Ekonomist Evren Devrim Zelyut ilgili köşe yazısında enflasyona dikkat çekti. Cumhurbaşkanı'nın salgın sonrası faizi enflasyonun altına çekmesi ile kurun çıldırdığını ve ve dışa bağlı ekonomide enflasyon %100'e vurduğunu beliten Evren Devrim Zelyut, "Hazırlıksız yakalanan ekonomiye ikinci darbeyi ise Rusya-Ukrayna savaşı vurdu, vuruyor. Artan enerji ve tahıl fiyatları enflasyonu daha da yukarı çekecek" dedi.

'AK PARTİNİN SAÇMA SAPAN MODELİ'

Öte yandan Zeylut, "AK Parti saçma sapan ekonomi modeli ile, günü kurtarmak için getirdiği çözümlerle, siyasi hırçınlığı ile, yandaşlarına bütçe kaynaklarını açması ile insanların ekonomiye olan güvenini bitirdi. Şimdi en doğru işleri yapsanız bile yalancı çoban misali kimse ekonomiye güvenmez" dedi.

'TURİST BEKLEMEYELİM'

Turizmde beklenen etkinin olyayacağını belirten Zelyut, "Unutulmaması gereken bir konu daha var: Turizm. Rusya ve Ukrayna'dan turist beklemeyelim. O zaman yazın gelmesini umduğumuz 35-40 milyar dolar şimdiden hayal oldu. Peki Kur Korumalı Ürün etkisi bittiğinde yani girişler azalınca, turist dövizi olmayacaksa kurlar ne olur?" dedi.

'DOLAR 21-22 LİRA OLACAK'

Ekonomist Zelyut, "Size olacağı söyleyeyim, kur 14'de kalsa bile, bir yıl içinde enflasyonun en az %50 olduğu bir ortamda, seneye bu aylar 21-22 Lira seviyesinde bir dolar/TL göreceğiz. Enflasyon, doğal gaz, petrol ve buğday fiyatları düşünülecek olursa öyle Nebati'nin dediği gibi bahar aylarında düşmez. Eğer Türkiye şanslı ise baharda TÜİK'in TÜFE'si 50 civarında kalır. Dönüp üretici fiyatlarına baktığımızda ise savaş öncesi 100 olan rakam çok rahat %150'ye vuracaktır. Bu da aslında halkın hissettiği enflasyonun 153/155 olması anlamına gelecektir" ifadelerini kullandı.

Zelyut'un ilgili yazısı şu şekilde:

Farkındalık yaratma adına sürekli söylüyoruz: Salgından önce de AKP'nin dışa bağlı ekonomi modeli enflasyon üretiyordu, kur yukarı çıkıyordu. Erdoğan'ın salgın sonrası faizi enflasyonun altına çekmesi ile kur çıldırdı ve dışa bağlı ekonomide enflasyon %100'e vurdu...

Hazırlıksız yakalanan ekonomiye ikinci darbeyi ise Rusya-Ukrayna savaşı vurdu, vuruyor. Artan enerji ve tahıl fiyatları enflasyonu daha da yukarı çekecek. AKP, Anadolu topraklarında buğday üretmekten vazgeçerek Rusya'ya sırtını yasladığında, aslında bugünlerde yaşanacak yüksek enflasyon için kapıyı yıllar önce açmıştı.

Ortada çok net bir gerçek var: Enflasyon çok sert yükselecek ve bunun iki temel sonucundan kaçış yok. Birincisi halkın fakirliği çok ciddi bir şekilde geometrik dizi olarak artacak. Suç ve toplumdaki huzursuzluk tavan yapacak. İkincisi Lira değer kaybedecek. Lira'daki değer kaybını an itibari ile Kur Korumalı ürünle tutmaya çalışıyorlar, kur kısmen de 14 altında sabitlendi ancak bu istikrar iki nedenle bozulacak; Türkiye, durduğu yerde cari açık veriyor. Yani ürettikçe ithal ederek rezerv kaybediyor. Halkın Kur Korumalı ve Yuvam ürünleri ile alınan paraları kura basılıyor. Ama bu kurşunlar da bitmek üzere. Bu ürünlere katılım azaldığı zaman, yani saadet zinciri kırıldığında ne olacak? Vatandaşın dövizi ile dolara bas. Oh ne ala! Ancak sistem yeni girişler mümkünse dönebilir; bu nedenle saadet zinciri diyoruz. O zaman açığı nasıl kapatacaksınız? Aldığınız borçlarla mı?

Kurda diğer konu ise Rusya/Ukrayna savaşının artan etkileri olacak. Savaş nedeni ile yabancı yatırımcılar bu işten en fazla etkilenecek Türkiye'den çıkıyor. Tahvil ve hisse satarak çıktıkları gibi, diğer yatırımlarını da ortalık düzelene kadar çekiyorlar. Bu çıkışlar bize, kurda savunma hattı olan 14'ün üstündeki seviyeler olarak görünüyor.

