CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunda, iktidar tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nı ve ekonomideki reform çıkışlarını yorumladı.

İktidarı "Ayrıştırıp kamplaştırmayla elde etmeyi umduğu siyasi taban genişletme planı tutmayınca, beddua, cinsiyetçi aşağılama söylemi ve linç girişimleriyle aczini açıkça sergilemeye başlamakla" suçlayan Toprak çarpıcı tespitlerde bulundu.

Toprak "İktidarın ekonomik-demokratik reform, hukuk devletinin güçlendirilmesiyle ilgili nihai hedefleri bir hafta arayla açıklandı. Ortaya çıkan tablo, iktidarın reform heyecanı ve takatinin kalmadığını, kendini yinelemekten öteye gidemediğini gösterdi" yorumunda bulundu.


İşte Erdoğan Toprak'ın değerlendirmeleri;

*Demokratik, ekonomik ve hukuk reformlarının devreye gireceği yeni bir döneme geçildiğini ilan eden CB Erdoğan, iki reform planını açıkladı. Gerek İnsan Hakları Eylem Planı gerekse Ekonomik Reformlar iktidarın ve ortağının kendi tabanlarında, seçmenlerinde ve partililerinde bile karşılık bulmadı, heyecan yaratmadı.

*Açıklanan demokratik, insani, hukuki, yargısal ve ekonomik reform vaatlerine, gelecek 2-3 yıla yayılacağı dile getirilen eylem planlarına bakıldığı zaman toplumsal, sosyal, insani, kurumsal ve bireysel ilerlemeyi hedefleyen bir niyeti, zihniyeti görmek olanaklı değil.

'DAHA ÜÇ YIL ÖNCE...'

*Daha üç yıl önce iktidar partisinin önde gelen büyükşehir belediye başkanları ‘metal ve mental yorgunluk’ gerekçesiyle kendi parti yönetimleri ve genel başkanları tarafından istifaya mecbur edilirken, şimdi bizzat iktidarın ve ittifak ortağının kendisi ‘Metal ve Mental’ yorgunluk emarelerini belirgin şekilde
sergiliyor.

*Bir iktidar insani ve hukuki reform açıklayacağını ilan ettiği günün hemen öncesinde insan hakları ihlali, talimatlı soruşturma, çıplak arama işkencesi yaparak kendi reformunu yalanlar mı?

*“Artık gece yarısı ev baskını, gözaltı yok karakola, savcılığa davet var” sözleri henüz kulaklarda çınlarken sabaha karşı ev baskınları, kapı kırmalarla gençleri, kadınları kelepçeleyip evlerinden toplar mı?

*Hem reform deyip hem de bunlar yapılıyorsa birinci durumda zaten bir reform niyeti, samimiyeti yoktur. İkinci durumda ise artık bu reformu hayata geçirecek takati ve zihniyeti yoktur. Yani iktidar ‘Metal ve Mental’ olarak yorgundur, bitaptır, tükenmiştir.

*Açıklanan reformların ne yapısal ne ruhsal ne de zihinsel açıdan karşılık bulmaması, tüm kesimlerin hiçbirinde heyecan yaratamaması, ciddiye alınmaması bundandır. Ayrıştırma siyasetinden umduğu siyasi nemayı elde edemediğini gören, iktidar ittifakı çaresizlik ve acizlikle beddua, cinsiyetçi söylemlerle hakaret ve aşağılama, toplu linç eylemine sığınmaya başladı.

*Bir siyasi iktidar artık rakipleriyle siyasi mücadelesini, icraatları, reformları, plan ve programları, kitlesel ve toplumsal hayata dokunuşlarıyla yürütemiyor ve siyasi rakiplerine beddua etmeye, cinsiyetleri üzerinden saldırmaya, bindirilmiş kıtalarla fiziki şiddet uygulamaya yöneliyorsa, bu bitiştir, tükeniştir, acizliktir.
 *Nitekim iktidar ortakları son birkaç haftadan bu yana ifade ettiğim bu üç acizlik belirtisini gizlenemez bir şekilde sergilemeye başladılar. İki hafta önce iktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı seçimlerde kendilerine oy vermeyen milyonlarca seçmenin oylarına lanet, seçmenlerin kendilerine bela okudu beddua etti. Ardından yine iktidar partisinin kadın vekili, kadınlara iffet, namus,
onur ve ahlakın kendi tekelinde olduğu kanaatiyle diğer tüm kadınları iffetsiz, ahlaksız, onursuz ilan etti.

*Muhaliflerle rekabeti, siyasi mücadeleyi beddua üzerinden yürütme stratejisine geçişin zirve örneğini CB Erdoğan sergiledi. Siyasi literatürümüze ‘Taş Bedduası’ olarak geçen bu yeni siyasi mücadele söylemiyle iktidar, sorularına yanıt veremediği, yetersiz kaldığı, tüm yalanların tükendiği ve köşeye sıkıştığı hallerde karşısındakilerin başına uygun gördüğü büyüklükte taş düşmesi için beddua ederek, siyasi mücadele ve rekabette öne geçmeyi hedefliyor. 

*İktidara muhalif olanlarla rekabetin bir diğer yolu ise son dönemde sıkça kullanılmaya başlanan, toplu saldırı, linç, beyzbol sopası vb. aletlerle siyasi mücadele. Bu ilkel yöntem oldukça eski yüzyıllarda kalmış olmasına rağmen, günümüzde iktidar ittifakının benimsediği öncelikler arasında.

*Bir kişiye asgari 5, azami 25 ve üzeri kişi saldırarak gerçekleştirilen bu yöntemde, aynı zamanda yakalanmama, yakalansan da yargılanmama, yargılansan da 48 saatte tahliye olma ve nihayet yeni bir linç için sırt sıvazlama vb. ödüller söz konusu.

*İktidar ittifakının tükenmişlikle, son dönemde benimsediği en aciz ve zavallı bir diğer yöntem ise kadın siyasetçilere cinsiyetleri üzerinden saldırmak, lakaplar takıp, benzetmeler yaparak sözde onları siyaseten küçük düşüreceğini, zayıflatacağını, itibarsızlaştıracağını sanmaları. TBMM’deki iki siyasi partinin kadın liderlerine karşı gündeme getirilen bu yöntem, hiç ummadıkları şekilde bumerang misali, dönüp iktidar ittifakının kendisini vurdu.