CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, Nişantaşı Üniversitesi’nden Kod 22 ve Kod 29 gerekçe gösterilerek işten çıkarılan öğretim üyelerini ve bazı vakıf üniversitelerinde yaşanan hak gasplarını Meclis gündemine taşıdı. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Özdemir, şöyle dedi:

“Ülkemizde 74 vakıf üniversitesi bulunmakta, toplam öğrenci sayıları da 503 bin, öğretim elemanları ise neredeyse 30 bindir. Vakıf üniversiteleri yükseköğretim sistemimiz içinde önemli bir konuma ve büyüklüğe ulaştı. Ancak bu büyüklüğe rağmen çok az sayıdaki vakıf üniversitesi gerçek anlamda kurumsallaşmasını tamamlayıp nitelikli eğitim verirken, öğretim elemanlarının çalışma ve özlük hakkı koşullarını iyileştirirken çoğu üniversitenin öncelikleri bunlar olmamıştır.

“ÇOĞU VAKIF ÜNİVERSİTESİNİN BU AMACIN VE ANAYASANIN DIŞINA ÇIKARAK ADETA ‘VERGİSİZ TİCARİ FAALİYET’ YAPAN KURULUŞ GÖRÜNÜMÜNDE”

Kimi vakıf üniversitelerinin yetersiz fiziki ve akademik alt yapıları, şeffaf olmayan sermaye ve mali yapıları, ilişkili oldukları sermaye lobileri, statüleri, üretim yapıları, özerklikleri, nitelikli eğitim başta olmak üzere çok temel sorunlar bulunmaktadır. Yasal mevzuatımıza göre vakıf yükseköğretim kurumları kamu tüzel kişiliğine sahiptir. Bu statü ve ayrıcalıklarıyla birçok kamu kaynağından ve avantajlarından yararlanmaktadırlar. Yine Anayasa’ya, Yükseköğretim Kanunu’na ve yönetmeliklere göre kesinlikle kazanç amacı güdemezler. Fakat uygulamaya bakıldığında çoğu vakıf üniversitesinin bu amacın ve Anayasa’nın dışına çıkarak adeta ‘vergisiz ticari faaliyet’ yapan kuruluş görünümünde olduğu dikkat çekmekte. Bu durum YÖK’ün raporlarına da yansımakta ama ne bir denetim ne de bunun sonucu bir yaptırım uygulanmaktadır bu kurumlara. Bakın raporlarda dikkat çeken bu üniversitelerde ciddi düzeyde reklam ve tanıtım harcamalarının yapıldığı, eğitim ve öğretim süreçlerine yönelik yatırımların yetersiz kaldığı, kütüphanede öğrenci başına düşen kitap sayısının düşük olduğu ama öğretim görevlilerinin yasal sınırın altında ücret ödedikleri gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

“ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ PANDEMİ DÖNEMİNDE AKADEMİSYENLERİ KISA ÇALIŞMA STATÜSÜNDE GÖSTERİP TAM ZAMANLI ÇALIŞTIRIP DEVLETTEN VERGİ KAÇIRIRKEN YÖK, MALİYE BAKANLIĞI NEDEN BİR DENETİM YAPMIYOR?”

Aralarında Nişantaşı, Bilgi ve Maltepe gibi bazı vakıf üniversiteleri Meclis olarak Yükseköğretim Kanununa eklediğimiz ‘Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarına unvanlarına göre Devlet üniversitelerinde ödenen ücret tutarından az ücret verilemez’ maddesinin gereğini yerine getirmiyor. Örneğin Nişantaşı Üniversitesinde yasal haklarını almak ve ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi için üniversite yönetimine dilekçe veriyorlar. Bu talebin üzerine üniversite yönetimi 40’a yakın araştırma görevlisi, doktor öğretim üyesini Kod 22 ve Kod 29’u gerekçe göstererek tazminatsız olarak işten çıkarıyor. Hocaların kampüse girmelerine ve ofislerinden kişisel eşyaları almaya dahi izin verilmiyor. Bir itibarsızlaştırma süreci başlıyor.

Akademisyenler ağır çalışma koşullarında iş tanımı olmayan işleri yapmaya, alanları olmayan derslere girmeye zorlanıyor. Bunları yaparken de yemek, servis gibi sosyal haklar sağlanmıyor. Yasal hakları olan ücretlerin altında ücretle çalıştırılıyorlar. Üniversite yönetimi pandemi döneminde akademisyenleri kısa çalışma statüsünde gösterip tam zamanlı çalıştırıp devletten vergi kaçırırken YÖK, Maliye Bakanlığı neden bir denetim yapmıyor? Brüt ve net ücretlerle oynayıp maaşlardan kesintiler yapılıyor. Üniversitede çok hızlı akademisyen sirkülasyonu yaşanmaktadır. Sorunlu istihdam politikaları, mütevelli heyetlerinin oluşumu ve arkalarında hangi güçlerin olduğu konusunda YÖK ve Meclis bu sürece engel olamazsa Nişantaşı Üniversitesi’nde yaşananlar emsal teşkil edecektir. Ancak akademisyenlerin çalışma ve özlük hakları gibi ciddi sorunlar bir yana asli görevi olan bilim üretme ve nitelikli eğitimden hızla uzaklaşmakta bu ve benzeri vakıf üniversiteleri.

“YÖK’E ÇAĞRIDA BULUNUYORUM, NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ’NDEN HUKUKSUZ ŞEKİLDE İŞLERİNDEN ÇIKARILAN AKADEMİSYENLERİN BİR AN ÖNCE İŞLERİNE DÖNMELERİ İÇİN GÖREVİNİ YAPARAK BİR TUTUM ALMALIDIR”

Milli Eğitim Komisyonu olarak sadece bu sorunlu vakıf üniversitelerinin isimlerini değiştirmekle uğraşıyoruz. Vakıf üniversitelerinin statüleri, oluşumu, yönetim yapıları, mütevelli heyetleri, sermaye yapıları, sermaye grupları ile ilişkileri, mali yapılarının şeffaflığı ve akademisyenlerin çalışma koşulları ve özlük hakları ve nitelikli eğitim konusundaki sorunları gündemimize almalıyız. YÖK bu kurumların akademik, idari ve mali yapıları ciddi şekilde denetlemeli ve sonucunda gereği mutlaka yapılmalıdır.  YÖK’e çağrıda bulunuyorum, Nişantaşı Üniversitesinde haksız ve hukuksuz şekilde işlerinden çıkarılan akademisyenlerin bir an önce işlerine dönmeleri için görev ve sorumluluğunu yaparak bir tutum almalıdır.”