Pehlivan, Cemil Çiçek'in "o dönem dosyaları olanlar Yüce Divan'a gitmeliydi" dediğini aktardı. 

Pehlivan'ın yazısından ilgili bölüm şöyle:

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın açıklamaları gündemi sarstı. 

Nasıl sarsmasın... 

“Şebeklik devri başladı” diyordu. 

“Liyakat, emniyet ve ehliyet kayboldu” diyordu. 

“Dosyamdaki konuşmaları, teknik takipleri kabul ediyorum” diyordu. 

“Reis beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” diyordu. 

Ve 17-25 Aralık döneminin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i “tanık” gibi gösteriyordu. Bayraktar’ın gazeteci Altan Sancar’a yaptığı açıklamadan okuyalım: 

“Dosyamda Cemil Çiçek yalvardı onlara. Çiçek de beni sevmez, Erdoğan’ın adamı olduğum için. Çiçek, ‘Erdoğan dosyasını buna sokmayın, bu ayıptır. Onların dosyası başka, bunun dosyası başka’ dedi. Ama beni de o dosyanın içine soktular.”

Peki, bugün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan Cemil Çiçek bu açıklamalara ne diyordu?

Kendisini aradım ve Bayraktar’ın dediklerine dair görüşlerini sordum. 

Dönemin TBMM Başkanı olarak, Çiçek özetle şunları söyledi: 

“Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialar, diğer üç bakanınkinden ayrıydı. Biri bakanlık, diğer dosyalar ise Rıza Sarraf ile ilgiliydi. O dönem bu farkı konunun muhatabı olan herkese söyledim. Yapılan işlemlerin usule uygun olması için uyarılarımı yaptım. Zira, ayrı önergeler verilmeliydi. 

Ama ben kimseye antipati ya da sempati üzerinden iş yapmam. Hukuk neyi emrediyorsa onu yaptım. Bayraktar ‘benim günahım yok’ demek istemiş. Ama ben kimsenin gerekçesi olmam. 

Bu dosyalar Yüce Divan’a gitmeliydi. Gitseydi ve bir karar çıksaydı, bugün bunlar konuşulmazdı. Yüce Divan’da müspet ya da menfi bir karar çıkacaktı ve daha sağlıklı sonuçlanacaktı. 

Burada bir nokta daha tartışılmalı. O da şu ki: Muhalefetin bile neden aylar sonra, ancak Mart 2014’te soruşturma önergesi verdiğidir.”  

Evet... 

Deneyimli siyasetçi Cemil Çiçek’in tarihe not olarak düştükleri böyle. 

Kuşku yok ki Erdoğan Bayraktar’ın çıkışını önümüzdeki süreçte daha çok tartışacağız.