Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, TV5’de yayınlanan ve Bilâli Yıldırım’ın sunduğu “Buyurun Başlıyoruz” programında, halk arasında “mafya lideri” olarak anılan Sedat Peker’in iddialarını değerlendirdi.

Mustafa Kurdaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 31 Mart seçimleri öncesinde, 17 Mart 2019’da İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki seçim konuşmasında Saadet Partisi hakkında söylediklerini, video görüntülerini yayınlayarak hatırlattı.

Soylu’nun, kendisine itiraz eden Saadet Partili 2 vatandaşa söylediği “Ne söylüyorsun? Ne söylüyorsun? 24 Haziran’da Saadet Partisi sattı bu milleti, Saadet Partisi. Hadi oradan, hadi oradan! Temel Karamollaoğlu sattı. Densiz! Ne söylüyorsun? Utanmadan bir de milletin yüzüne çıkıyorsunuz. PKK’yı Meclis’e siz taşıdınız. Densizler! Madem katlanamayacaksınız, niye PKK ile ortaklık yapıyorsunuz canım? Yapmayın.” şeklindeki sözlerine işaret eden Kurdaş, “Bu dil ile Sedat Peker’in dili arasında ne fark görüyorsunuz? (…) Yani siz siyasette bu dili kullanırsanız, bu dille karşılaşırsınız.” dedi.

Mustafa Kurdaş, “Ben, çok üzülüyorum. Benim devletimin içişleri bakanına karşı kullanılan bir dil var. Bunlar, kolay şeyler değil. ‘Ya nasıl sen benim devletimi, benim ülkemi bu hāle getirdin?’ diye ben Sedat Peker’e hesap soramam; ama yönetene hesap sormak lâzım.” diye konuştu.


Siyasetin şeffaf ve güzel bir şekilde yapılması gerektiğini ifade eden Kurdaş, yargı bağımsızlığına işaret ederek, şunları söyledi:

“Politikanın, siyasetin, idarecinin emrinde adalet olmaz. İdarecinin emrine adaleti verdiğiniz zaman, Sedat Peker’in bu videolarının ve paylaşımlarının çıkması kaçınılmaz hāle gelir. Siyasetin emrinde 2-3 şey olmaz. Bunlardan birisi adalet, bir diğeri de ālimler. Medyayı da katalım, kamuoyu oluşturan araçlar bakımından, 3 şeyi siz siyasetin emrine, idarenin iradesine bıraktığınız zaman, orada başka bir yapı kurulur. Kaçınılmaz bir şekilde kurulur. İsteseniz de istemeseniz de kurulur. Belki sizin denetiminizde, belki sizden habersiz; ama başka bir şey kurulur ve onun adına da devlet demeye başlarlar.”


Bu aşamaya hep ‘Şimdi sırası mı?’ dendiği için gelindiğini ifade eden Kurdaş, geçmişte hükümeti her uyardıklarında ‘Şimdi sırası mı?’ dendiğini belirterek, bir şeyin gerektiği zaman yapıldığında bir anlamı olacağını söyledi. Kurdaş, mücadele edilmesi gereken şeylerle mücadelenin sürekli ertelenmesinin, onlarla iş birliği yapmak anlamına geldiğini ifade etti.

2019 yılında bir şehidin Ankara’nın Çubuk ilçesinde düzenlenen cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na düzenlenen saldırıyı hatırlatan Kurdaş, “Siz bunların hesabını sormuyorsanız eğer, Sedat Pekerler tabii ki ortada konuşurlar. Cesurca konuşurlar ve yeri gelir sizi de karşılarına alırlar.” dedi.

Mustafa Kurdaş, mafya babalarının hukukun olmadığı yerde ortaya çıktığını, son 20 yılda iktidarın, hataları hep muhalefetin yaptığı anlayışında olduğunu ifade ederek, “Hayır kardeşim. Lütfen dönün ve bir aynaya bakın. Aynalar hiç yalan söylemez. Aynalar, hep gerçekleri söyler ve Sedat Peker, bu iktidarın aynasıdır. Bakın, altını çizerek söylüyorum; Sedat Peker ve onun paylaşımları, bu 20 yıllık iktidarın bir izdüşümü, bir aynasıdır ve aynalar yalan söylemez.” dedi.

Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti:


“Bugün devlet, kendisini farklı şekilde koruma içerisine girmesin. Devlet, adaleti ve hukuku ortaya çıkardığı an devlet kendisini korur. Kimsenin himmetine ihtiyaç yoktur. Hukuk devreye sokulduğu an devlet kendisini korumaya başlar. Milleti de korur böylece. O yüzden benim de beklediğim şey, hukukun ortaya konması ve devletin geri dönmesidir. Devlet, geri dönmelidir. Devlet, AK Parti değildir. Devlet, iktidar değildir. Devlet geri dönerse eğer, Sedat Peker’e haddi bildirilecekse bildirilir, Süleyman Soylu’ya haddi bildirilecekse bildirilir, Mehmet Ağar’a hesap sorulacaksa sorulur. CHP’den birileri varsa ona da hesap sorulur. Bu işin partisi, pırtısı, şusu, busu yoktur. Hukukun partisi, pırtısı, adamı olmaz. Hukuk, kuralları işletir. Siz, kuralları işletmez ve kendi menfaatlerinizi devreye sokarsanız, Sedat Pekerler patlak veriyor, Ergenekonlar patlak veriyor, tırnak içerisinde kullanıyorum onu, ya da FETÖ’ler ortaya çıkıyor, 15 Temmuz geceleri yaşanıyor. Tamam, bir şeyler de var; ama her şeyi siz çıkıp da şuna, buna bağlarsanız, siz o zaman görevinizi yapmadığınız için en azından, istifa edin lütfen. Hiçbir şey yapmıyorsanız görevinizi yapmıyorsunuz. Bu insanlar varsa eğer, türediyse ve 20, 30, 40 yıllık bir ilişkiler ağını konuşuyorlarsa, siz 20 yıldır görevinizi yapmıyorsunuz. O zaman lütfen istifa edin demek gerekir birilerine.”


Kurdaş, devletin dış güçler tarafından ekonomik yollarla tamamen kontrol altına alınmamışsa, kimi zaman da mafya ve kirli ilişkilerle kontrol altına alındığını belirterek, “Öyle ise bizim bu kirli ilişkilerin üzerine özellikle gitmemiz gerekiyor. Tam bağımsızlık istiyorsak eğer, hani dış güçlerden eğer kurtulmak istiyorsak, özellikle bu kirli ilişkilerin üzerine gitmemiz lâzım; çünkü adeta bütün devleti sarmış bu kanser. Her tarafı sarmış. Kımıldayacak bir alan kimseye bırakılmamış. Yani şu paylaşımlara, şu çekilen videolara baktığınız zaman, bazı şeyleri görmek mümkündür. Biz, bu milletin bir devleti olsun istiyoruz ve biz, bu toprağın millî ve yerli bir devleti olsun istiyoruz. Onun için de bu kirli ilişkilerle öncelikle hukukun savaşması gerektiği kanaatini taşıyorum.” diye konuştu.

Her kuşun kendi cinsiyle uçtuğunu belirten Kurdaş, kirli ilişkiler içerisinde herkesin birbiriyle uçtuğunun anlaşıldığını ifade etti.

Kurdaş, kutsal bir bakanın, başbakanın, cumhurbaşkanının olamayacağını, adaleti işletmek gerektiğini vurgulayarak, yanlışlara kutsallık atfedilemeyeceğini söyledi.

Kurdaş, “Bizde bir ‘derin devlet’ kavramı var. Aslında çukurla çamuru derinlikle hep karıştırmışız. Meğer devlet, ‘derin devlet’ değilmiş, çukura ve çamura bulanmış. ‘Derin devlet aklı’ ya da ‘devlet aklı’ dedikleri, meğer şu kirli ilişkiler ağının aklıymış. O zaman bu millete devletini ve devletinin aklını vermekten başka bir çıkışımız yoktur. Bunun için de evet, Süleyman Soylu’nun istifası gerekir ve savcıların harekete geçmesi gerekir. Bu, mutlaka yapılacaktır. Bugün belki açıktan yapılmıyorsa da eğer devlet hâlâ birazcık varsa, gizliden yapılıyordur ve ānında bu dosyalar da ortaya çıkabilir; ama süreç, millet ve devlet lehine işletilsin.” diye konuştu.