MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"Türkiye sınavsız üniversiteye geçişi başarabilecek üniversite zenginliğine ve yeterliliğine sahiptir" diyen Bahçeli, "Evlatlarımızın hayatını iki günlük bir sınava mahkum etmenin adil bir yanı yoktur. Yürürlükteki sınav sistemi yeniden ele alınmalı. Üniversite sınavı tamamen kaldırılmalıdır" ifadelerini kullandı.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

"Geride bıraktığımız hafta sonu sayıları 2,5 milyona ulaşan kardeşimizin gelecekleri için ter döktüğü TYT üç etap halinde gerçekleşmiştir. Dileğin gençlerin dilediği üniversitelere girmesidir. Yükseköğrenim kurumları sınavından arzulanan sonucu alamamak da dünyanın sonu değildir. Üniversite sınavıyla hayatın asıl ve zorlu taraflarını anlamak, kavramak hiç kuşku yok ki yanlıştır. Evladımızın hayatlarını 2 günlük sınava mahkum etmenin adil yanı bize göre yoktur. Yürürlükteki sınav sistemi yeni baştan ele alınmalı, okul öncesi ile eğitim-öğretim modeliyle üniversite eğitimi sınavsız olmalı.

Çoktan seçmeli test sorularıyla Türk gençliğinin karakter ve kabiliyetini değerlendiremeyiz. İlk öğretim ve orta öğretimde, uygulanacak müfredat ile orta öğretim başarısını, olgunlaşma sınavını esas alan, fırsat eşitliğini gözeten sınavsız geçiş sistemi uygulanmalıdır. Gençlerimizi sınavdan sınava sokarak geleceğin kilitlerini açamayız.

Üniversite sınavlarına neşter vurma zamanı gelmiştir. Her önüne gelen Z kuşağından bahsediyor ancak Türk gençliğinin içine düştüğü sınav kuyusundan nasıl çıkacağını konuşmuyor, mesele etmiyor. MHP, Türk gençliğinin sınav maratonlarında eriyip gitmesine razı olmamıştır. Bu düşüncemiz yeni değildir. Siyasi muhataplarımıza çağrıdır, gelin bu üniversite sınavlarını kaldıralım, gençlerimizi daha fazla yormayalım. Onların sosyal, ekonomik ve psikolojik sorun yaşamalarına müsaade etmeyelim. 

İlköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki yönlendirme çerçevesinde ve yetenekleri ölçüsünde istedikleri bölümde yükseköğretime kavuşmalarını, üniversite öğrencilerinin ise kendileriyle ilgili kararlara katılmalarını sağlayacak platformlar oluşturulmasını, okul yönetimi, öğretim elemanı ve öğrenci arasındaki diyalogu sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesini hedefliyoruz. 

Eğitim ve öğretimde imkan ve fırsat eşitliği sağlayarak bütün evlatlarımız eğilim ve yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlanmalıdır. Biz gençlerimizin çakmak çakmak parlayan gözlerine baktığımızdaZ kuşağı değil onur, fedakarlık, ahlak, vatanseverlik, çalışkanlık, zeka, akıl, 'Bir Türk dünyaya bedel' sözünün azmini görüyoruz.  

Belki anneleri babaları kadar olmasa da Türk gençliğini çok seviyoruz, hangi fikir ve düşünceyi savunurlarsa savunsunlar alayını bağrımıza basıyoruz. Gençlerimizin hassasiyetleriyle oynayan sorumsuz siyasetçileri görünce de mahvoluyoruz.

