Şentop’un, sözleşmeleri feshetme yetkisinin cumhurbaşkanında olduğunu söyleyerek bunun Montrö Boğazlar Sözleşmesi için de geçerli olduğu şeklindeki sözlerine tepkiler sürüyor.

Cumhuriyet'ten Sefa Uyar'ın haberine göre, Emekli büyükelçi Uluç Özülker, “Montrö’ye dokunmak, Türkiye’nin başına yeni bir bela açmaktır. Elindeki yetkiyi, egemenlik hakkını ve hepsinden ötesinde denge unsuru olma vasfını ortadan kaldırmak anlamı taşır. Kimsenin buna hakkı yok. Bunu kaldırıp yerine yeni bir şey koymaya çalıştığınızda savaşa kadar götürür” uyarısı yaptı. Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar ise “Bu konu, Türkiye’nin hassas dengeleri, kılcal damarlarıyla oynamaktır” dedi. 

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Montrö’nün, Lozan ile birlikte Türkiye’nin temel varoluş yasaları olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek Montrö ile boğazların Türkiye’nin hâkimiyetinde olduğunun tespit edildiğini belirtti.

“Montrö’yü sadece gemi geldi geçti diye görmemek lazım. Bunun ötesinde bir anlamı var” diyen Özülker, “Türkiye, burada hak ve yetki sahibidir. Herhangi bir şekilde Montrö bozulduğu takdirde, başımıza çorap öreriz” ifadelerini kullandı.

Karadeniz’deki siyasi gelişmelere dikkat çeken ve Karadeniz’in “kaynamaya aday olan bir statüye doğru taşındığını” aktaran Özülker, “Bugün çıkıp da ‘çıktım’ dediğinizde, kimse size bunu yedirmez. Hep beraber baskı altına alırlar. Bu koşullar altında kendi ayağımıza kurşun sıkmamamız lazım” dedi.  

KİLOMETRE TAŞI

Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar ise Montrö’nün birden fazla ülkeyi ilgilendirdiğine işaret ederek “Türkiye, dünya savaşa giderken, savaşın kapıda olduğu bir süreçte barışçı yollardan hem Hatay’ı aldı hem de boğazlarda tam egemenliğini sağladı. Bu, Sovyetler ve İngiltere arasındaki denge ve kurduğu barışçıl politikaları sayesinde oldu” dedi.

Montrö’nün, Lozan’dan sonra sorunların çözümünde en önemli kilometre taşlarından birisi olduğunu vurgulayan Uyar, “İptal edildiğinde ve tekrar böyle bir konferans toplandığında Türkiye, Montrö’de elde ettiklerinden daha fazlasını mı elde edebilir, yoksa tavizler vermek zorunda mı kalır?” diye konuştu.

TÜRK: YETKİSİNDE DEĞİL

Yazılı açıklama yapan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise “Türkiye’nin yürürlükteki en eski uluslararası antlaşmaları olan 98 ve 85 yıllık bu antlaşmalardan çekilmek veya bunları feshetmek, anayasanın 104. maddesinde sadece milletlerarası antlaşmaları onaylaması ve yayımlaması öngörülmüş olan Cumhurbaşkanının yetkisi içinde değildir. Kaldı ki böyle bir işlem, sonuçları itibarıyla TCK’nin 302. maddesinde ‘müebbet hapis cezası ile’ cezalandırılması öngörülen ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçunu oluşturur” ifadesini kullandı.