Türkkan, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün AB liderleri ile görüşmesine tepki gösterdi. Türkkan, "Bayram değil seyran değil, Avrupa değerleriyle kavgalı bir otokrasi yönetimiyle AB Komisyonu Başkanı ve AB Konseyi Başkanları neden bir araya geldi? Saray’ın ve Avrupa Birliği’nin ortak tek bir zemini var. O da para. Türkiye’de ekonominin iflasını fırsat bilen Avrupalı liderler Sayın Erdoğan’a para teklif ediyor. Ne için? Türkiye’den Avrupa’ya mülteci geçişini durdurmak için 6 milyar dolar karşılığında 5 yıllık bakıcılık anlaşmasını uzatmak için. Ve daha çok para vermek için. Avrupa Birliği şunu iyi bilsin ki iktidar kollarını açmış olsa da Türk Milleti Suriyelilerin bakıcısı değildir" diye konuştu.

Türkkan, özetle şunları söyledi:

MİLLİ İRADE YOK SAYILMIŞTIR: Geçen hafta milletvekillerinin oyları ile görüşülmesi reddedilen bir kanunu görüştük. Güvenlik soruşturması kanunu görüştük. Görüşülmemesi gereken bir kanunu görüştük. Zira geçen hafta Meclis bu kanunun görüşülmesini maddelere geçerken reddetmişti. Ama maalesef bir Meclis Başkanlık Divanı darbesiyle bu kanunu tekrar görüşmek zorunda kaldık. Bir yıl geçmeden gündeme alınmaması gerektiğini defalarca söylememize rağmen ve itirazlarımıza rağmen ne yazık ki tekrar görüşüldü ve geçti. Bu kanun teklifi İçtüzük'ün arkasından dolanarak sadece Başkanlık Divanı’ndaki oy sayısının fazlalığına güvenerek Meclis Başkanı’nın aldığı hukuksuz bir karardır. Bu kararın Meclis Başkanvekili tarafından uygulanması doğru olmamıştır. Milli irade yok sayılmıştır.

TEK ÇARE ERKEN SEÇİM: Birileri sürekli gündemi değiştirmeye çalışsa da halkın gerçek gündemi olan yokluk ve yoksulluk hiç değişmiyor. Marketlere alışverişe gittiğimiz zaman halkın gerçek gündemiyle bir kez daha karşılaşıyoruz. Parası yetmediği için bir önceki vatandaşın yaptığı alışverişin indiriminden yararlananlar bunun yanında da kaşar peynirlerine, sucuklara takılan alarmlar. Türkiye suni gündemlerle meşgul edilirken, yurtdışından Türkiye’nin iflas ettiğini görmek hiç zor değil. Kısaca Türkiye’yi artık yönetemiyorsunuz. Tüm bunlara dur demenin, Türk milletini sefaletin ve felaketin eşiğinden döndürmenin tek bir yolu var. Tek çare erken seçim.”

MONTRÖ'YE GÖZ DİKMEYİN: İktidarın rant projesi olarak gördüğü Kanal İstanbul, yarın Ukrayna-Rusya geriliminde ve olası bir savaşın eşiğinde önemli bir soruna şimdiden gebedir. Kanal İstanbul’un rant pastasını hazırlamadan önce Türkiye’nin egemen haklarını güvenceye alan stratejik bir çalışma yapmak aklınıza nedense gelmedi. Zaten böylesine önemli bir hayati meseleyi; işine geldiğinde Lozan’ı, Montrö’yü ve Türkiye’nin kurucu unsurlarını hiçe sayan sizden beklemek hata olurdu. Türkiye’yi meşgul eden her iki gündem maddesi de Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında Yunanistan ile birlikte uluslararası bir koalisyon kuran ve Türkiye’nin güney hattında bir terör devleti inşa etme çabası içinde olan ABD’nin çıkarlarına hizmet etmektedir. Bizim için asıl olan yalnız ve ancak Türk milletinin çıkarlardır. Ve bu çıkarlar çerçevesinde, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in ifade ettiği gibi, diyoruz ki; 'Aklınızdan bile geçirmeyin. Kanal İstanbul saçmalığınıza kılıf uydurmak için de Montrö’ye göz dikmeyin.'

BAYRAM DEĞİL, SEYRAN DEĞİL: Bayram değil seyran değil, Avrupa değerleriyle kavgalı bir otokrasi yönetimiyle AB Komisyonu Başkanı ve AB Konseyi Başkanları neden bir araya geldi? Saray’ın ve Avrupa Birliği’nin ortak tek bir zemini var: O da para. Türkiye’de ekonominin iflasını fırsat bilen Avrupalı liderler Sayın Erdoğan’a para teklif ediyor. Ne için? Türkiye’den Avrupa’ya mülteci geçişini durdurmak için 6 Milyar dolar karşılığında 5 yıllık bakıcılık anlaşmasını uzatmak için. Ve daha çok para vermek için. Avrupa Birliği şunu iyi bilsin ki iktidar kollarını açmış olsa da Türk Milleti Suriyelilerin bakıcısı değildir. Burası Avrupa’nın arka bahçesindeki kiralık bir bekleme salonu hiç değildir. İlk seçimde Saray yönetimiyle birlikte Suriyeliler de gidecekler. Ya kendi ülkelerine dönecekler ya da bizi bekleme odası olarak gören Avrupalılar misafir edecekler. Buradan Saray yönetimine de söylüyorum. Türkiye’nin daha fazla geleceğini çalmanıza ve elini kolunu sallayarak adeta işgalciden farksız olan Suriyelilerin kalmasına izin vermeyeceğiz. İktidar farkında değil, ama yakın bir gelecekte en büyük sorunumuz Suriyeliler meselesi olacak. Terörden, demografik yapıya kadar birtakım sorunlar içeren bu meseleyi uzatma değil kapatma zamanı artık geldi de geçiyor bile.

Roman yurttaşların sorunlarına da değinen Türkkan, "Roman vatandaşlarımızın Romanlar Günü'nü kutluyor; ayrımcılık zemininin ortadan kalktığı, barınmada, eğitimde, istihdamda sorunlar olmadan hep birlikte yaşayacağımız mutlu, huzurlu yarınlar diliyoruz" diye konuştu.