CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı yaptı. Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“KURDUĞUNUZ KASABA ÜNİVERSİTELERİNDE İŞSİZLİĞİ GECİKTİRMEKTEN BAŞKA NE YAPTINIZ?: 

Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bugün çocuklarımız yatağa aç giriyorsa, en başta ülkeyi yönetenler olmak üzere hiç kimse yatağına rahat girmemelidir, giremez. Ama saraydakiler hiç tınmadan uykularına devam ediyor. Çocuk işçiliği de ülkemizin kanayan yarası. 15-17 yaş arasında, 520 bin çocuğumuz çalıştırılıyor. Bu da TÜİK’in rakamı. Hep diyoruz; ülkemizde çocuklara, gençlere bakılamıyorsa; onlara umut verilemiyorsa, millet geleceğine güvenle bakamaz. Ama saraydakiler milletten o kadar koptular ki; sarayın kibirlisi çıkıyor; ‘biz geldiğimizde, üniversiteye on öğrenciden biri giriyordu, şimdi onda on’ diye şişiniyor. Allah aşkına kurduğunuz kasaba üniversitelerinde işsizliği geciktirmekten başka ne yaptınız? Ailelerimiz evlatlarını bin bir emekle okutuyor; yemiyor yediriyor, giymiyor giydiriyor ama evladı üniversiteden mezun olup iş bulamıyor.

HÜKÜMET, HÜKÜMET DEĞİL SANKİ HER ŞEYİ YUTAN BİR KARA DELİK: 

Ev fiyatları uçmuş, araba fiyatları uçmuş. Bu ülkede yuva kuracak gençler için bir ev de bir araba da almak hayal olmuş. Ama saray ve şürekâsı milleti o kadar unutmuşlar ki atama Ulaştırma Bakanı çıkıyor; ülkemizdeki beyin göçüne bakıp, ‘mühendis ihraç eden ülke haline geldik’ diye övünebiliyor. Hükümet, hükümet değil sanki her şeyi yutan bir kara delik. Ama aydınlık da karanlıktan doğar. Karanlığa çakılan bir kibrit, karanlığı parçalamaya yeter.

KESİLEN ELEKTRİK DE ARTIK AMPULÜN PATLADIĞINI CÜMLE ÂLEME GÖSTERİYOR: 

Genel Başkanımız bunu neden yaptı. Elektriği kesilen ailelerimizin sesini duyurmak, ülkedeki derin yoksulluğun herkes tarafından görülmesi için yaptı. Genel Başkanımız, elektriği kesilen aileleri ziyaret ediyor. Hükümetin karartamaya çalıştığı derin yoksulluk, Genel Başkanımızın bu girişimiyle, ortaya çıkıyor. Adalet Yürüyüşünde atılan her bir adım ülkemizde adalete duyulan susuzluğu nasıl gösterdiyse kesilen elektrik de artık ampulün patladığını cümle âleme ilan ediyor. Ama utancı gidenin kalbi de ölürmüş. Bunlar milletin derdine derman olmaya çalışacaklarına, algıyı yönetmeye çalışıyorlar. Atama Enerji Bakanı ülkeyi aydınlatmaya çalışacağına, on parmağında on kara, saray imalatı yoksulluğa dikkat çeken, ‘bunu çözün’ diyen Genel Başkanımıza sürmeye çalışıyor. Sen bu işleri bırak beyefendi. Bir insan hakkı olan enerjiye erişim hakkını sağlamanın millete elektriğini kesmeden, enerjiyi ucuza vermenin yolunu bulabiliyorsan onu bul. Ama atama bakanlar işi gücü bıraktı, hepsi trollüğe soyundu. Hepsi trol ağzıyla konuşmaya başladı. Tabi; ‘ön teker nereye arka teker de oraya’ demişler.

