Sözcü gazetesi yazarı Deniz zeyrek ‘Buğday Kokusu’ başlıklı yazısında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “Kırsal Kalkınmada Ankara Modeli” projesini anlattı.

“Günün sıcak siyasi gündemi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener'in uzun bir aradan sonra bir araya gelmesi” olduğunu belirtse de Zeyrek, “Yavaş'ın paylaştığı bilgiler benim açımdan daha ilgi çekiciydi. Bugün o bilgilerin bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum” dedi.

Deniz Zeyrek’in ilgili yazısı şu şekilde:

"Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş geçen çarşamba günü halka açık bir toplantı yaparak “Kırsal Kalkınmada Ankara Modeli” projesini anlattı.

Günün sıcak siyasi gündemi, bu toplantı vesilesiyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener'in uzun bir aradan sonra bir araya gelmesiydi ama Yavaş'ın paylaştığı bilgiler benim açımdan daha ilgi çekiciydi. Bugün o bilgilerin bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum:

Proje kapsamında,

– Ankara'da 33 bin çiftçiye tohum, fide, gübre, mazot, hayvancılık, sulama borusu desteği verilmiş. Çiftçiler, çiftçi karta yüklenen parayla mazot, gübre, tohum almış. Başkent marketler kurulmuş ve çiftçilerin ürettiği ürünler alıcıyla buluşturulmuş. Sulama göletleri yapılmış.

– 3 yılda toplam 24 milyon adet sebze fidesi, 4,5 milyon kg nohut tohumu desteği, 2 milyon kg yem bitkisi desteği verilmiş.

– 2 yılda yaklaşık 14,5 milyon kg buğday tohumu dağıtılmış.

– 2021'de 3 milyon kg arpa, 200 ton mercimek tohumu dağıtılmış.

– 30 bin çiftçi arpa ve buğday tohumu talep etmiş.

– 17 bin 716 çiftçiye 34 milyon 656 bin lira mazot, 12 bin 143 çiftçiye 1 milyon 220 bin litre sıvı gübre desteği verilmiş.

– Çiftçilerin ürettiği çiçekler satın alınmış, Ankara'nın estetiği için kullanılmış.

– Çiftçilere 153 gebe manda, 13 Holstein düve, 379 Ankara keçisi dağıtılmış, 2 bin 761 suni tohumlama hizmeti verilmiş.

Peki ne olmuş bu desteklerin sonucunda?

Yanıtı Mansur Yavaş'ın cümleleriyle vereyim:

“Cumhuriyetin başkenti Ankara kırsal kalkınmada fitili ateşledi.  Ankara'daki çiftçilerin yüzde 73'üne ulaşıldı, destek verildi. 3 yılda 680 milyon lira yatırımla 33 bin üretici 4 milyar 446 milyon 663 bin liradan fazla kazanç sağladı.”

Daha ne olsun? Ankara Büyükşehir Belediyesi bir koymuş, Ankaralı çiftçi 6 kazanmış.

Yavaş'ın toplantısına Ankara'nın değişik ilçelerinden gelen çiftçiler de katılmıştı.

Çoğu sanki tarladan çıkıp gelmişti. Tenleri kavruk, elleri nasırlı, kıyafetleri buğday, domates, nohut kokuyordu. Belediyenin verdiği bir desteği altıya çıkarmanın mutlu gururu içindeydiler.

O toplantıdan ayrılırken şunu düşündüm: Yol yapmak, altyapı sorunlarını gidermek, çöp toplamak, kenti temiz tutmak zaten belediyenin asli görevi. Bu yüzden yerel yönetimde fark yaratmak, insana dokunacak projelerle oluyor. Yavaş, Ankaralı çiftçiye dokunarak o farkı hissedilir şekilde yaratmayı başarmış. Karşılığını da almış.

O toplantıdan dönerken doğup büyüdüğüm Kars'ın Susuz ilçesinin Belediye Başkanı Oğuz Yantemur aradı.

“Abi bana bir adres ver, sana ekmek göndereceğim” dedi.

“Hayırdır Oğuz, Ankara'da ekmek kıtlığı mı var” diye takıldım.

Gülerek anlattı:

“Hani İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçemize 130 bin ton buğday ve arpa tohumu hibe etmişti ya… Başkan Tunç Soyer bizzat Kars'a gelmişti ve ekimini birlikte yapmıştık. İşte o buğdayların, arpaların hasadını yaptık. Bu yıl mevsim de iyi geçti. Bire 10-12 ürün aldık. Öğüttük ve emeği geçenler için tandırda ekmek pişirttik. İşte o ekmeklerden göndereceğim. Şimdi sıcak sıcak tandırdan çıkıyor.”

Oğuz Başkan telefonu kapattıktan sonra da aşağıdaki fotoğrafı gönderdi.

Fotoğrafı açınca boğazım düğümlendi, gözlerim yaşardı. Buğday tarlalarında hasat yaptığımız günleri, sapları patosa atıp, elekten geçen buğdayı çuvallara doldurduğumuz günleri anımsadım. Koku hafızamın bana oyunu olsa gerek, yıllar önce patosun eleğinden akarken avucuma doldurduğum ve kokladığım buğdayın kokusunu o anda iliklerime kadar hissettim. Fotoğraftaki kadınlar da Şamama Nenemi ve annemi anımsattı. Aklımdaki buğday kokusuna, hep “ana kokusu” dediğim sıcak ekmek kokusu eklendi. Tandır damının kapısında, üzerinde tereyağ olan çinko siniyle ilk sıcak ekmeğin çıkışını kedi gibi beklediğimiz günleri düşündüm ve özlemini duydum.

Pandemi günleri, dünyayı ciddi bir gıda güvenliği sorunu beklediğini ortaya koymuştu. Sosyal demokrat belediyelerin toprağa, köylüye, çiftçiye yönelmesi, gıda üretimini artıracak projeler gerçekleştirmesi, yeni nesil belediyeciliğin saç ayaklarından birini oluşturacak.

Her zaman söylerim: “İnsan doğduğu yerde doyamazsa göç eder.”

Yerel yöneticiler, tıpkı Mansur Yavaş ve Oğuz Yantemur gibi insanların doğduğu yerde doymasını sağlayacak projeler üretirse, ülke olarak geleceğe daha güvenle bakabiliriz."