Son zamanlarda gündemden düşmeyen seçim tartışmaları ve HDP'nin kapatma davası diye konuşulurken bu kez de HDP'li kurmaydan gündeme bomba gibi düşecek bir açıklama geldi. Gerekirse seçime girmeyeceklerini söyleyen yetkili, "Belki kendi açımızdan beş yılı kaybetmeyi göze alırız, ama bunun sonucu olarak Türkiye’yi de bu karanlıktan kurtarırız" dedi.

Barış Pehlivan, HDP'nin kurmay kadrosundan önemli bir isimle bir araya geldiğini ve parti hakkındaki kapatma davasının gündeme geldiğini söyledi. "Gerekirse seçime girmeyiz" başlıklı köşe yazısında, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ek sürenin bir ay sonra bittiğini hatırlatan Pehlivan, HDP'nin kapatma davası ve olası senrayoları köşesine taşıdı. 

Pehlivan'ın yazısı şu şekilde:

“Bana şu sorunun yanıtını verin: HDP’nin kapatılması AKP’ye ne kazandırır?”

Dediği soru değil yanıttı aslında. Ondandır ki nefes almadan devam etti konuşmaya. Ve en uç senaryoyu anlattı. 

HDP’nin kurmay kadrosundan önemli bir isimle oturuyordum. Konu dönüp dolaşıp partinin kapatılması için açılan davaya geldi. Malum, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ek süre bir ay sonra bitiyordu. “Sizce karar ne zaman çıkar” diye sordum. Yanıtı şu oldu:  

“Şu an her şey olağan sürecinde devam ediyor. Böyle giderse, AYM eylül ya da ekim ayında kararını açıklar...” 

Peki, sonbaharda ne karar çıkacak? 

Öğreniyorum ki HDP Genel Merkezi’nde partilerinin kapatılacağına dair beklenti yüksekmiş. Ancak, azınlıkta da olsalar aksini savunan parti yöneticileri de varmış. 

HDP’nin kapatılmayacağını, sadece Hazine yardımının kesileceğini düşünenlerin gerekçesi ise şuymuş: 

“Muhafazakâr Kürt seçmenin büyük bölümü AKP ile bağını kopardı. Olur da partiyi kapatırlarsa, kalan seçmen de artık iktidara küser. Yani, HDP’nin kapatılması onlara kazandırmaz ve hatta AKP’ye kendisine oy veren Kürt seçmenini de kaybettirir.”  

HDP’de şöyle bir olgu da konuşuluyordu: “Doğu Masası” çalışmaları, Cumhuriyet Halk Partisi’ni bölgede AKP’den daha etkin yapmaya başlamış. Kimi Kürt aşiretlerin CHP’ye katılması da bunun işareti olarak değerlendiriliyormuş. 

Tamam da tüm bu tezlere rağmen yine de HDP kapatılırsa? 

Yazının girişinde değindiğim, “En uç senaryo bile masada” yanıtını aldım. 

Nedir o senaryo, diye sorduğumda ise şöyle dedi HDP yetkilisi: 

“Yani nefes alamaz hale gelirsek, gerekirse seçime hiç girmeyiz. Belki kendi açımızdan beş yılı kaybetmeyi göze alırız, ama bunun sonucu olarak Türkiye’yi de bu karanlıktan kurtarırız.” 

Peki, ya en olası senaryo neydi? 

Biliyoruz ki, seçime bağımsız adaylarla girme dışında en çok konuşulan ihtimal Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) çatısı altında birleşme. Konuştuğum isim ise HDP’nin sol partilerle yaptığı üçüncü yol arayışına dikkat çekti. Oradaki diğer partilerin çatısı altında da seçime girebileceklerini işaret edip “En az beş ayrı parti seçeneği var masada” dedi. 

Kuşkusuz, kapatma davasının sonucunun sandığa nasıl yansıyacağını iktidar da düşünüyordur. MHP’nin etkisi ayrı bir tartışma konusu. Lakin konuştuğum bir AKP yetkilisinin de “Bana kalırsa kapatılmayacak” demesi ve buna HDP’deki bazı isimler gibi gerekçeler sunması dikkate değerdi. 

O FORMÜL RAHATSIZLIK YARATIR AMA...

CHP ve İYİ Parti milletvekillerinin bazılarında rahatsızlık hissediliyor. 

Öyle ya, seçim yasasına karşı muhalefet için en çok konuşulan formül şu: 

“Dört parti, iki partinin listesinden seçime girebilir. Yani SP, DEVA, Gelecek ve DP adayları CHP ile İYİ Parti’nin logosu altında seçmenin karşısına çıkabilir.” 

İşte iki büyük parti içinde bu senaryonun gerçekleşmesinden endişe edenler var görünüyor. Zira, aday listelerinde küçük parti milletvekillerinin konulacağı sıralar belki mevcut bazı milletvekillerinin Meclis’e girmesine engel olacak. Bir de buna ilk kez milletvekili olmayı hayal eden partilileri eklerseniz, ortalık biraz ısınacağa benziyor.