Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya 'video' yoluyla katıldı. Demirtaş, yaptığı savunmada, muhalefet partilerinin iktidar partilerini denetleme görevi olduğunu vurguladı. Demirtaş, davanın da 2015'deki iktidarda olan parti ile muhalefet partisi arasındaki bir diyalogdan kaynaklandığını söyledi.

2015'te HDP Eş Genel Başkanı olarak kamuoyu oluşturmak, dikkat çekmek ve hükümet üzerinde basınç yaratmak açısından kendi üslubumu kullandığını anlatan Demirtaş, şunları söyledi:

"O cümleyi (Çocuk katilisiniz) kullandığım tarihte Cizre‘de, Cemile Çağırga 13 yaşında bir çocuk, güvenlik güçlerinin açtığı bir ateş sonucunda öldürülmüş. Sokağa çıkma yasağı olduğu için aile cenazeyi defnedemiyordu. Ailesi, cenazesini defnedebilmek için buzdolabında saklıyor. Aile parlamentoyu, Meclis Grubu'nu arayarak yardım istiyor, ‘Çocuğumuzu gömemiyoruz, sokağa çıkma yasağı var. Kapıdan çıktığımız an polisler ateş ediyor’ diyor. Bunun üzerine başbakan ile iletişime geçtik, ‘İnsani bir durum’ dedik. Bir sonuç alamadık. 58 yaşındaki Taybet İnan, sokak ortasında infaz edilmiş. Onun da cenazesini vermediler. Tam 7 gün sokak ortasında çürümeye terk edildi. Anayasal güvence altında olan 2 kürt, birinin cenazesi günlerce buzdolabında bırakıldı, birinin cenazesi çürümeye terk edildi. HDP eş başkanıydım, herkes susabilir ben susamazdım. Bir sonuç alamadım. Böyle olunca kamuoyu yaratmak için çıkıp sert bir açıklama yaptım."

"CEZA VERECEKSENİZ BİLİN Kİ O DARBECİLERİ, O SOYSUZLARI AKLAMIŞ OLURSUNUZ"

Bölgedeki bazı il ve ilçelerde sokağa çıkma yasaklarının da uygulandığı 2015'te kolluk güçlerinin orantısız güç kullandığını, yetki ve sınırlarını aştığını söyleyen Selahattin Demirtaş, şunları dile getirdi:

"İnsan hakları ihlallerini dile getirdiğimizde Türk Devleti, Türk askeri, Türk polisi bunu yapmaz diye bu davaları bize açtılar. Sur, Cizre, Silopi, Şırnak, Nusaybin gibi il ve ilçelerde tam paletli tank kullanarak operasyon yapan komutanlar, bunlar nerede? Hepsi darbeden tutuklu. Benim, devlete, hükümete hakaret etmişim dediğiniz kişiler bunlar. Bunun dışında bölgede görev yapan bürokratlar hepsi darbeden tutuklu. Devleti onlar yönetmiş o dönem. Bu darbeciler, o gün cizre'yi yakıp yıkanlar 15 Temmuz akşamı parlamentoyu, Ankara’nın göbeğini bombalamadılar mı Evet. Canlı yayınlarda 251 kişiyi öldürmediler mi? Evet. Türkiye Cumhuriyeti’nde o gün görev yapan polisi, askeri, Kürt çocuklarını, kadınlarını katletmiştir. Bunların da darbe hazırlığı olduğu ortaya çıkmıştır. Demirtaş, 'siz çocuk katilisiniz' dediğinde hakaret etmiş oluyor. Ancak o kentleri yakıp yıktıkları için ödüllendirilenler, kahraman ilan edilenler 15 Temmuz'u yaptı. Sırf darbe ortamı yaratmak için nasıl yakıp yıktıklarını ortaya çıkaracağız. 

Yargılanması gereken ben değilim yargılanması gereken o günün sorumlularıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti herkesin devletidir. Devlet bir avuç mafyalaşmış, ranta, hırsızlığa, soysuzluğa bulaşmışların devleti değildir. Ceza verecekseniz bilin ki o darbecileri, o soysuzları aklamış olursunuz. Benim eleştirdiğim 2014 sonrası hükümet dönemi. Sadece yaşı 18’den küçük 68 çocuk kamu görevlileri tarafından öldürülmüş. Bu milletin vekili olarak bunları konuşmayacağız da kim konuşacak. Biz bunları dile getirdik diye sanık sandalyesinde mi oturacağız. Böyle bir utanç olabilir mi? Yıllardır bu davalarla uğraşıyoruz."

"MEHMET AĞAR MARİNAYA KONDU, SELAHATTİN DEMİRTAŞ HAPSE GİRDİ"

Savunmasında, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videolara da değinen Demitaş, "Mafyanın biri çıkmış ‘Patır patır adam öldürdük’ diyor. 'Uğur Mumcu’yu, Kutlu Adalı’yı, Savaş Buldan’ı (Eş başkanımız Pervin Buldan’ın eşi), öldürdük' diyor. Mehmet Ağar bakan oldu, onu eleştirenler hapse girdi. Mehmet Ağar marinaya kondu, Selahattin Demirtaş hapse girdi. Üst sınırdan mı ceza verirsiniz beraat mı verirsiniz onu sizin vicdanınıza bırakıyorum. Bu kirli oyuna alet olmayın. Benim değil adaletin hakkını teslim edin. Kimseye hakaret etmedim. Hükümet politikalarını sert bir şekilde dile getirdim. Görevimi yaptım. Suç işlemedim, suç işleyenleri teşhir ettim" şeklinde konuştu.

"HÜKÜMETİN KÖYLÜLERİ HELİKOPTERDEN ATTIĞINI BUGÜN DAVUTOĞLU SÖYLEDİ"

Demirtaş savunmasının devamında, "Bugün cezaevindeki odamda İsmail Küçükkaya’nın programını izledim. Ahmet Davutoğlu konuğuydu. Süleyman Soylu’nun ‘Benim dönemimde hiç işkence olmadı’ sözlerini hatırlattı. Davutoğlu ‘Daha dün Van’da helikopterle köylüleri attılar’ dedi. Küçükkaya, ‘Onu yalanladılar’ dedi. Davutoğlu da ‘Hayır doğru konu, o aile ile bizzat görüştüm’ dedi. Davutoğlu şu an muhalefette olduğu için söylüyor. Başbakan olsaydı söyleyebilir miydi? Hayır. Yani hükümetin helikopterden köylüleri attığını bugün Davutoğlu söyledi. O dönemde yaşananlar sadece başbakanın değil, bütün hükümetin sorumluluğudur. Dönemin milletvekili ve parti eş başkanı olarak görevimi yaptım suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

Mahkeme, Selahattin Demirtaş’ın milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasının Anayasa aykırı olduğu yönündeki iddiaların mahkemece ciddi görülmediği gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına yer olmadığına hükmetti.

TBMM’den gönderilen grup konuşmaları ve basın toplantılarına ilişkin CD’lerin çözümlerinin yapılması için bilirkişiye gönderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
 

(ANKA)