Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bedenen aramızdan ayrıldığı 10 Kasım’dan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na, 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na kadar 2021’de hiçbir ulusal gün ve bayramda program düzenlemeyen Diyanet İşleri Başkanlığı, eleştirilerin hedefi olmuştu. Ulusal gün ve bayramların denk geldiği cuma günleri hutbelerde Atatürk’ün adını dahi anmaktan çekinen Diyanet, cuma gününe denk gelen 10 Kasım 2017’deki hutbede, Atatürk’ü anmak bir yana Atatürk’ü ima dahi eden hiçbir cümleye yer vermemişti. 

Diyanet, Atatürk’ü yok sayma politikasına bu yıl da devam etti. 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’ne denk gelen hutbesinde Atatürk’e ve Cumhuriyete yer vermedi.

"ÜMMET" VURGUSU

Ulus yerine “ümmet” vurgusu yapılan “Çanakkale Zaferi: Bir milletin yeniden dirilişi” başlıklı hutbede, “Çanakkale, ‘Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor’ dizelerinin vücut bulmuş hali, Allah yolunda cihad ve şehadet ruhudur. Çanakkale, Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslam coğrafyasının her beldesinden imanı, gayesi ve duygusu bir olan müminlerin sıradağlar gibi omuz omuza vererek gösterdiği ümmet olma şuurudur” ifadeleri kullanıldı.

AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler ise “Hutbelerde hiçbir devlet adamının ismi anılmıyor. Uygulama gayet doğrudur. Bu Atatürk’ün kendi kararıdır” savunmasını yaptı. 


© / Meclis / AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler

'KAÇAK GÜREŞİYORLAR'

Cumhuriyet’e konuşan emekli müftü Gani Aşık, hutbenin Osmanlı’da hükümdarlığın önemli simgesi olduğunu, cuma hutbelerinin hükümdar adına okunduğunu anımsatarak “Atatürk’ün ‘hutbelerde kişilere dua edilmemesinden’ kastı, Osmanlı dönemine ve padişahlarına benzememe arzusudur” dedi. Diyanet’in, günlük siyasete AK Parti döneminde göbeğinden girdiğini söyleyen Aşık, “Hutbelerde Atatürk’ün anılmamasının, Ata’nın Cumhuriyetin henüz başlarında ‘hutbelerde kişilere değil, cumhuriyete ve halka dua edilmesini’ isteyen genelgesine bağlanması, kaçak güreşmekten başka bir şey değil. Cumhuriyete ve devrimlere savaş açan Diyanet’in, Ata’nın bu genelgesine sadakati gözlerimizi yaşartıyor. Her milli bayramda olduğu gibi cuma gününe denk gelen Çanakkale Zaferi’nin 107. yıldönümünde Türkün yazgısını değiştiren zaferin mimarı Mustafa Kemal’in anılması bir milli vicdan borcudur. Tersine gerekçeler uydurmak, ipe un sermektir” dedi.


Emekli müftü Gani Aşık

ERBAŞ LANET OKUMUŞTU

2020’de Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması sırasında Atatürk’ü hedef alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar” demişti. Reisülkurra vekili olarak Ayasofya’da katıldığı törende Atatürk’ü hedef alan Mustafa Demirkan, daha sonra görevinde yükseltilip reisülkurra yapılmıştı.

SAYGISIZLIK VEFASIZLIK

İlahiyatçı-felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, Diyanet’in, “din ile Atatürk’ü çatıştıran hastalıklı bir psikolojisi olduğunu” söyledi. Atatürk’ün, dini konulardan çıkarılarak “örtülü şekilde din düşmanı ilan edildiğini” kaydeden Filiz, “Atatürk hem Çanakkale kahramanı olacak hem Türkiye’yi ve Diyanet’i kuracak ama Diyanet’ten dışlanacak... Bu, en hafif deyimle Atatürk’e saygısızlık, vefasızlıktır. Atatürk ile dini çatıştırmaktır. Millete, ‘Çanakkale dualarla kazanıldı’ mesajıdır. Kahramanların kemiklerini sızlatıyorlar” dedi.

'SESSİZ GEÇSE DAHA İYİ'

Çanakkale Zaferi’nde Atatürk’ün yer almasından rahatsız olunduğunu, tarihin çarpıtıldığını belirten Filiz, “Diyanet hiç kutlamasa, sessiz geçse bundan daha iyi. Zaferi içlerine sindirememenin görüntüsüdür, Atatürk özelinde Türk milletinin başarısını gölgelemektir. Bunun dinen izahı yok. Diyanet anmamanın gerekçesini dinen açıklayabiliyorsa açıklasın. ‘Şundan dolayı anmadık’ diyebiliyorlarsa desinler. Savaşta Türk milletinin başarısını küçümsemek, ancak Atatürk’ü çıkarmakla mümkün. Diyanet bunu yapıyor. Hutbenin dini, insani, milli geçerliliği yok” dedi.