PARASINI PUL ETMEDE, ŞAMPİYONLUK BİZDEKİ HÜKÜMETTE: 

Pahalılıkla baş edemeyen hükümet, şimdi 500 liralık banknot basacakmış. Bugün en büyük banknotumuz 200 lira. 200 liralık bu banknot, 2009 Ocak ayında tedavüle girdi. O gün 200 liraya aldığımız mal ve hizmeti, bugün almak istesek, cebimizde 1049 lira olmak zorunda. Yani iki 500’lük banknot yetmiyor. Saray mamulü hayat pahalılığı bu halde. Son sekiz ayda, ekonomisi iflas etmiş Arjantin’in Pezosu, dolar karşısında yüzde 14 değer kaybetti. Ukrayna’yı işgal ettiği için, dünyanın yaptırım uyguladığı Rusya’nın rublesi, dolara karşı yüzde 9 değer yitirdi. Aynı dönemde Türk lirası dolar karşısında; yüzde 44 değer kaybetti. Yani ülkesini kötü yönetip, parasını pul etmede şampiyonluk bizdeki hükümette. Ama ekonomiden mesul olan atama Nebati Bakan, ‘Karamsarlar yolumuzdan çekilin, Biz ecdadımız gibi gemileri karadan yürütürüz’ diye hamaset yapıyor. Bunlar iş yapmıyor, sadece algı yönetiyor. Türk lirası eylül başından bu yana, sadece dolara karşı değil, Suudi Arabistan riyaline karşı da yüzde 44 değer kaybetti.

BU İŞ BİLMEZ HÜKÜMET HAZİNEYİ TEFECİLERE TESLİM ETTİ: 

İnsan söylediği şeyle sınanırmış: Sarayın kibirlisi; ‘vatanı satmak nasıl olur biliyor musunuz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur; vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur’ demişti. Soruyoruz; kendi iş bilmezliği yüzünden ülkemizi krizden krize sürükleyen kim? Yüksek faizle, yüksek enflasyonla ülkemizin kaynaklarını heba eden kim? Ülkeyi kötü yöneterek vatanı satan kim? Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verileriyle anlatalım. Recep Tayyip Erdoğan; geçtiğimiz ağustos ayı başında ‘bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil zira faiz oranlarında düşüşe geçiyoruz’ dediğinde, hazinenin ödeyeceği iç borç faizi 699 milyar liraydı. Şimdi bu 1 trilyon 743 milyar lira. İç borç için ödenecek faiz, sekiz ayda 2,5 katına çıktı. Daha da önemlisi, hazinenin tarihinde ilk kez ödenecek faiz, ödenecek borcu aştı. Bu iş bilmez hükümet hazineyi tefecilere teslim etti. Gençlerimizin umudunu çaldı. Çoluğumuzun çocuğumuzun sırtına omuzlarına müthiş bir faiz borcu yükledi. Ama bunlardan sorumlu bakan, hem de iftarda, kendinden geçmiş şekilde, pişkin pişkin hamaset yapıyor. Faiz lobilerine ödenecek parayı, durduk yerde birkaç ayda 1 trilyon lira artıranlar, emekliye bayram öncesinde ‘size 1100 liralık ikramiye bile çok’ dediler. Ramazan’da halkın içine çıkamayan AK Partili milletvekillerinin şimdilerde, ‘etmeyin tutmayın bari emekli ikramiyesine 100-150 lira zam yapın herkese söz verdik’ diye sızlanmaya başladıklarını duyuyoruz. Bugün emekli ikramiyesine 100-150 lira zam nedir? Bu para, artık bir kilo kıyma parası bile değil. Bunlar milletten iyice koptu.

