MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde;

*Geçmişin fezlekesini hazırlayıp geleceğin ihtiyaç, irade ve isteklerine hizmet; sorumluluk duygusu kökleşmiş, zaman/mekan ilişkisini kavramış, bunu da bir karar haline dönüştürmeyi başarmış ehil insanların muvaffakiyetidir. Nadide ve nafiz bir duruş böyle tecelli edecektir.

*Yatağına kırgın akan ırmaklar gibi; dününe, diyanetine ve milli dileklerine kapalı duranların özü yalan, sözü yavan, tözü talandır. 

*Bunların hizmetkarlığı fikre değil fitneyedir. Vücuda giren virüs nasıl damarda geziyorsa fitnenin de yayılması bu sayede mümkün olmaktadır.

*Cenab-ı Allah buyuruyor ki: “Fitne çıkartmak, adam öldürmekten daha kötüdür.” Nitekim dinimize göre fitne haramdır. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed inananlara şöyle seslenmektedir: “Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin.” Hüküm açıktır, fitne ayak altındadır.

*Boğaziçi Üniversitesi’nde fitne sahne aldı. Zillet partileriyle terör elebaşları bu fitneyi körükledi. 

*Türkiye’nin önü kesilmek istendi. Gençlerimiz öğrenci görünümlü teröristlerce istismar edildi. Huzurumuz kaçsın, birliğimiz kırılsın diye beklediler. Ve boşa beklediler!

*Ayrıca terör örgütleri fitnenin çıbanbaşıdır. Hain ve hunhar eylemler fitnenin ana yakıtıdır. PKK’yı telaffuzdan imtina edenler, ortaya karışık açıklamalarla günü kurtarmanın telaşında olanlar fitnenin reklam yüzleri, ihanetin vitrin süsleridir. Acıklı gerçek maalesef budur.

*Gara katliamında sorumlu arıyorlar. Ya devleti ya da Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar. Terörist Demirtaş’ın şifreli mesajlarla ve dolaylı anlatımlarla devleti suçlamasına çıt çıkarmıyorlar. Bilakis “Bak gördünüz mü, PKK’yı kınadı” diyebilecek kadar fitneye fişeklik yapıyorlar.

KILIÇDAROĞLU'NA SERT SÖZLER

* CHP Genel Başkanı, PKK’nın reklamını yapmamak için adını anmamış! Bu garip ve garabet beyana kanacak çocuk, gülecek karga bile bulunamaz. Kılıçdaroğlu, PKK’nın yayın organları tarafından hazırlanmış sözde haber jeneriklerinde bırakanız reklamı, yıldız gibi parlıyor.

FOTO:ANKA - Bahçeli, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ı hedef aldı...

*Anlaşılan HDP, CHP’ye yuva yapmış, PKK’nın kanlı demirbaş listesine kaydetmiştir. İP de uydulaşmış, HDP-PKK yörüngesinde dönüp durmaya başlamıştır. Kaldı ki ülkesine ve milletine bu kadar yabancılaşan partilerin durumu başkaca izah ve ifade edilemez.

*Türkiye’de bunlar oluyorken, PKK’yı sözde kara gücü gibi kullanan, himayesinde tutan ABD’nin “eğer”li açıklamaları, teröristlere silah ve eğitim desteği vermesi iki ülke arasındaki nazik ilişkilere saplanmış zehirli bir mızrak gibidir. Sorun yalnızca bu kadar da değildir…

*Son günlerde Demokrat Parti’ye yakınlığı ile bilinen, küresel bir düşünce kuruluşu olmayı amaçlayan Brooking Enstitüsü’nde peş peşe Türkiye-ABD ilişkilerini merkezine alan raporlar yayımlandı. Bu raporların zamanlaması son derece manidardır.

*Özellikle geçtiğimiz ay sonunda Galip Dalay ve bu ay içinde de Nicholas Danforth tarafından yazılan makale veya raporlar dikkatle takip ve analiz edilmelidir.

*Bunlardan birisi ABD-Türkiye ilişkileri uzun süre kriz içinde kalacak derken, diğeri işbirliği ve kısıtlama arasında yeni bir Türkiye için yeni ABD politikaları önermektedir.

*Türkiye’nin batı ile bağlarının yeniden kurulmasının yeni bir hükümete kalacağı iddiası seslendirilmiştir. Sözde siyasi mahkumların serbest bırakılmasının, Türkiye-ABD ilişkilerinde iyileşme yaşanması için önşart olduğu vurgulanmıştır. Yani tehdit ve dayatma diz boyudur.