Burada korkulan konu Merkez'in bu baskıya ne kadar dayanacağı? Putin nükleer silahlara vurgu yaptıkça vatandaşın dövizi ile kuru ne kadar tutabiliriz? Bakın daha önemli bir durum var, bütün bu işler yatışsa bile gerginlik nedeni ile çıkan emtia fiyatlarının yarattığı enflasyon, Türkiye'de fiyatlara yapışıp kalacak. Algı o kadar bozuk ki, savaş bitse bile Türkiye'ye yabancı girişleri öyle hemen olmayacak.

AKP saçma sapan ekonomi modeli ile, günü kurtarmak için getirdiği çözümlerle, siyasi hırçınlığı ile, yandaşlarına bütçe kaynaklarını açması ile insanların ekonomiye olan güvenini bitirdi. Şimdi en doğru işleri yapsanız bile yalancı çoban misali kimse ekonomiye güvenmez.

Unutulmaması gereken bir konu daha var: Turizm. Rusya ve Ukrayna'dan turist beklemeyelim. O zaman yazın gelmesini umduğumuz 35-40 milyar dolar şimdiden hayal oldu. Peki Kur Korumalı Ürün etkisi bittiğinde yani girişler azalınca, turist dövizi olmayacaksa kurlar ne olur?

Bakın sorun Putin'in turist gönderip göndermemesi de değil. Rusya'da 1 Ruble 100 doları geçmişse, Rus parası değer kaybetmiş, halk fakirleşmiş ise, kim yurt dışı seyahate çıkabilir? Marketlerinde besin kalmamış Ukraynalılar bu yaz Antalya'ya mı gelecek?

AKP her zaman yaptığı gibi umut satıyor, saadet zinciri kurmuş döndürdükçe kuru tutuyor ama yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz. Türk turizmi 2022 yazında darbe yiyecekse, Rusya'da çalışan firmaların ihraç gelirleri düşecekse, bavul ticareti bitecekse, bütün bu işlerin sonunda faturayı kim ödeyecek? Rusya ile ilişkisi olan yüzlerce firmamız ödeme sorunları yaşayacak. Bunları Amerikan bankaları ve hazinesi mi ödeyecek? Kabak kimin başına patlayacak? Tabii ki bizim...

Size olacağı söyleyeyim, kur 14'de kalsa bile, bir yıl içinde enflasyonun en az %50 olduğu bir ortamda, seneye bu aylar 21-22 Lira seviyesinde bir dolar/TL göreceğiz. Enflasyon, doğal gaz, petrol ve buğday fiyatları düşünülecek olursa öyle Nebati'nin dediği gibi bahar aylarında düşmez. Eğer Türkiye şanslı ise baharda TÜİK'in TÜFE'si 50 civarında kalır. Dönüp üretici fiyatlarına baktığımızda ise savaş öncesi 100 olan rakam çok rahat %150'ye vuracaktır. Bu da aslında halkın hissettiği enflasyonun %153/155 olması anlamına gelecektir.

Kurun artmasının gelecek yıllarda da yaşayacağımız enflasyonu artıracağını, 2023 seçimlerine kadar ekonomik sorunların büyümeye devam edeceğini söyleyebiliriz.

Dönüp bu fakirlik tablosunun siyasete nasıl yansıyacağına baktığımızda ise öyle anketçilerin dediği gibi AKP %30'a demir atamaz. Bu anketlerin gerçeği yansıtmadığını zaten tüketici güven endeksleri bizlere söylüyor. Dönüp rakamları ile oynanmış TÜİK Tüketici Güven Endeksine bile baktığımızda son rakamın Şubat ayında bir önceki aya göre %2,8 oranında azaldığını; Ocak ayında 73,2 olan endeksin, Şubat ayında 71,2 olduğunu görüyoruz.

Güven endeksleri 0-200 arasında değer alır. 100'ün üstünde güveni, altında güvensizliği gösterir. AKP 2019'da bir ara 40'a düşen endeksi düzeltmek için iş gücü sorularını anketten çıkardı. Vatandaşa işsiz misin diye sorulan soru çıkınca endeks rakamı arttı. Ancak bu hileye rağmen endeks yapay olarak yükseldiği 85 değerinden bile düşmeye başladı ve bugüne geldi. Demek istediğim şu: Endeksin bu değeri eski rakamlara göre 35 civarı. Eğer 2019 yılında 40 olduğunda AKP, İstanbul ve Ankara'yı kaybetmiş ise şimdi Türkiye'yi elinde tutabilir mi? İmkânsız!

Çok açık bir tablo var: Kur 22'ye AKP %22'ye enflasyon ise %150'ye gidiyor...