CUMHURİYETİMİZİ GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMA KARARLILIKLARINI BİR KEZ DAHA TEYİT ETTİLER: 

Ülkemize Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirmeye; milletimizi adalete, gerçek demokrasiye kavuşturarak, topyekun kalkınmayı sağlamaya kararlı altı siyasi parti bir araya geldi. Dün Sayın Genel Başkanlar bir kez daha toplandı. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yeniden itibar kazandırma, bu topraklarda Cumhuriyetimizi güçlü bir demokrasiyle taçlandırma kararlılıklarını bir kez daha teyit ettiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı seçilecek Millet İttifakı adayının niteliklerin kamuoyuna açıkladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı; uzlaşmacı, özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimsemiş, liyakat sahibi bir kişi olacak. Yine Anayasa ve yasal mevzuatla ilgili çalışma grubu; Siyasi Ahlak Yasası, Ekonomik ve Sosyal Konseye işlerlik kazandırılması, Merkez Bankası bağımsızlığının teminat altına alınması, uzun vadeli strateji ve planlamadan sorumlu, bir kurumsal yapının oluşturulması konularında yasal hazırlıklara başlayacak. 

ERDOĞAN’IN TEPKİSİZLİĞİ, ABD BAŞKANINA TARİHİMİZİN SİYASETEN İSTİSMARI İÇİN YOL OLDU: 

Dün, ABD Başkanı Joe Biden’ın, tarihi gerçekleri siyasi istismar aracı yapan açıklamasını kınıyoruz. Geçtiğimiz yıl, ABD Başkanı ilk kez bu ifadeyi kullandığında, Recep Tayyip Erdoğan sessiz kalmıştı. Biden’dan bir randevu koparabilmek için, gereken tepkiyi göstermedi. Erdoğan’ın bu tepkisizliği, ABD Başkanına tarihimizin siyaseten istismarı için yol oldu. Bu nedenle bu ağır vebale, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti de ortaktır. Partimizin bu meseleye bakış açısı bellidir. Tarihte nelerin yaşandığına siyasetçiler değil, tarihçiler karar verir. Siyasetçilerin görevi yasayla tarihten husumet çıkarmak değil, geleceği inşa etmektir. Herkes kendi işine baksın. Tarihçi kendi işini, siyasetçi kendi işini yapsın.  

Milletimizin cebini boşaltan bu ucube sisteme bu ucube sisteme son vermek, metal yorgunu AK Parti kadrolarını evlerine yollamak için biz hazırız, milletimiz hazır. Yeni kurumlarla, yeni kurallarla, yeni kadrolarla, ülkemizi aydınlık yarınlara çıkaracağız. Hep birlikte karanlığa elveda, yepyeni bir geleceğe merhaba diyeceğiz.”

"BU KONU SİYASETÇİLERİN DEĞİL TARİHÇİLERİN İŞİDİR"

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

HDP Sözcüsü Ebru Günay’ın HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın verdiği kanun teklifinin reddedilmesi üzerine CHP tarafından yapılan açıklamaya ‘helalleşme’ anımsatması yaparak tepki göstermesinin sorulması üzerine Öztrak, “Bizim helalleşmemiz bölmek için değil birleştirmek içindir, yıkmak için değil yapmak içindir. Bu iddialar ile ilgili partimizin görüşü bellidir. Bizim duruşumuz şudur. Bu konu siyasetçilerin değil tarihçilerin işidir. Siyasetçiler, tarihçilerin işini yapmaya kalkarsa bundan husumetten başka bir şey çıkmaz. Zaman ortak geleceği inşa etme zamanıdır” yanıtı verdi.

"ALTI MASA, TÜRKİYE'NİN ORTAK GELECEĞİNİ YAZMAYA BAŞLAMIŞTIR"

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhafazakar tabana verdiği teminat mesajının karşılık bulmadığını söylediğine ilişkin soru üzerine Öztrak, “Şimdi bu sorudan anladığımız kadarıyla dün akşam altı liderin toplantısı sonrası verilen birlikte yürüme konusundaki kararlılık mesajı, sarayı ve medyasını rahatsız etmiş. Altı partinin bir araya geldiği masa, Türkiye’nin ortak geleceğini yazmaya başlamıştır” dedi.