Hürriyet yazarı Yalçın Bayer'in dünkü köşe yazısında, son dönemde gündemde olan Sezgin Baran Korkmaz olayı üzerinden "Karslı gazetecileri" ile ilgili ifadeleri kullanmasına 20. Dönem İstanbul Milletvekili Metin Işık, gönderdiği bir yazı ile yanıt verdi.

Işık'ın verdiği yanıtı köşesine aktaran Yalçın'ın Hürriyet'teki yazısından ilgili bölüm şu şekilde:

"Yalçın Bey, dünkü Karslı 500 gazeteci unsurunu da içeren yazınızı okudum.

Öncelikle o bölgeyi çok iyi bilen bir yazar olarak, verdiğiniz mesaj için teşekkür ederim. Aktif siyasetle ilgilendiği için 15 yıldır 60 yıllık aile mesleği gazetecilikten uzak kalan ve medyayı asgaride kullanan bir kişi olarak, böylesine bir konuda huzurlarınızda olduğum için de üzüntülerimin kabulünü peşinen rica ediyorum.

Öncelikle “Kars neresidir?” sorusuyla başlamak isterim. Kars sadece bir ilin adı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmadan önce Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti’nin, ardından Kars Milli Şura Devleti’nin başkentidir. Livane (Artvin), Batum, Karaköse (Ağrı) Sürmeli Sancağı (Iğdır) Ardahan-Çıldır Sancağı (Ardahan) illerinin toplamıdır. Bu devletler kendi rızasıyla Atatürk’ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmıştır.

Malumunuz “93 Harbi” denilen Osmanlı Rus Savaşı’nda Ruslar İstanbul Yeşilköy’e kadar geldiler. Kars savaş tazminatı olarak Ruslara verildi. Osmanlı Sultanı Abdülmecid tarafından üç yıl vergiden muaf olarak verilen Gazilik Madalyası da olan Kars’ın binlerce evladı yollara düştü. Sivas binlerce insana 20-30 sene süren bir zaman diliminde ev sahipliği yaptı. Bugün aralarında Yozgat, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Balıkesir, Hatay dahil 12 ilde 93 muhaciri yaşamaktadır. 1960’li yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana’ya yapılan göçlerle en az üç milyon insan yaşamaktadır ülkemizde.

Biz Kars’ta Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Azeri gibi etnik ayrımcılığı bilmedik. Bu sebeple aşiret, Türkmen, terekeme, yerli diye seslendik birbirimize. Farklılıklarımızı muhafaza ederek kardeşçe yaşadık. Kültürümüze sahip çıktık. Ama bölgeciliği de bir anlamda bölücülük saydık. Göç ettiğimiz yörelerde evlilikler yaptık, iş kurduk. Atatürk, bayrak, toprak sevgimizden ödün vermedik.

Niye bu kadar çok gazeteci var? Okuryazar bir bölgeyiz. Kars’ın kültür sınırları Tebriz’den, Bakü’den başlar. Yeni değil ki bu. Anadolu Ajansı’nın bir numaralı kurucusu Ahmet Ağaoğlu’ndan mı, Bahadır Dülger’den mi, Ataol Behramoğlu’dan mı, Ercan Arıklı’dan mı, Mevlüt Işık’tan mı, Cengiz Ekinci’den mi, Fikret Ercan’ndan mı, Dursun Akçam’dan mı başlayalım? Yoksa günümüzde hepimizin göğsünü kabartan Doğan Şentürk’ten, İsmet Orhan, Ercan Sarıkaya, Barış Yarkadaş, Adnan Bulut, Erhan Öztürk, Deniz Zeyrek’ten, Mahmut Övür’den mi? Sizin dediğiniz abartılı değil, sayısı 500’ü bulan gazeteci değerlerimizden mi? Hangisini sayalım?

Karslı gazeteciler ne demek? Hadi Özışık’ın kendisi bile Türkiye’de rahmetli Ufuk Güldemir ile birlikte internet gazeteciliğinin babası olduğunu inkâr edemez. Çekirdekten gazetecidir. Tabii bugünkü konumunu çok tartışmalı ve gazetecilik etiğine uygun olmadığının altını çizerek. Bu konuda en keskin eleştirileri yapan birisi olarak söylüyorum. Bir gazeteciyi, siyasetçiyi memleketine göre tasnif etmek ayıptır. Hele bunu diyenlerin adı gazeteciyse daha büyük ayıptır. Gelelim Sezgin Baran Korkmaz’a, o otelde kaç Karslı kaldı? Yok. Sezgin Baran Korkmaz’ı tanımam, birçoğumuz gibi işimiz de olmaz. Adamı muteber bir iş insanı gibi bazı sanayici, gazeteci, vali, emniyet müdürü ve bürokratları gezdirip birlikte boy boy resimlerini basacaksınız, bazı gazeteciler Sezgin Baran Korkmaz’ın ablası olunca iyi ama başkaları için “Vayy Karslılar” olacak!

Ya Korkmaz Karaca? Adamın yedi düvel ile arkadaşlığı var. Sonra ne olacak? Eşinin resmini birlikte basarak p... ilan edilecek? Ya o resimlerdeki diğer taraflar? Her partiden, görüşten insan ile sarmaş dolaş! Şahsen benim dün de bugün de bu isimlerle bir müşterekim olmadı. Binlerce hemşerimiz gibi. Tam tersine, ne yaptıklarını tasvip ediyorum, ne de savunuyorum. Ama dedim ya, bölgecilik de bölücülüktür. Kısacası ayıptır, günahtır. Ağırımıza gidiyor. Mesleki kıskançlıkları bir yana bırakalım. İnsanların ve illerin değil, yolsuzlukların, olayların peşine düşelim.

Metin Işık - 20. Dönem İstanbul Mv., İkinci Yüzyıl Derneği Başkanı"

Yazının tamamı için tıklayınız...