla nasıl mücadele ettiysek bunu da çözeriz dedi.

Bugüne kadar çözdüğü bir şey mi var. Tayyip beyin akıllıca bir iş yaptığını düşünüyorum. Bütün dikkatleri üzerine toplayacak, konuşulacak bir ismi buldu diye düşünüyorum"