BROOKING ENSTİTÜSÜ'NÜN RAPORUNU HATIRLATTI

*CHP’nin Brooking Enstitüsü’yle irtibatı, Derviş-Kılıçdaroğlu bağlantıları, dahası CHP’nin ABD’nin yeni hükümetine düşünce kuruluşları vasıtasıyla muhbirlik yapıp yapmadığı milli vicdan tarafından sorgulanmaktadır. Yazılan karanlık senaryonun iç yüzü aydınlanmaya başlamıştır.

KEMAL DERVİŞ VURGUSU

*Derviş’in yeni bir fitne düzeneğinin asal unsurlarından birisi olduğu vehim değil, vaki bir gerçektir. CHP’de iki Kemal vardır. Acaba diyorum, mesela Faik Öztrak, hangi Kemal’i lideri olarak kabullenmektedir? ABD’deki Kemal’in CHP’deki ajanı ve taşeronu Öztrak mıdır?

*Biz oyunu görüyoruz. Cumhur İttifakı’nın tarihi varlığının çok güçlü şekilde devamına inanıyoruz. Zalimlere karşı biriz, emperyalizme karşı tek yüreğiz. Biz Türkiye’yiz, Türk milletiyiz. Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz.

*19 Şubat 2001 tarihli MGK Toplantısı’ndan sonra baş gösteren siyasal ve ekonomik sorunlar tekrar etmeyecektir. Merhum İsmail Cem’le yola çıkıp, sonra onu ilk durakta satan, Türkiye’yi karıştırıp ardından da kaçan Derviş’in maskesi çoktan düşmüştür.

*Küresel güçlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır, Türk milletinin yapacakları görülecektir. Eğilmez başımızla, teslim olmaz irademizle, milli şuurumuzla, muazzam dayanışmamızla Emperyalizm’i ve fitne komiserlerini her cephede karşılamaya sonuna kadar hazırız.

KEMAL DERVİŞ KİMDİR?

Babası Türk, annesi Alman'dır. İngiltere'de Londra Ekonomi Okulundan ekonomi alanında lisans ve lisansüstü derecelerini aldıktan sonra ABD'nin Princeton Üniversitesi'nde doktorasını yaptı.

1973-77 yılları arasında ODTÜ ve Princeton Üniversitesi'nde ekonomi alanında ders verdikten sonra, 1977'de Dünya Bankası'na girdi. Bu kurumda 1996 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu başkan yardımcılığına yükseldi.

Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan iki mali krizin ardından Türkiye'ye davet edildi. 

22 yıldır sürdürdüğü Dünya Bankası'ndaki görevinden ayrılarak 13 Mart 2001 tarihinde Bülent Ecevit Hükümeti'nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi. 

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri yürüterek mali krizin asgari hasarla atlatılmasını sağladı. 

Türk finans sisteminin radikal bir şekilde yeniden yapılanmasını sağlayan Güçlü Ekonomi Programı'nı hazırladı. 2002 Ağustos ayında başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüş ayrılığına düşerek görevinden istifa etti. 

İsmail Cem, Zeki Eker ve Hüsamettin Özkan ile birlikte Yeni Türkiye Partisi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Ancak bu partiye katılmayarak Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili adayı oldu.

3 Kasım 2002 seçimlerinde CHP'den İstanbul milletvekili seçildi. 9 Mayıs 2005 tarihinde milletvekilliğinden istifa ederek Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)[2] Başkanlığı görevine atandı. 2009 yılında bu görevi Yeni Zelenda'nın eski başbakanı Helen Clark'a devretti.

En son Mart 2005'te Center for Global Development iş birliği ile For a Better Globalism (Daha iyi bir Küreselleşme) adlı kitabını yayınladı. 

Ayrıca Derviş'in Jaime De Melo ile ortaklaşa yayınladığı General Equilibrium Models for Development Policy (Kalkınma için Genel Denge Modelleri) adlı kitabı, 80'li yıllarda üniversitelerde okutulan yaygın bir ders kitabı oldu. 

Hâlen ikinci eşi olan Amerikalı Catherine Derviş ile evli olup, 2006 yılında yayımlanan "Recovery from the Crisis and Contemporary Social Democracy" (Krizden kurtulma ve çağdaş sosyal demokrasi) adlı kitabın yazarıdır. Mayıs 2008 tarihinde Financial Times’a yaptığı açıklamada Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerde enflasyon tsunamisi yaşanacağını ve son bir yıldan kısa sürede bu ülkelerde halkın %25 daha fakirleştiğini belirtti.

Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu üyeliği görevini de yürütmektedir.