CHP Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunda güncel siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

Toprak raporunda, 2023 seçimleri öncesi Millet İttifakı'nın belirleyeceği Cumhurbaşkanı adayına ilişkin "Vakti geldiğinde ülkeyi aydınlığa ve esenliğe çıkartacak iktidar seçeneği ve ‘cumhurbaşkanı adayı’ açıklandığında herkes sadece susmak, tüm ülkede ve toplumda umutların nasıl hızla yeşerip dal budak saldığını izlemek zorunda kalacak" ifadelerini kullandı.

Sözcü'de yer alan habere göre Toprak'ın sözleri şu şekilde:

HER GÜN YENİ BİR ADAY BULMASI TELAŞI DOĞRULUYOR

“İktidarın, Cumhuriyet’in kurucu önderi Atatürk’ün ismini ve izlerini silme çabaları nafile arayışlardır. 29 Ekim’de emrindeki tüm kurumları yine bu görevde seferber eden iktidarın Anıtkabir’deki resmi törenlere medya sansürü getirmesi, çaresizliğin göstergesidir. Kontrolündeki medya ve biatçı yazarlarıyla her gün CHP’ye yeni bir cumhurbaşkanı adayı bulması, iktidardaki çözülmeyi, kaygı-korku ve iktidarı kaybetme telaşını doğruluyor. Siyaseten söyleyecek yeni sözü kalmayan, kendi kendisinden bile umudunu kesmiş iktidar ittifakı ve medyasının, emrindeki kalemlerin, tüm bu akıl almaz çabaları boşuna. Vakti geldiğinde ülkeyi aydınlığa ve esenliğe çıkartacak iktidar seçeneği ve ‘cumhurbaşkanı adayı’ açıklandığında herkes sadece susmak, tüm ülkede ve toplumda umutların nasıl hızla yeşerip dal budak saldığını izlemek zorunda kalacak.

AKAR’IN MEVKİDAŞI İLE YAPTIĞI MÜZAKELERİN SONUÇ VERMESİ ZOR BİR İHTİMAL

Türkiye’nin F-35 programından 23 Eylül’de resmen çıkarıldığını açıklayan ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, F-16 satışının yaptırım kapsamında olabileceğini açıkladı. Pentagon açıklaması, aslında F-35 programından çıkarılma kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta iken Türkiye’ye bildirildiğini, iktidarın sessiz kalarak F-16 talebini devreye soktuğunu açığa çıkarttı. F-16 alımı güç görünürken Rusya’dan savaş uçağı alımına dönük açıklamalar ise olağanüstü harcamayı gerektirmesi açısından gerçekçi görünmüyor. New York'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyen Biden, F-35 projesinden çıkarılma tebligatını iktidara 23 Eylül’de, New York’ta yapmış. Bu çerçevede Mili Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ABD’li mevkidaşı Lloyd James Austin ile yürüttüğü ilişkilerin ve yaptığı müzakerelerin sonuç vermesi oldukça düşük ve zor bir ihtimal. ABD yönetiminde ve Kongresi’nde, medyasında giderek yaygınlaşan ‘Türkiye aleyhtarı havanın dağıtılması’ ve çözüm yönünde bir sonuç çıkmasını şu aşamada mümkün görmemekteyim.

F-16 ALIMININ SÜRÜNMECEDE OLDUĞU ANLAŞILIYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında Roma’da, G20 zirvesinde bir görüşme gerçekleşti. Görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlenmedi. Beyaz Saray açıklamasından, masadaki sorunların yerini koruduğu, F-16 alımının sürüncemede olduğu anlaşılıyor. Demokratik kurumlar, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü vurgusunun yapılması, Beyaz Saray’dan büyükelçilerin Kavala Bildirisine destek mesajı anlamına geliyor. ABD, iktidarın Kuzey Suriye’de planladığı operasyonlara karşı duruşunu ve Doğu Akdeniz’de Yunan-Rum tezlerinin arkasında yer almayı sürdürüyor. Bu sorunlarda olumlu bir gelişme olmadığı anlaşılıyor. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü başlıklarının hem Beyaz Saray açıklamasında hem de ABD’li yetkililerin beyanatlarında ısrarla dile getirilmesi, iktidarın ‘geri adım attılar’ söyleminin aksine ABD yönetiminin AİHM kararlarının uygulanması ve büyükelçilerin Osman Kavala bildirisine destek mesajı anlamına geliyor.

ENFLASYON RAPORU GERÇEKLERDEN KOPUK, AKIŞ DIŞI TEZLER İÇEREN BOŞ BİR METİN

2021 yılı dördüncü Enflasyon Raporu, gerçeklerden kopuk, iktisadi kuramlara aykırı akıl dışı tezler içeren boş bir metinden ibarettir. Merkez Bankası Başkanı, enflasyon ve kur artışıyla mücadeleden vazgeçildiğini, faiz indirimlerinin süreceğini ilan etti. Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon hedefini 4,3 puan artırarak yüzde 18,4’e yükseltti. Merkez Bankası’nın daha önce açıkladığı enflasyon hedefleriyle aradaki fark ve sapma olağanüstü düzeye çıktı. Enflasyon ve kur artışlarıyla mücadelenin terk edilmesi, TL’nin daha büyük değer ve itibar kaybı yanında, halkın ağır yoksullaşma içine girmesini, peş peşe yapılacak yüksek oranlı zamlarla alım gücünün dibe vurmasını, işletmelerin kapanması ve işsizliğin daha da artmasını beraberinde getirecektir.”