Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla Meclis'te bir basın toplantısı düzenledi.

Gamze Taşcıer’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"CUMHUR İTTİFAKI’NIN ÖZETİ"

Haklarında koruma ve uzaklaştırma kararı olmasına rağmen kızkardeşlerimiz öldürüldü. Kolluk kuvvetleri ve yargı görevlerini yapmış olsalardı yani İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunu uygulasaydı bu kadın arkadaşlarımız hayattaydı. Görevini yapmayan kolluk güçlerine herhangi bir soruşturma açma ihtiyacı hissetmeyen Bakan, bu ülkede kadınlar her gün öldürülüyorken, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun uygulanmıyorken sorun etmiyor, ama tecavüzcü katilin elindeki üç hilal dövmesi görünüyor diye iki baş müfettiş görevlendiriliyor. Aslında bu olay bile Cumhur İttifakı’nın kadına yönelik bakışının en somut göstergesi, Cumhur İttifakı’nın özetidir.

"KADIN İŞSİZLİĞİ 15, GENÇ KADIN İŞSİZLİĞİ YÜZDE 30"

 Aslında bugün konuşmamı bambaşka şekilde yapacaktım. Meclis’te sadece yüzde 17 kadın temsiliyetinden, bakanların sadece iki oluşundan, sadece tek bir valinin varlığından, yerel yönetimlerde az sayıda kadın olduğundan, büyükelçilerin sadece dörtte birinin kadın olduğundan, milli eğitimden adaletten bürokrasinin tüm kademelerinde kadının adı olmadığından, en büyük şirketlerin çoğunda kadın yöneticilerin çok az sayıda olmasından bahsedecektim. Nüfusun yarısının kadın olmasına rağmen istihdam oranının kadınlarda yüzde 26, erkeklerde yüzde 60 olduğundan ve TÜİK’in her şeyi toz pembe göstermesine rağmen kadın işsizliğinin yüzde 15, genç kadın işsizliğinin yüzde 30’u aştığından bahsedecektim.

"AYŞE TUĞBA BİLEREK İSTEYEREK KORUNMADI"

Ancak ülkemiz öyle bir hale geldi ki kadınlar diğer haklarından önce en temel haklarından olan yaşam hakkı mücadelesine gelmiş durumda. Cumartesi günü Samsun’da bir barbarlıkla karşı karşıya kaldık. Küçücük kızının önünde boşanmak istediği eşini öldürmeye çalışan bir barbarın ve bunun sonucunda mucize eseri hayatta kalan bir kız kardeşimizin yaşadığı olay hepimizi üzdü. Bu olay ne ilk ne son olacak. Mesele bireysel değil, sistematik bir cins kırımı halini aldı. Kadın arkadaşımızın kardeşinin ifadesine göre, öldürülmeye çalışan kadının 9 kez şikayeti bulunmuştu, ama korunmadı. Bu şikayetler sonrası potansiyel katil olarak görülmesi gereken şahıs, etkin bir önleyici tedbir alınmadığı için cinayet girişimi ile karşı karşıya kaldı. Uluslararası sözleşmeler var, kanunlar var, genelgeler var, yönetmelikler var, ama hiçbiri uygulanmıyor. Ayşe Tuğba öldürülmeden önce tam 23 kez suç duyurusunda bulunmuştu ve eşi hakkında 6 aylık uzaklaştırma kararı alınmıştı. Ayşe Tuğba’yı korumadık. Bilerek, isteyerek, bilinçli olarak korunmadı.

"TOPLUMSAL İNFİAL OLUNCA MI AKLINIZA GELECEK"

Şimdi iktidardakiler hafta sonu yaşadığımız kadına yönelik şiddet ile ilgili ‘hukuk gereğini yapacak’ diyorlar. Hukuk sadece kadınlar öldürüldükten sonra mı gereğini yapacak? Sadece toplumsal bir infial olunca mı aklınıza gelecek? Bu zihniyet iktidarda kaldığı sürece kağıt üzerinde dünyanın en iyi kanunlarını en caydırıcı cezalarını verseniz de sistem uygulanmamak üzere inşa edilmiştir. Kimse çıkıp bize ‘bu şahıs en ağır ceza alacak’ demesin. Her gün kadınlar öldürülüyor, şiddete maruz kalıyor. Bir tane barbarın videosu sosyal medyada yayınlandı diye cezalandırılacak olması göstermeliktir. Kadına yönelik şiddet ile ilgili kadınlar, gösteriler yapacak ama biliyoruz ki hepsi yaka paça gözaltına alınacak. Çünkü dert göstermelik…

"SÖZLEŞMEYİ OKUMASINI TAVSİYE EDERİM"

Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili olan kişi ‘şartlar olgunlaşırsa sözleşmeden çıkılabilir’ diyorsa çok önemli bir sorun vardır. ‘Değerlerimizle örtüşmeyen şeyler var’ diyorsa sorun tahmin ettiğimizden daha büyük. Siz bu ülkenin değerlerini ne olarak görüyorsunuz, bilmem… Bu cinayetler sizin değerlerinizle örtüşüyor mu? Bizce sorun zihniyet çünkü sözleşme cinayetlerin önüne geçmek için yazılmış bir metin. Keşke sayın vekil sözleşmeyi okusaydı. Ben bir an önce okumasını tavsiye ederim.