Sınavın bir gün öncesinde kurgulanan algı operasyonuyla yalan bir haber servis edilmişti. İddia şuydu, Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tip okuyabilecekti. Niyeti kötü bazı gazeteler ve sosyal medya hesapları bu yalanı körükledi. Bu çarpıtmanın iç yüzünü araştırmaya, doğruluğunu analiz etmeye gerek duymadan aceleyle devreye giren CHP Başkanı, Twitter mesajıyla gençlerimizi galeyana getirmek için fitne tezgahını açtı. Vahim olan şudur ki, YKS'ye bir gün kala gençlerimizi kışkırtmaya niyetlenen Kılıçdaroğlu, yaş tahtaya basmakla kalmadı, kendini rezil etti. TC Hükümeti ile Katar devleti hükümeti arasında, askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel iş birliği anlaşmaları 27 Mayıs tarihinde imzalanmıştı. Bu anlaşma hükümleri dikkate alınıp askeri sağlık alanında iş birliği tesis etmeyi arzu ederek 2 Mart tarihinde imzalanan protokol, kapsamında sadece askeri personelin Türkiye'de eğitim alması kararlaştırılmıştır. Katarlı gençlerin sınavsız tıp okumaları gerçek dışı bir iddiaydı. Bu yalanı haberleştiren bazı haber siteleri ise hemen U dönüşü yapmışlar ve özür dilemişlerdir. Ancak Kılıçdaroğlu'ndan ses seda çıkmamıştır.  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ahlak ve etik kaygısı taşıyorsa, Türk gençliğinden, YKS'ye giren kardeşlerimizden özür dilemek mecburiyetindedir. Gençlerimize ayıp etmiş, yanlış yapmış, vebal altına girmiştir.

Geçen haftaki grup konuşmasında 'Bahçeli'yi muhatap almayı doğru bulmam' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, senin muhataplarını ayrıntısıyla biliyorum, sana da acıyorum. O melun muhataplarının arasında şahsımı almadan da hem rahatsızım hem kaygısızım. Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. Geç bunları sayın Kılıçdaroğlu. 

Kılıçdaroğlu'na açık bir teklif sunuyorum, kendisini her kim tutsak almışsa, kim zincire vurmuşsa korkmasın bize itiraf etsin.  Bunu yapamıyorsa telgraf çeksin ya da bir ulak göndersin. Yardımsa yardım gönderelim, imdat diyorsa elinden tutalım, maruz kaldığı girdaptan çıksın. Borcu varsa ödeyelim, fidye istiyorlarsa karşılayalım, boyundurluktan kurtaralım. Göz göre göre kürek mahkumuna dönüşüyor. Atarı gideri bırak, mertçe bize derdini söyle. Söyle ki sana şifa olalım, kol kanat gerelim. Sığınacak bir liman arıyorsan altı delik takanla Cumhur İttifakı'nın sahillerine yanaşabilirsin, siyasi itirafçı olabilirsin, pişmanlık kanunudan istifade edebilirsin. 

Teröriste terörist, katile de katil deriz. Lafımızı çekmeyiz, sözümüzü esirgemeyiz. Diyemezsek kahramanların yüzüne bakamayız. Herkes sussa bile biz sonuna kadar konuşuruz. Yılanın deliğine sopa yoksa elimizi sokarız. Sonunu hesap ederek vatan ve millet müdafaası yapılamaz. Cansa beklenenden feda olsun bin defa veririz, kansa istenen, damar yollarını kendimiz açarız, yine de sevdamızdan dönmeyiz. 

-Doğruyu söylemeyelim mi, haklıdan yana olmayalım mı? Ey demokrasi bezirganları, ey özgürlük şarlatanları, insan haklarının posasını çıkartan yeminli Türk düşmanları, teröriste terörist diyemediğiniz sürece günahla birliktesiniz, bedduayla anılacaksınız. Susmayacağız, durmayacağız, yılmayacağız. Yerimizde saymacağız, vatan diyeceğiz, bayrak, millet, şehit, devlet diyeceğiz. Milletin hakkını şeref kabul edip başımızın üstünde taşıyacağız. 

Şair ve yazar Sayın Sezai Karakoç'un dediği üzere, 'onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak'. Halbuki biz sussak tarih susmayacak, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak, halbuki vicdan azabından, tarihin azabından, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.