Habertürk yazarı gazeteci Fatih Altaylı, "Bundan böyle bana ulaşamayacaksınız" dediği yazısında isyan etti ve şunları kaleme aldı:

Değerli okurlar,

Bugünden itibaren bu köşede bir değişikliğe gidiyorum.

Belki farkındasınızdır, Türkiye’de köşe yazarlarının büyük bölümünün yaptığının aksine, bu köşede neredeyse 30 yıldır bir iletişim adresi vardır.

E-posta hayatımıza girdiği günden bu yana de kesintisiz olarak kullandığım mail adresini bu köşede yayınladım.

Okurla iletişim halinde olmayı mesleğin gereklerinden biri saydığım için, bu köşede o mail adresi hep yer aldı.

Kimilerinin zannettiğinin aksine, o mail adresine gelen tüm e-postalara ben baktım, ben okudum.

Böyle yapmamın nedeni de okurların mahremiyetine saygımdı.

Onların benimle kurmak istediği diyaloğu başkası ile paylaşmayı doğru bulmadım.

Okurlar da bazen bir dertlerini paylaştılar, bazen bir sorunlarının çözümü için yardım istediler, bazen fikirlerini beyan ettiler, ender olarak yardım talebinde bulundular.

Günde ortalama 500 ila 1000 arası mail geldi.

Bazen çok daha üzerine çıktı.

Her zaman, hepsine göz attım.

Bazılarını baştan sona okudum.

Kimilerine yanıt verdim, kimilerini ilgili yerlere ilettim.

Öyle ki, benim mail adresi çalıştığım pek çok gazetenin okurla iletişim köşesi gibi algılandı okur tarafından.

Gazete ile ilgili dilek, istek, şikayetler niyeyse bana iletildi.

Dahası mail adresi vermeyen pek çok yazarın postacısı gibi de zannedildim.

Bilmem kim mali adresini paylaşmadığı için kendisine iletmeniz için size yazıyorum diye başlayan mailler aldım her gün. Sadece Habertürk yazarları için değil, başka gazete yazarları için bile beni aracı yaptı okurlar.

Neyse, uzatmayayım.

Bir dönemin sonuna geldik.

Bugün itibarıyla okurla, sizlerle düzenli iletişim kurduğum bu mail adresini iptal ediyorum.

Bundan böyle bana ulaşamayacaksınız.

Bunun tek ve çok basit bir nedeni var.

Türkiye’yi saran kötülük, kötücüllük.

Bu mail adresine her zaman eleştiriler geldi, bazıları çok ama çok sertti, hoşuma gitmeyecek kadar sert. Ama okurun buna hakkı olduğuna inandım.

Zaman zaman hakaret içeren mailler de aldım.

Bunu bile sineye çektim.

Ama artık pes ediyorum.

Kötülüğün ulaştığı seviye beni rahatsız ediyor.

Organize olmuş kötülüğü görmek, duymak istemiyorum. İnsanların, bu ülkede yaşayan bazı insanların bu kadar kötü olmasına tanık olmak beni rahatsız ediyor.

Belki sayıları çok değildir bilmiyorum.

Yine de bu ülkede bu kadar kötülük olduğunu görmek, tanık olmak, düşünmek istemiyorum.

Emin olun uykularım kaçıyor! Bunlar nasıl insan, bunları kim yetiştiriyor, hangi eğitim sistemi bunları bu kadar kötüleştiriyor, hangi aile ortamı içlerine bu kötülük tohumlarını ekiyor, bunlardan kaç tane var diye kaygılanmak beni çok yoruyor.

Emin olun ki, bunlar şahsi kaygılarım değil.

Ülke için kaygılanıyorum.

Bu nedenle artık bu köşeyi kötülerin rahatça ulaşabildiği bir yer olmaktan çıkarıyorum.

Mail adresimi kapatıyorum.

Haliyle pazartesileri okur mektuplarına yer verdiğim okur mektupları köşesini de bu Pazartesi son kez göreceksiniz.

Kusura bakmayın.

Kötülüğü sosyal medyada troll, televizyon programlarında tartışmacı olarak zaten görüyorum.

Ama elimin altındaki telefonuma, evimin içindeki bilgisayara kadar girmelerini istemiyorum.

Kötülük için ulaşılabilir olmaktan çıkıyorum.

30 yıl sonra pes ediyorum.

Bunlarla uğraşmaktan elbette pes etmiyorum.

Ama bunlarla muhatap olmaya pes ediyorum.

Arada son derece düzgün mailler atan, fikirler paylaşanlar da bundan zarar görecek ama ne yapalım, kurunun yanındaki yaş hikayesi.

Kusura bakmayın.